"Dinliyorum."
"Varisler.. Yani kız olanlar, kendi eşini seçtiğinde ona hem varisligi vaadeder, hem de güçlerini. Ve senin güçlerin herkesin üzerinde olduğundan bunu birden fazla kişi istiyor. Yani, senin anlayacağın şekilde söyleyeyim. Sabnel ve onun gibi daha bir çoğu, müstakbel kocan olmak için sıraya girmiş durumda."
"Duymak istediğim şey bu değil. Biliyorsun. Bildiğini biliyorum." dedi gözlerine bakıp.
"Biliyorum." deyip yutkundu Armes. Nefes almaya ihtiyacı yoktu çoğu zaman. Ama şu an derin bir nefes almak istiyordu. "Ama, bunu anlatmak çok zor."
"Umarım bana aptal demek istemiyorsundur." dediğinde ikisi de gülümsedi.
"Sen.. Sen daha önce de buradaydın." Bir süre yüzüne bakıp duygularını hissetmeye çalıştı. Daha sonra Leyosi sesli olarak bir tepki vermeyince devam etti. "Melez olman sana zaten iki ayrı ırkın gücünü veriyordu. Sonra bir güç daha kazandın. Benimkini. Kimsenin yüzüne bakamamasinin nedeni de bu. Hepsinden kat ve kat güçlü olman."
"Senin gücünü nasıl aldım? O, yani Sabnel, senin gücün karşısında şaşırdı. Neden?"
"Ben bir köle değilim de ondan. Herkes öyle bilse de, değilim. Ben bunu kendim seçtim. Seni korumayı yani. Sana şu ders verdiğim yerde tanıştık. Belli bir yaşa geldiğinde tüm varisler orada olur. Ve onlarla birlikte diğer güçlüler de. Ben, seninle birlikte eğitim alıyordum. Sonra.." Deminden beri istediği derin nefesi aldı. " Sonra işte, güçlerimiz birleşti. Ve daha sonra da koruyamadım. Kimse koruyamadı. Çünkü sen.. gittin. Seni geri bulduğumda yaralıydin. Peşindekilerle tek başıma savaşacak güce sahip değildim o zamanlar. Ben de bir geçit oluşturup seni dünyaya attım. Attım diyorum, çünkü nereye gönderdiğimi ben de bilmiyordum. O an adece seni korumaya odaklanmıştim. Daha sonraki bir kaç yılımı seni aramakla, sonrakileri de yaşını doldurana dek korumakla geçirdim. Geçitten geçtiğinde her şeyin değişmişti çünkü. Sesin, kokun, görünüşün, yaşın."
"Neden kaçtım? Senden yani."
"Bunu söylediğim an tekrar gideceksin. O kadar aptal değilim." diyerek yok oldu Armes. Yeterince anlatmıştı. Bilmesi gerekenleri biliyordu artık. Gerisine gerek yoktu.
Leyosi ise şaşkındi. Her ne kadar çoğu zaman yakınsa da, şu an Armes'in onu kontrol etmesini istediğini fark etti. Fazlasıyla karışmıştı kafası. En çok şaşırdığı şeyse saçma sapan diye adlandırdığı rüyalarının gerçek çıkmış olmasıydı. Acaba hepsini cidden yaşamış mıydı? Yaşadıysa Armes'i çok seviyor olmalıydı. Onu düşündü sonra. Yıllarca yanında olan korumasını. Onun sakladıklarıni anlatacak başka birini tanımıyordu. Ama neden gittiğini de öğrenmek istiyordu bir yandan.
Babasını bulmaya çalıştı önce. Ama ne demişti Armes, o istemedikçe kimse onu bulamaz. Demek ki kızını görmek istemiyordu. Sinirlense de, sakin kalmaya çalışarak göle doğru uçtu. Belki annesi anlatırdı olan biteni. Gölün üzerine geldiğinde kanatlarını kapatıp kendisini suya attı. Daha sonra da ona doğru gelen ışığı izleyerek su altındaki şehre ulaştı. Buradaki herkes gözlerinin içine bakabiliyordu. Çünkü su, ona değen her şeyi yansıtırdı. Annesini gördüğünde sarılmasına izin verip, bir kaç saniye sonra geri çekildi.
"Armes. Onu tanıyor musun?"
"Elbette. Seni tanıyan herkes onu tanıyor."
"Peki, onu neden terk ettiğimi hatırlıyor musun? Daha önce yani."
"Demek öğrendin. Ama bilmiyorum. Kimse bilmiyor. Onun kim olduğunu, nereden geldiğini, neden seni seçtiğini ve senin neden gittini. Hiç kimse bilmiyor."
"Beni seçmek mi?"
"O.. Eğitime katıldığında herkesten daha güçlüydü. Ve birini sevdiği an, onunla dudakları birleştiğinde, güçlerinin de birlesecegini biliyordu. Bu gücü birine vermek büyük sorumluluk ister. Ve o, seni seçti."
Kafası karmakarışık olan Leyosi sudan çıkıp ilerlemeye başladığında arkasındaki gölgeyi fark edip "Seni görmek istemiyorum." dedi.
"Beni düşündüğünü biliyorum."
"Sadece söylediğin yalanları ve sakladığın sırları düşünüyordum. Boşa heveslenme yani."
"Aslında ne düşündüğünü de biliyordum. Sadece, istesem bunları sana unutturabilirim. Ama yapmayacağım. Bunu da bilmeni istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Optilus
Fantasy"Armes mi? O nasıl isim be?" Armes siyah, koca kanatlarını açıp onu kucağına alarak yükselmeye başlarken, "Senin asıl adın da Leyosi." dedi. "O yüzden bence bu konuyu tartışmayalım." Zaten şu an bundan daha önemli bir konu vardı onun için, özellikle...