♢9♢

4.1K 327 15
                                    

Leyosi, Armes'in "Pes." demesiyle beraber suları avcunun içine çekip, gülümseyerek aşağı indi.

"Bu kadar çabuk pes edeceğini düşünmemiştim açıkçası. Şahsen bi duş iyi gelirdi."

Gözlerini ona dikip "Ben ateşimden gayet memnunum." dedikten sonra hâlâ onlara bakan bir kaç kişiye bakıp kanatlarını açtı. "Gidelim mi artık?"

Gözlerine baktığında hiçbir duygu yakalayamıyordu onda Leyosi. Şu akıl okuma işini bir an önce öğrense iyi olurdu.

"Bu kadar mıydı?"

"Evde diğer güçlerinle ilgili çalışmaya devam edeceğiz. Hadi."

Leyosi de Armes'in peşinden giderken, oldukları yerden çıktıkları anda başını öne eğdi. Sıkılmaya başlamıştı şu "Kimseyle göz göze gelme." muhabbetinden.

Ikisi de evin çatısında durduklarında, önündeki büyük havuza baktı.

"O senin için. Malum, su perileri susuz yapamaz."

"Hazır aklımı da okumuşken, şu akıl okuma işini mi öğretsen?"

"Bence bunu yapacak kadar geri zekâlı degilimdir." deyip gülümsedi.

"Ne yani, öğretmeyecek misin?"

"En sonda, belki."

Gözlerini devirerek, suya doğru bakıp içine atladı. Havuz çatıdaydı ama dibi yoktu. Nedense şaşırmıyordu hiç birine. Ani bir hareketle suyun yüzeyine çıkıp takla atarak geri girdi.

"Sen benim beynimle mi oynuyorsun?"

"Ne?" diye sordu Armes, kaşları çatılı bir şekilde.

"Neden hiçbir şeye şaşırmıyorum ben, neden sorgulamıyorum?"

"Birazcık destek oluyorum bazı şeyleri anlamana diyelim. Artı bazı konularda ciddi ciddi Umursamazsın,kabul edelim."

Gülümseyerek "Peki o zaman annemle olanlara neden müdahele etmedin? Pekâlâ onunla da barıştırabilirdin beni." dedi, saçındaki sular Parıl Parıl parlarken. Armes ise tüm bunları, yani onun güzelliğini, düşünmemeye çalışıp "Ben sana yardım etmeye çalışıyorum." dedi. "Sen nasıl mutlu olacaksan öyle yap istiyorum. Senin beyninle tüm bu olanlar için oynuyorum çünkü odaklanman gereken asıl işimiz bir an önce kazanman gereken güçlerin. Aynı şekilde annen ya da babanla olanlara karışmıyorum çünkü her ne kadar üzülsen de en sonunda kendinin mutlu olacağı şeyleri yapmanı istiyorum."

"Sanırım anladım." diye mırıldanıp havuzdayken kanatlarını açıp, uçarak odasına doğru yol alırken "Yalnız o suları üzerime damlatmazsak!" diye bağıran Armes'e gülmeden edemedi.

Üzerini değiştirip tekrar yanına giderken, karşısına oturarak bağdaş kurup "Ee?" dedi. "Ne yapacağız?"

"Şu gördüğün kâbuslar."

"Ne? Onları da mı biliyorsun?" Kaşlarını çatmış ona bakarken, "Tabi ya." dedi. "Her seferinde beni kurtaran siyah kanatlı şey sendin."

Armes usulca kafasını sallayarak onayladı onu.

"Ama rüyalar ne alaka ki? Basit bir rüya işte."

"Rüyalarında benim tek gördüğüm şey sendin Leyosi. Bana tam olarak neler gördüğünü anlatman gerek, ki nasıl uyanacağını çözebilelim."

"Uyanmazsam ne olur ki?"

"Ruhun onların eline geçer."

Bedenime sahip nolabilirsiniz ama ruhuma nasla! diyerek kahkaha atası vardı şu an, ama Armes'in ciddi duruşuna bakılırsa pek de yeri değildi.

"Nasıl anlatacağım ki ya? Robot resim mi çizsek?"

Kahkaha atarak, başını iki yana salladı Armes.

"Gözlerini kapat ve rüyalarında gördüklerine odaklan." deyip Leyosi'nin iki avcunu açarak yukarı doğru çevirdi. Kendi ellerini de tam üzerine, onunkilere paralel bir şekilde koydu ve gözlerini kapattı.

Ateş ve su ikisinin avcunda zigzaglar çizerken, gözlerini açıp "Olmuyor." dedi Leyosi. Gözlerini açtığı anda avucundan giden suların yerine ateş gelmişti.

"Yandım!" diye çığlık atıp avuç içlerini suya bastırdı.

"Iyi misin?" diyerek tam karşısına geçip havuzun üzerinde uçan Armes'e baktı.

"Ellerim acıyor."

"Sudan çıkartıp üfle."

Onun dediğini yapıp ellerini sudan çıkartarak üflemeye başladı. Kıpkırmızı olan elleri tekrar beyazlaşıp da parlamaya başlayınca üflemeyi kesti ve Armes'in yüzüne çevirdi bakışlarını.

"Neden rüyalarımı hatırlayamadım. Resmen iki dakika önce hatırlıyordum ama şimdi kimsenin yüzü net değil, flu gibi hepsi."

"Hemen benimle gel." diyerek kanatlarını çırpmaya başlayıp, havuzdaki suyu hortum haline çevirdikten sonra oluşan boşluktan içeri daldı. Leyosi de onun peşinden atladı havuza. Bir kaç saniye sonra havuzda değil de bambaşka bir yerdeydiler.

"Neler oluyor?"

"Sanırım bir şekilde bizi izliyorlar."

OptilusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin