Armes, odasında göremediği Leyosi'yi bulmak için aynanın karşısına geçti. Bunu Leyosi'ye henüz öğretmediğini fark edip gülümsedi. Kendisini asıl mekanında görse tepkisi ne olurdu acaba? Armosi öğretmiş olabilir miydi?
"HI!" diye bir hıçkırık duydu ve sonra Armosi'nin "Hayır." dediğini. "Ona böyle bir şeyin varlığından bahsetmedigin sürece, ben de öğretmek zorunda kalmam."
"Bana bak püf böreği," diyerek na doğru döndü. "Beni mi suçluyorsun sen?"
"Ha-hayır sahip. Sadece Leyosi bildiklerini öğrenmek konusunda çok ısrarcı. Onu kıramam, biliyorsun. Seni ezip geçecek olsam dün yapardım."
Leyosi'nin göldeki görüntüsü aynaya yansırken, anlık da olsa oraya bakıp, tekrar Armosi'ye döndü.
"Ne? Onu baygın getirdin. Kalktığında hiçbir şey olmamış gibi, gereksiz bir neşeyle uyandı. Anlamadım mı sanıyorsun?"
"Susmak, o yolunası tüylerin için yapacağın en akıllıca aktivite. Anlamış olduğuna sevindim." diyerek çıktı odadan ve Leyosi'nin yanına doğru uçmaya başladı.
Onu gölün içinde bir süre seyrettikten sonra çimenlerin arasına sırt üstü yattı ve elini yere koyarak sudan çıkan buharları ve ardından da Leyosi'nin çığlık atarak sudan çıkmasını seyretti.
"Haşlama güzel olmaz. Tavaya al kızart istersen."
"Balığın buğulaması da güzel olur. Haksızlık etme kendine."
"Çimleri falan kemirsene sen ya. Ne istiyorsun benden durduk yere?"
"Canım sıkılıyor."
"Benden başka uğraşacak şeyin yok mu senin?" diye sordu ve kafasını sudan çıkarttı. Az önceki soruyu beyninin içinde sormuş olsa da, Armes'in duyduğundan emindi. "Cidden, hiç arkadaşın yok mu senin? Ya da burda arkadaş olayı falan oluyor mu?"
"Oluyor. Ama arkadaşım yok."
"Kendi ülkende yok mu?" diye sorduğunda Armes huzursuzca yerinde kıpırdandi.
"Kendi ülkem?"
"Buradaki kimseye benzemiyorsun." deyip omuz silkti Leyosi. "Sana benzeyen birilerinin yaşadığı bir ülke olmalı. Değil mi?"
"Aslına bakarsan yok. Ben de melezim. Ama evet, bir ülkem var."
"Peki neden orada değil de buradasın?"
"Acaba neden? Hadi bunu bir düşünelim." dedi Armes gülerek. Ona bakan Leyosi de engel olamamıştı gülümsemesine. Onun için buradaydı.
Leyosi o an, Armosi'nin dört güç dediğini hatırladı. Onun melez olduğunu biliyordu. Ama bunu söylediği için neden korkmuştu ki? Gerçi, Armes ismi geçince başka bir nedene gerek kalmıyordu korkması için.
Armes "Ciddi ciddi düşünüyor olmanı çok isterdim." dediğinde kahkaha atarak sudan çıktı ve gök yüzüne yükseldi. Çiçek açan bulutlara bakarak, onlara doğru uçtu ve çiçeklerden birini koparttı. Armes peşinden gelirken, çiçeğin kahkaha attığını duyan Leyosi çığlık atarak elindeki çiçeği attı.
Armes gülerek düşen çiçeği aldı ve yanına geldi.
"Ne oldu korkusuz prenses?"
"Kahkaha attı."
"Çünkü ona dokundun. Prenseslerinin onlara dokunması onlar için bir şeref. Ve sen onu seçtin." diyerek çiçeği saçlarının arasına yerleştirdi ve kök salan çiçeğin onun bir parçası olmasını seyretti.
"Yaa." diyerek güldü ve saçındaki çiçeğe dokundu Leyosi. "Çok güzelsin sen. Öyle değil mi?" Armes'e baktığında, Armes başıyla onayladı onu.
"Gidelim mi artık?"
"Nereye?"
"Varisler senin için birbirini yiyor. Görmek istersin diye düşündüm."
"Yemek derken?"
"Bir kaçı yamyamus gezegeninden de." Leyosi'nin ciddi ciddi ona baktığını fark edince kahkaha attı.
"Çok kötüsün ama ya." deyip kaşlarını çattı Leyosi.
"İnanacağın aklıma gelmemişti."
"Oysa ki gezegenlerin çetelesini tutan insanım ben. Değil mi?"
"Hadi." dedi Armes, yüzü düşerken. "Gidelim."
"Hayır ya. İstemiyorum ben gitmek falan. Şu tepede kütüphane gibi bir yer vardı. Oraya gitsek ya. Seni bulamamıştım ben. Yani, türünü güçlerini falan. Bendeki güçlerin yarısı da sana ait olduğuna göre, öğrenmemde yarar var."
"Onlar senin için dövüşüyor. Emin misin?"
"Evet." diyerek omuz silkti. "Onlara kavga edin, birinci olan beni alır diye bir vaatte bulunmadım. O, onların mallığı."
"Tamam." diyerek kitapların olduğu yere doğru ilerledi Armes. Yüzündeki şapşal gülümsemeyi Leyosi'nin fark etmemesi için önden giderken.
Kitaplardan birini önüne getirdiğinde "Türünü benden sakladığını düşünüyordum aslında." dedi Leyosi. "Saçma bir düşünce belki ama."
"Saklayacak bir şeyim yok."
"Ama herkes senin güçlü olman konusunda şaşkın." dediğinde, Armes bir kaç adım ilerledi, kocaman ve siyah bir boşluk açarak karşıya geçip elindeki kitapla birlikte geri döndü.
"Buna dokunman yasak. O yüzden, oldukça uzaktan bakarsan sevinirim." Kitabın onunla ilgili olan sayfasını açtığında tüm sırları Leyosi'nin önündeydi artık. Bu kez, hiçbir şeyi saklamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Optilus
Fantasy"Armes mi? O nasıl isim be?" Armes siyah, koca kanatlarını açıp onu kucağına alarak yükselmeye başlarken, "Senin asıl adın da Leyosi." dedi. "O yüzden bence bu konuyu tartışmayalım." Zaten şu an bundan daha önemli bir konu vardı onun için, özellikle...