Çırpındıkça daha da karanlığa batan Armes'in kanatlarında kanlar gelmeye başlarken, bulutları iki yana çekmeye devam etti Armosi.
"Çok büyüksün. Çok büyük." Bir yandan söylenirken, bir yandan da iki tarafa birden koşturmaya çalışıyordu. Bir tarafı çekerken, diğer taraf tekrar geliyordu üzerine doğru.
"Bırak beni."
"Olmaz. Prensesim ona git dedi. Önce seni kurtarmam gerek."
"Kiroya! Sana söyleneni yap. Hemen!"
"Onu kurtaramam. Çok küçüğüm. Daha seni bile kurtaramıyorken, etrafı onlarca düşmanla sarılı olan prensesi nasıl kurtaracağım söyler misin?"
Derin bir nefes aldı, gözlerini kapattı ve başka birinin gözünden görmeye çalıştı etrafı.
"Armosi. Yukarı çık." İtiraz edeceği sırada "Hemen!" emrini duyduğunda aceleyle bulutların arasından çıktı ve etrafa bakmaya başladı. Anhiler ve Sumra krallığı savaş içindeydi. Kendi ve Leyosi'nin ırkı ise kapana kısılmış gibi duruyordu.
Armes, gördüklerinden sonra, Leyosi'nin ortalarda olmadığını anlayıp "Zaryed!" diye bağırdı. Bir kaç saniye içinde bir kıpırdama olmayınca "Baba." dedi bu kez sessizce. "Ölüyorum. Ve sen göz mü yumuyorsun?"
Sumralar ve yandaşları Anhileri de alt edeceği sırada, büyük bir karartı kapladı etrafı. Sular, bulutlar, esen rüzgar bile simsiyah olmuştu bir anda. Hepsi, rüzgarın estiği yönde beliren bir çift kırmızı parıltıya baktı o an. Armes, kırmızı gözleri, gri saçları ve bembeyaz parlayan teniyle tezat oluşturan siyah kanatlarıyla bulutların içinden çıkarken, aynı anda diz çökmüştü herkes.
"Size sadece bir defa söyleyeceğim." derken, sesi sadece orada değil, tüm gezegende yankılanıyordu. Ayaklarinin altındaki bulutlar bile bu güçlü sesle birlikte titremeye başlamıştı. "Bir kez daha buna cesaret eden olursa, sonu tam olarak böyle olur." Anhiler felaketi hissedip de yerden uzaklaştığında, ayakları yere basan herkes küle dönmüştü.
Armes, Leyosi'nin olduğu yere doğru gidip, baygın olduğunu görünce sinirle gözlerini kapattı ve tekrar açtı. Bu kez, kırmızı olmayan göz bebekleriyle etrafına bakıp, sakince etraflarındaki tuzakları açtı ve Leyosi'ye kucakladı.
"Ne oldu ona?"
"Ona ne oldu?"
"Bayılmış. Değil mi? Sadece baygın."
"Ne olmuş ona?"
"Armosi! Tek bir soru daha sorarsan, tek bir kelime, onu bir daha asla göremezsin."
"Sustum." diyerek sessizce yanında koşmaya başladı Armosi, küçük ayaklarıyla. "Ama, o iyi, değil mi?"
"Armes'in ters bakışlarına maruz kaldığında, tekrar devam etti koşmaya. Armes ise, üzerine basıp da onu yok etmemek için zor tutuyordu kendini. Vik Vik Vik Vik, ne çok konuşuyordu bu böyle?
******
" İyileşecek mi?"
" Gözünü açtı gibi sanki. Ha yok, zaten öyleymiş."
"Parmağı mı kıpırdadı?"
"O kadar uğraştın uyansın diye, hani? Neden uyanmadı ki?"
"Öpsen mi acaba? Masalarda öyle ya. Belki işe yarar?"
"Ya da ben pamuk şeker mi getirsem? Sever ki pamuk şekeri. Uyanır belki. Ha?"
"Armosi." dedi Armes, büyük bir sabır gösterirken, "Leyosi gözlerini açtığı an kaybol. Sana yemin ederim, ayağımın altına alıp o pembe tüylerin dahi evrenden silinene dek ezeceğim seni.
"Tamam. Açsın gözünü. Gireyim. Sonra ama. Tamam mı?" dediğinde gülmemek için yanağını ısırdı Armes. O ne kadar bağlıysa, Armosi de bir o kadar bağlıydı sahibine. Öyle ki, iyi olduğundan emin olduğunda, kendi canının bir kıymeti kalmıyordu.
"Tamam mı?"
"Değil." dedi cılız bir ses. "İkinizi de gayet sağ istiyorum ben."
"Uyandı! Uyandı. Benim sesimi duydu. Beni kurtarmak için uyandı prensesim." Armes, ona dönüp de bakarken, gözleri tamamen siyaha dönünce anında yok oldu Armosi.
"Ama ya!"
"Ne? Bir şey mi yaptım şimdi?" dediğinde güldü Leyosi. Sonra da "Nasıl kurtulduk biz?" diye sordu merakla. "Hepimiz kapana kısılmıştık en son, sen de dahil."
"Armosi hariç."
"Ben kurtardım. Ben kurtardım." Peşine el çırpma sesi de eklenince, o tarafa doğru düşen ateşle birlikte, "Ama ben kurtardım." sesi geldi tekrardan.
"O mu kurtardı cidden hepimizi?"
"Dinlensen mi sen? Ben de dinlensem."
"Yine sen mi iyileştirdin beni?" diye sorduktan sonra "Tabi ya." dedi Leyosi. "Ondan bayat balık gibi bakıyorsun."
"Ne gibi, ne gibi?"
"Balıklar işte, bayat olunca.. Amaannn, sen de. Oturmuş bir de dinliyorsun. Git işte." dediğinde kahkaha attı Armes. Gözünü açtığında Armosi gibi dans edip el çırpmamıști belki, lakin gülümsemesinin tek sebebi hep o olmuştu bu hayatta.
Bilmem kaç bin yıldır sadece onun için gülmek mi? Peki 🙄
_FatmaDemir_ sen istedin ben yaptım adlı çalışmamız olsun bu da 😂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Optilus
Fantasy"Armes mi? O nasıl isim be?" Armes siyah, koca kanatlarını açıp onu kucağına alarak yükselmeye başlarken, "Senin asıl adın da Leyosi." dedi. "O yüzden bence bu konuyu tartışmayalım." Zaten şu an bundan daha önemli bir konu vardı onun için, özellikle...