♢21♢

2.6K 239 39
                                    

"Armes!" diye çığlık atıp, odada dönmeye devam etti Leyosi.

"Sanırım sağır oldum."

"Dalga geçme. Armosi nerde?"

"Buralardadir. Başka nerde olacak ki?"

"Ben de onu diyorum işte. Başka bir yerde olamaz. Ama burada da yok."

"Tamam. Sakin ol. Önce bi otur. Geliyorum ben." deyip gözden kaybolduktan bir kaç saniye sonra odaya geri döndü.

"Leyosi, o Terkiz'in elinde."

"Ne? Nerde?"

"Dünkü savaşı kazanan varis. Sen gitmeyince, zorlamaya karar vermiş belli ki."

"Gideyim o zaman." dedi Leyosi omuz silkerek. "İstediği güç madem, vereyim." Gülerek cama yaklaşırken, "E gidelim de verelim madem istediği gücü." deyip yanına doğru yürüdü Armes. İstediği o güç, çoktan Armes'in eline geçmişti bile tekrardan. Armes bunu düşününce gülümsedi tekrar, kanatlarını açarken. İkinci kez, yine ona aşık olmuştu Leyosi. Bunun elbetteki ısrarla onu arayıp bulmasında ve asla başka birine bırakmamasında payı olduğunu biliyordu. Lakin, her şeyi unutan birinin tekrar, tekrar onu seçmesi gururunu da okşamıyor değildi. Gerçi, hangi kız olsa onu seçerdi. Özellikle de kim olduğunu bildiklerinde. Leyosi de öğrendiğine göre, başkalarının bir önemi kalmamıştı zaten.

"Nerde?" diye ona döndüğünde "Saçlarına ne oldu?" diye sordu Leyosi. "Neden griler?"

O çığlık çığlığa bağırmadan önce, babasıyla tam da bu konuyu konuşan Armes, babasının söylediğini gerçekleştirdiğini anladı Leyosi'nin sorusuyla. Oğlunu herkese ilan etmişti en sonunda.

"Dünyada popülerdi ya. Ben de deneyeyim dedim."

"Ne?"

"Normalde de böyleydi zaten." dedi Armes, şakanın sırası olmadığını anladığında.

"O kitaptaki gibi yani."

"O kitaptaki gibi." diyerek onayladı onu Armes. Ve daha sonra "Buradan." diyerek ilerideki saydam geçişi işaret etti. "Seni çıkarmak hiç iyi bir fikir gibi gelmiyor gerçi ama."

"Armosimi çaldı. Öldüreceğim onu."

"Daha romantik şeyler beklediğine eminim ama. Neyse. Misafir bulduğunu derler."

"Benimle o kadar dünyada kalmayaymıșsın iyiymiş aslında." dedi Leyosi, kapıdan geçip de tam da Armosi'yi karşısında görürken. Onu tutan mavi saçlı, esmer çocuğu gördüğünde gözlerini devirdi. Armes'in yanında şansı olduğunu düşünüyor muydu cidden?

Armes'in gülüşünü duyunca gülmemek için dudağını ısırdı. Aklını okumuştu. Ama bu kez diğerleri gibi şikayetçi değildi. Engellemek adına da bir şey yapmamıştı bu yüzden. Armes de bu fırsatı kaçırmamıștı tabii ki.

"Armosi'yi ver."

"Hoş geldin prenses." Varis eğildiğinde, geri kalkamadigini fark etti. Ve o an, bembeyaz elleri ve siyah tırnak uçları olan Armes'in ellerine bakakaldı. Doğrulamamasının nedeni, Armes'in üzerinde kullandığı güçtü.

"Hoş bulduk Terkiz. Nasılsın görüşmeyeli?"

Terkiz doğruluğunda Armes ile göz göze geldi. Onu görmüştü, hem de defalarca. Bir kaç küçük değişiklik geçirmesine rağmen, onu gördüğü an tanımıştı. Ve gördüğü anda anladığı bir şey daha vardı. O, yer altının kayıp prensiydi. Herkesin kayıp sandığı, ama aslında tam da gözlerinin önünde olan prens. Şimdi anliyordu, Leyosi'nin neden gereğinden fazla güce sahip olduğunu.

"İ-iyiyim." dedi kekeleyerek.

"Iyi olmaya devam etmek istiyorsan, onu bize geri ver." İşaret ettiği Kiroya'ya bakıp, hapsettigi kafesten çıkarttı ve Leyosi'ye doğru koşmasıni seyretti.

"Ben. Dövüşü kazanmıştım. Sadece.. Ödülümü almak için."

"Size dövüşün diyen olmadı." dedi Leyosi sinirle, titreyen Armosi'yi kollarının arasına alırken. "Ödül vadeden de olmadı. Ne hakla kaçırırsın sen onu?"

Leyosi bağırırken çakan şimşek, Armes hariç herkesi korkutmuştu. Kendi ülkesinden başka bir yerde, gökyüzüne hakim olması tabii ki de Armes'ten aldığı gücün küçük ve önemsiz bir sonucuydu.

"Cevap bekliyoruz ama burda." dedi Armes sakince, konuşurken baktığı arka taraftaki tüm askerler saniyesinde küle dönerken. Artık kendini saklamak için bir sebebi yoktu.

"Söyledim ya. Sadece. Kazandım ben. O. O yüzden yani."

"Kazandın." dedi Armes sinirle gülerken. "Neyi kazandın?"

"Daha sohbet edecek misiniz?" diye sordu Leyosi, gözlerini devirip. "Ha ayrıca salak şey." dedi, Terkiz'e yaklaşıp. "Ödül falan yok. O hep Armes'indi ve hâlâ da öyle. Söyle o salaklara da. Anladın mı? Of, sıktınız be."

Leyosi kapıdan geçip giderken "Umarım duymușsundur yeterince." dedi Armes, ona doğru yaklaşıp. "Sıkıldık. Ve ben, gereğinden fazla sıkılmaktan pek hoşlanmam."  O da Leyosi'nin peşinden giderken, artık varislerin onlara bulașmayacağından emindi. Tıpkı diğer tüm güç arayışında olanların da artık onların peşini bırakmayacağından emin olduğu gibi.

OptilusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin