Hastahanenin sakinliği ve bizim sessizliğim oldukça sıkıcı olmuştu. Öğlene doğru hastahane daha yoğun oluyordu belki de o yüzdendi bu sakinlik. Başımı yana çevirdiğimde Hoseok'un başını eğmiş ayaklarına baktığını görmüştüm. Gerçekten iyi olabilir miydik? Ailemi alan, hayatımı mahveden birine tekrardan kuzen gözüyle bakabilir miydim? Derin bir nefes verip elimi omzuna koyduğumda başını bana çevirmişti. Gülümsemeye çalıştığımda yanımda küçük bir çocuk gibi bakıyordu.
"Ne oldu da iyi olmak istedin, Hoseok?" Tek kaşımı kaldırıp elimi çektiğimde gerçekleri konuşma vaktimiz çoktan gelmişti. "Çok düşündüm, Jin. Gerçekten çok düşündüm. Sonra böyle biri olmak istemediğimi anladım. Ben kötü biri değilim," titrek nefesini bıraktığında çektiğim elimi tekrardan omzuna koyup destek vermek istercesine sıkmıştım.
"Özünde kimse kötü değildir. Sadece onu kötü olmaya sürükleyen sebepler vardır. Sende hırsın yüzünden bu hale geldin, değil mi?" Sorumu ona yöneltmemle başını sallayıp dudaklarını büzmüştü. Bu çocuksu halleri eski günlerimizi hatırlatıyordu. "Hatırlıyor musun?" Tepkisini ölçmek için yüzüne baktığımda bana anlamayarak bakmıştı. "Sen bakkaldan çikolata almıştın, para vermeden. Çünkü sana kimse çikolatayı para karşılığında alındığını söylememişti. Baban yada annen sana hazır getirdiği için öyle öğrenmiştin. Şu an da aynı durum aslında," lafımı kesip anlamayan yüz ifadesiyle bana bakıyorken gülümsüyordum. "Nasıl aynı durum?" Çatmış kaşları ile bana aynı o günü hatırlatıyorken cevap vermiştim.
"O günde ben sana para verip almayı öğretmiştim, şimdi de iyi olmayı öğretmemi ister misin?"
***
Taehyung, Bogum ile konuşma faslını bitirip eve gitme bahanesiyle şirketten çıktığında amacı farklıydı. Yorulmuştu ve her şeyden önemlisi bıkmıştı. Her gün o şerefsiz herifin korkusuyla yaşamaktan. Onu gördüğünde kasılmasından bıkmıştı. Hastahaneye doğru arabasını sürerken kafası oldukça doluydu. İçinden sadece hastahaneye gittiğinde ölmüş olmasını diliyordu. Yoksa bunu kendisi yapmadığı için Yoongi yapmıştı. Ağabeyini hapishanelere düşürmek istemiyordu. Her şeyi biliyordu. O şerefsizin Yoongi'nin dayısı olduğunu ve Yoongi o gün onu kurtaramadığı için vicdan azabı çektiğini. En çokta bundan korkuyordu ya zaten, ağabeyinin intihar etmesinden.
Daha önce intihar etmeye kalkıştığında anlam verememiş ve aşk acısı bile sanmıştı. O zaman ki salaklığına bir kez daha lanet etti. Ağabeyi gözü önünde acı çekerken nasıl umursamaz olabilmişti?
Hastahaneye geldiğinde kimseye görünmemeye çalışıyordu. Odaya girecek ve hayatla olan bağlantısını koparacaktı. Kendini cesaretlendirmişti bile. Odanın önüne geldiğinde cebine sakladığı makasın varlığı rahatlamasını sağlıyordu. Kapıyı açmak için elini uzattığında iki elinin arkadan tutulmasıyla hareketsiz kalmıştı.
İki elini arkadan tutan ellerle sahibini anında anlamıştı. Jin ellerini sımsıkı tutarken başını sırtına yaslamıştı. Taehyung içinden siktir çektiğinde Jin'in sesiyle beyninde ki sesler durmuştu.
"Yapma... Yapmana gerek kalmadı," kısık çıkan sesiyle endişelenip arkasına döndüğünde gördüğü yüzle içi acımıştı. Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. İlgi ve dikkati sevdiğine yönelirken yüzünü avcunun içine almıştı. "Ne oldu sevgilim? Niye ağlıyorsun?" Endişeli sesiyle ilgisini belli ederken Jin burnunu çekmişti. "Yoongi intihar etmeye kalkıştı ama Jimin kurtardı. Ve bundan sonra kendini öldürmüş dayısı," dudakları titreyerek anlattığında duyduklarıyla şoka uğramıştı.
Bunların nasıl olabileceğini düşünürken sevgilisinin oldukça korkmuş olması nedeniyle şu anlık onunla ilgilenmesi gerektiğini düşünmüştü. Sevgilisinin saçlarına öpücük kondurup başını göğsüne yaslamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pour Toujours | TaeJin √
Fanfic- "Sonsuza kadar benimsin" ∞ *** -06.05.2018 , 05.12.2018- Kapak tasarım: @PittieLau