21 | "Ben senin dudaklarına doyamıyorum ki..."

1.1K 107 45
                                    

Yüzünde gezdirdiğim parmaklarım onda kıpırdama etkisi bile vermiyorken her dokunuşumda dudaklarım yana kıvrılıyordu. Yüzüne ilk defa bu kadar yakından bakıyordum. Çene hatları ve yanaklarında ki kesimler güzel bir detaydı. Belirli yerlerde benleri vardı. Burnunda, gözünün altında gibi birçok özel yerde. Bulunduğum pozisyon yanlış anlaşılmalara müsait bir şekildeydi. Bacaklarımı iki yanına yerleştirmiş ve kollarımı yüzüne doğru uzatmıştım. Yüzüne doğru eğildiğim için temaslarımız ateş verecek cinstendi. Belki de biraz yaramazlık yapmaktan zarar gelmezdi, ha?

"Taehyung~" sırıtarak kendimi ona sürttüğümde gözlerini hızlıca açmıştı. Yüzüme çapkın bir sırıtış yerleştirip dudaklarımı tatlı bir şekilde büzmüştüm. "İzinli olduğun günde bile benimle ilgilenmiyorsun, Babacık. Sinirlenince yaramaz bir kedicik olabilirim," eğilip burnumu ona değdirdiğimde hızlı refleksi sayesinde beni altına almıştı. Yüzümde ki çapkın ifadeyi bozmadan ona bakmaya devam ederken eğilip burnuma sert bir öpücük bırakmıştı. "Demek Kedicik oyun oynamak istiyor... Hm?" Dişlerimi gösterecek şekilde sırıtıp başımı salladığımda kaşındığımı biliyordum.

Dudakları tehlikeli bir gülüşle kıvrıldığında çenemden başlayıp boynuma doğru öpücüklerini bırakıyordu. Zafer kazanmışcasına kıkırdayıp kollarımı boynuna sarmış ve onu içime saklamak ister gibi sarılmıştım. Ensesinde ki saçlara elimi uzattığımda uzadıklarını görmemle şaşırmıştım. Ensesinde saç bırakmazdı bıraktığına göre bir sebebi olmalıydı. Belki de saçlarını uzatmayı seviyordu, kim bilir? Aklıma düşen belirsizlikle yüzüm düşmüştü. Ciddi anlamda onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Ne sever, ne sevmez gibi birçok enlerini. Aklıma gelen soruyla yanaklarından tutup bana bakmasını sağladım.

"En çok hangi yemeği seversin, Taehyung-sshi?" Düşünceli bir tavırla büründüğünde heyecanla cevabını bekliyordum. "Kimbap ve deniz mahsulleri," başımı onaylayarak salladığımda çenemi tutup gülümsemişti. "Niye sordun bakayım?" Başımı iki yana sallayıp gülümsedim. "Hiç. Sadece akşam yemeğine sevdiğin öğünlerin yapmak istedim," elim hala yanaklarındaydı. Elimi yanaklarından çekip beline sarmıştım. "Dışarıda yerdik. Yorulmana gerek yok," ona göz devirip ters bakış attığımda kahkaha atmıştı. "Benim işim bu, yemek yapmak!" Heyecan ve sevinç dolu karışık bir yüksek ses tonuyla bağırdığımda hala kahkahalarla gülüyordu.

Gülerek yan tarafa yattığında hemen üstüne çıkıp sarılmıştım.

"Ama bu kahvaltıyı dışarıda yemeyeceğimiz anlamına gelmez."

***

Namjoon düşünceli bir tavırla dosyaları incelerken Taehyung'un izin günü olduğu için oluşan yoğunluk baş ağrıtıcıydı. Şirketleri son zamanlarda büyük işlere imza atmıştı ve bu yükselişin düşme korkusu içindeydi. Namjoon her zaman panik atak birisiydi. Babası onları bırakıp gittiğinde annesi de bilmediği bir sebepten dolayı tımarhaneye kapatmıştı. Bazen ailesi hakkında hiç bir şeyi bilmediğini düşünüyor, moralinin bozulmasını sağlıyordu. Belki bir sevdiği yada sevgilisi olsa aklını dağıtabilirdi. Tabi tek gecelik ilişkilerde bir seçimdi ama Namjoon öyle birisi değildi.

Dosyaları bıkkın bir şekilde masaya bıraktığında kahve içerek dünden kalan uykusunu dağıtabileceğini düşünerek kafeteryayı inmeye karar vermişti. Dalgın olan aklını bir ses böldüğünde başını arkaya çevirip seslenen kişiye bakmıştı.

"Dostum, sana mükemmel bir haberim var!"
Jackson koşarak yanına geldiğinde Namjoon onun bu haline şaşırmıştı. Evet arkadaşı her zaman farklı şeyler yapmaya meyilliydi ama bu defa iyi bir şey olmuş olmalıydı. Soluklandıktan sonra doğrulduğunda Namjoon ona gözlerini kısarak bakıyordu.

Pour Toujours | TaeJin √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin