Çaresiz olmak, kararsız kalmak en berbat durumlar olabilirdi. Bir şeyi istediğini bilip bilmemek can sıkıcıydı. Bu yüzden hayatım boyunca net olmaya çalışmış ve iki şık arasında kalmamıştım. Fakat bu defa kendimi çıkmazda hissediyordum. Taehyung'un davranışları, bakışları ve söylediği bütün o farklı kelimeler kararsız kılıyordu. Bana karşı bir şey istediğini bilmiyordum. Belki de tamamen alay ediyordu ya da benimle uğraşıyordu. Olabilirdi ama diğer ihtimal? Onu düşünmek istemiyordum. Kendimi cesaretlendirip sormuştum işte. Ama cevap neden beni korkutuyordu?
"Sana karşı bir şey hissetmemi mi istersin yoksa hissetmememi mi?" Tek kaşını kaldırıp ifadesiz bir şekilde bakarken yutkundum. Sırtımı koltuğa yaslayıp bağdaş kurdum. "Bir şey hissetmemen daha iyi," omuz silkerek söylediğimde saçımda hissettiğim eli ile başımı kaldırıp ona döndüm. "Sorunlar var, aşka yada sevgiye vakit ayırmıyorsun. Bir şey söyleyeyim mi?" Parmakları nazikçe saçımdan kulağıma inip küpem ile oynamaya başladığında gözümü kırpmadan ona bakıyordum.
"Seni görene kadar benim için de böyleydi," şefkatli bakışları ve nazik elleri altında titrerken gözlerim dolmuştu bile. Böyle yapmamalıydı. Aklımı karıştırmamalıydı. Ben sevgiye alışık değildim, sevilmemiştim. Damdan düşmüş gibi hayatıma girmişti ve yeniydi. Her an gidebilirdi. Bağlanmamalı, sevmemeliydim.
"Yapma Taehyung..." Devamını getiremeyince başımı eğip sıkıntılı bir nefes verdim. Ne diyeceğimi bile bilmiyordum ki. Uzun ve kemikli parmakları küpemi nazikçe okşarken içimdeki titreme büyüyordu. "Ne yapmayayım?" Oldukça derin ses tonu ile gözlerimi kapattım. Ses tonu bir şarkının vokalliğine ev sahipliği yapabilirdi. Verecek cevabım yoktu, sustum.
"Seni sevmeme izin ver, Jin. Daha yeni girdim hayatına, doğru. Ama sen benim hayatıma yeni girmedin. O yüzden bana yapma deme. İstesem de yapamam," kaşlarımı çatıp başımı ona çevirdim. Refleksim ile eli yavaşça düştüğünde yüzün de buruk bir gülümseme vardı. "Biz daha yeni tanışmadık mı? Nasıl hayatına önceden girmiş olabiliyorum?" Sesim istemsizce sert çıkarken o dudaklarını büzüp başını yana yatırmıştı.
"Bu konuya girersek çıkabileceğimi sanmıyorum," yorgun bir şekilde güldüğünde anlamsız bakışlarım üzerindeydi. Gerçekten değişik biriydi. Farklıydı ama kesinlikle yanlış hissettirmiyordu. Aksine uzun zaman sonra kalbimin heyecan ile attığını hissediyordum. Bu duyguyu sevmiştim. Ve gitmesini istemiyordum.
"Bilmek istiyorum ama," bir kere söylemişti ve devam etmeliydi. Beni daha önceden tanıyor muydu? Merak etmiştim. "Bunu doğru günde söyleyeceğim. Sadece o günü bekliyorum," üstüne gitmeyip başımı salladım. Memnun bir şekilde gülümseyerek karşılık verdiğinde teninin esmerliği dikkatimi çekmişti. Esmer bir teni vardı ve küçük benler bedeninde süsleme yaratıyordu. Güzel bir detaydı.
Kapının zil sesi ile başımı çevirdiğimde Taehyung önceden kalkıp kapıyı açmaya gitmişti. Pizzayı alıp parayı ödediğinde şaşırmıştım. Yanıma gelip aramıza pizza kutularını koyduğunda kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Neden sen ödedin? Zaten evinde de kalan benim. Ben ödemeliydim," dediğimi umursamadan burnumun dibine bir dilim pizza uzattığında gözlerimi irice açtım. "Çok konuşuyorsun, Jin. Onun yerine yemek ye," elinde ki pizza dilimini çenesi ile işaret edip gösterdiğinde ağzımı açtım. Bir ısırık aldığımda hala bekleyince pizza dilimini elinden aldım. "Ben kendim yerim," sızlanarak konuştuğumda gülümsemişti. Kendine bir dilim alıp yemeye başladığında zihnimi dolduran anı ile duraksamıştım.
Flashback
"Hadi bakayım aç ağzını. Yemek yemezsen büyümezsin," üvey annemin özenli bir şekilde üvey kardeşimi yedirmesine imrenerek bakmam ne kadar doğru bilmiyordum. Keşke bana da bu şekilde davransa diye düşünüp kendimce sırıtırken bakışlarının üzerimde hissetmemle ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pour Toujours | TaeJin √
Fanfic- "Sonsuza kadar benimsin" ∞ *** -06.05.2018 , 05.12.2018- Kapak tasarım: @PittieLau