Hani bazen cevap veremeyeceğiniz zamanlar olur da susarsınız ya. Onlardan yaşadığım nadir anlardan biriydi. Her şeyi bekleyebilirdim. Ne bileyim anne ve baba ölümünden sonra yaşanan bir travma bile olabilirdi. Ama tecavüz kesinlikle beklemediğim bir şeydi. Aklıma o adamın yüzü tekrardan geldiğinde başımı iki yana sallayıp Yoongi'ye döndüm. Başını iki elinin arasına almıştı. Şu dıştan farklı içerden farklı cümlesini şu an benim için bir anlam kazanmıştı. Taehyung dıştan eğlenceli gözükse de içinde yaşadığı kaos çok farklı olmalıydı. Bu zamana kadar anlayamamam benim aptallığım mıydı bilmiyorum ama olayların iyice karışacağını tahmin edebiliyordum.
"B-ben... Ne diyeceğimi bilemiyorum, Yoongi," boğuk çıkan sesim içimde ki duyguları anlatmaya yeterken başını kaldırıp bana baktı. "Bir şey yapmana gerek yok, Jin. Sadece dikkatli ol ve Taehyung'a bildiğinden bahsetme," kısaca anlattığında hala şokun içinden çıkamamıştım. Nasıl bir karmaşaydı bu böyle?
"Neden tutuklanmadı?" Aklıma gelen birçok sorudan birisini sorduğumda yamuk ağız sırıttı. "Şikayet bile edemedim ki. Keşke Tanrı bir an önce canımı alsa da bana bırakmasa," tıslayarak söylediğinde elini saçlarından geçirdi. Yoongi'nin intiharı bu olayla nasıl bağlantılı olabilirdi ki?. "Sanırım uyusam iyi olacak," diyecek bir şey bulamadığımda ayağa kalkıp odama gidecekken Yoongi'nin sesi ile durdum. "Jin?" Başımı ona çevirdiğimde "Biliyorum çok bencilce olacak ama... Burada kalamaz mısın? Taehyung'u bırakmasan olmaz mı?" dediğinde şaşırmıştım. Min Yoongi benden bir şey istiyordu. Hemde kendi için değildi. Tuhaftı. Sanki emanet ediyormuş gibi ses tonu vardı. Korkutucuydu.
Büyük bir karardı benim için. Fakat kalarak ne yapıyordum ki? Onlara da yük oluyordum. Ki zaten bir ev bulmuştum bile.
"Söz veremem, Yoongi. Bilemiyorum."
***
"Pekâlâ birkaç güne yerleşirim," telefonu kapatıp arkama yaslandım. Bugün yağan yağmur yüzünden dışarıda fazla kişi yoktu. Bu yüzden restuarant o kadar kalabalık değildi. Aslında gelmeyip Taehyung'un yanında durmam lazımdı ama uyandığımda işe gittiğini anlamıştım. Evde boşuna durup beklemek yerine işe gelmek daha iyiydi. Kendimce kafamdakiler dağılsın diye çabalıyordum. Ve Jimin bugün işe gelmemişti. Büyük ihtimalle uykuya falan kalmıştı. Birkaç kere daha aynısı olmuştu çünkü. Zaten olsa da olmasa da fark eden birşey yoktu. Jimin'in maddi durumu iyiydi. Sadece takılmak için buraya geliyordu ve maaş bile almıyordu.
Elimde ki telefon tekrardan çalmaya başlayınca Jimin'in adını görmemle ne diyeceğini merak ederek açtım.
"Dur tahmin edeyim, uykuya kaldın değil mi?" Sırıtarak söylediğimde karşı taraftan aldığım bir iç çekişle kaşlarımı çattım. Ağlıyor muydu yoksa ben mi yanlış duymuştum? "H-hyung konumunu attığım hastaneye gel. Yoongi intihar etmiş," gözlerim istemsizce açılırken Jimin'in ağlama sesi duraksamamı sağladı. Dün o yüzden mi öyle konuşmuştu? Lanet olsun!
"Jimin ne diyorsun sen?" Hakim olamadığım sesim yüksek çıkınca çalışanların şaşkınlıkla bakmasına eğilip özür diledim. "Hyung sadece gel. Ben idare edebileceğimi sanmıyorum," telefon kapanınca oturduğum sandalyeden kalkıp önlüğümü çıkardım. Taehyung'un haberi var mıydı?
***
Taksi durduğunda ücreti ödeyip adresi verilen hastaneye girdim. Jimin'in bahsettiği kata çıkıp etrafa baktığımda yere çökmüş, bacaklarını kendine çekerek ağladığını görmüştüm. Koşarak yanına oturduğumda sakin karidorda onun hıçkırıkları duyuluyordu.
"Jimin?" Başını kaldırıp beni gördüğünde anında kollarını boynuma sarıp ağlamaya devam etti. Daha deminkine oranla daha şiddetle ağlamaya başladığında kanımın çekildiğini hissediyordum. Teselli edecek ne diyebilirdim ki? "En son aramada ben olduğum için beni arayıp hastanemi söylediler. Ben nereden bilebilirdim böyle bir şey yapacağını? Bana söz vermişti..." Onu daha sıkı sarıp saçlarını okşadım sakinleşmesi için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pour Toujours | TaeJin √
Fiksi Penggemar- "Sonsuza kadar benimsin" ∞ *** -06.05.2018 , 05.12.2018- Kapak tasarım: @PittieLau