Enchanted (Harry Styles FanFiction)

2.3K 26 0
                                    

‘’Seni seviyorum.’’Dedi, Travis telefonu kapatmadan önce. Yüzümde oluşan küçük tebessüm masada oturan Katie ve Abby’i güldürmüştü. ‘’Bende seni seviyorum.’’ Dedim ve telefonu kapattım. Katie ve Abby bana doğru aptalca sırıtmaya başladıklarında onlara baktım. ‘’Ne oldu?’’ Sorduğum soru üzerine ikisi de kahkahasını bastırmıştı. 

   ‘’2 ay sonra nişanlanıyorsun!’’Dedi ve Abby ardından kocaman bir çığlık attı. ‘’Aman Tanrım! Aman Tanrım! Brookly canım kuzenim, sana bir şey vermek istiyorum!’’ Sinirli ifadem gitmiş,yerine gülümseyen Brookly Faith Prim gelmişti. Derin bir nefes alarak, onu başım ile onayladım. ‘’Bunu bizim eski evimizde buldum.’’ Dedi, elinde tuttuğu küçük, yeşil kaplı defteri bana uzatırken. 23 yaşında genç bir kadındım ve 2 ay sonra büyük bir nişan töreni beni bekliyordu. Elinde tuttuğu defteri elime aldım ve işte o zaman anladım. Bu benim 18 yaşımdan 20 yaşıma kadar tuttuğum, içi sırlar ile dolu olan günlüğüm idi. ‘’Bunu nerede buldum demiştin?’’Defterden başımı kaldırdım ve Abby’e baktım. ‘’Birlikte bulduğumuz küçük kulübede buldum.’’ Gözlerim yerlerinden çıkacakmışçasına açıldı. Defterin üzerinde eğik yazılarla yazılmış yazılar dikkatimi çekerken, ellerimiz yazının üzerinde gezdirdim. ‘’Brookly Faith Prim ve Harry Styles.’’ Görüntüsü, gözümün önünde canlanırken, onu ne kadar uzun zamandır görmediğimi hatırladım. 3 sene! Koskocaman 3 sene boyunca ne onu sokakta görmüştüm, ne de telefonda konuşmuştuk. Derin bir nefes alarak deftere iyice baktım. ‘Harry Styles kim?’ Dedi, Katie’nin sesi kulaklarıma dolarken.Kocaman bir iç çektim ve kızlara baktım. ‘’Bu defterden kimseye bahsetmezsiniz,değil mi?’’ İkisi de şaşkınlıkla bana bakıyordu. ‘’Onun için-,’’

  ‘’Lütfen, bana bunun hakkında soru sormayın.’’ Dedim, sözünü keserek. İkisi de başını olumlu anlamda salladı ve masanın üzerinde duran kahvelerinden bir yudum aldılar. ‘’Onu okumadan bana getirdiğin için çok teşekkür ederim, Abyy.’’ Sıcak, bir tebessümle bana gülümsedi ve çantasına sırtına takarak ayaklandı. ‘’Gitme vakti geldi. 2 ay sonra nişan törenin var ve sen burada oturuyorsun! Alışveriş yapmalıyız!’’ O kadar çok heyecanlıydı ki gülümsememe engel olamadım ve kahkahamı bastırdım. ‘’Alışveriş yapmayı sevmediğimi biliyorsun.’’ Yanıma gelip beni kolumdan tuttu ve oturduğum yerden kaldırdı. ‘’Ah! Hadi ama! Her kadın alışveriş yapmayı sever!’’ Elimde tuttuğum defteri hızlıca çantamın içine koydum ve Abby’nin arkasından gitmeye başladım. ‘’Bence onun alışveriş takıntısı var.’’ Dedi, Katie kulağıma fısıldayarak. ‘’Seni duydum!’’ Dedi, işaret parmağını bize doğru sallarken. Katie ile ben kahkahalara boğulmuşken, derin bir nefes aldım. ‘’Bence,öncelikle Travis’e bir hediye almalısın.’’ Abby bizi kuyumcunun önünde durdururken, etrafa göz attım. ‘’Etrafa değil canım, şuraya bak.’’ 
  

  Başım ile onu onayladım ve vitrine baktım. ‘’Bir yüzük.’’ Dedi, Abby ellerini birleştirip, büyülenmiş gibi yaparak.  ‘’Bence biraz beklemeliyiz. Hem zaten Brook, Travis’e bir hediye almıştı.’’ Katie’yi başımla onayladım. ‘’Bence de. Sadece bugün… Bugün gezsek olmaz mı? Nişan konusunu açmasak?’’ İkisi de beni onaylarken Abby hemen lafa atladı. ‘’O zaman… Seni çok güzel bir yere götüreceğim.’’ Kocaman gülümsedim ve ona baktım. ‘’Teşekkür ederim.’’ 

 ‘’Tanrım!’’ Dedim, içeri adımı mı atar atmaz. Bir bara gelmiştik ve içerisi erkek ve kadın parfümünün karışımı kokuyordu. Bu çok bunaltıcı bir kokuydu. Elim ile burnumu kapattım ve ağzımdan nefes almaya başladım.‘’Sen böyle yerleri nereden biliyorsun?’’ Dedim, Abby’e doğru bakarken. ‘’Katie ile hep buraya geliriz.’’ Dedi, şaşkınlıkla dönüp Katie’ye baktım. O asla böyle yerlere gelmezdi. Terbiyeli ve temkinli bir kızdı. ‘’Sende mi?’’ Dedim, bunu ona yakıştıramayarak. Omuzlarını silkti ve içeriye bir göz attı. Gözlerimi devirip, içeriye baktım. Striptiz yapan kızlarla dolup taşarken, birkaç erkek onlara uyum sağlamaya çalışıyordu. ‘’Ah! Lütfen buradan gidelim. Yoksa öleceğim!’’Abby, beni kolumdan çekerek arkasından sürüklemeye başladı. ‘’Bir içki al,güzelim.’’ Elinde tuttuğu viski bardağını bana uzattı. Elinden alıp onu tezgâhın üzerine bıraktım. ‘’Bence buradan gitmeliyiz.’’ Dedim, etrafa göz atarken.İçerisi çok kötü kokuyordu ve terbiyesiz denebilecek kadar erkek ve kadınlar ile doluydu. Göz zevkimi bozuyordular!   

   ‘’Hoş geldiniz bayanlar!’’ Dedi, bir erkek sesi tezgâhın arkasından. Kafamı çevirme zahmetinde dahi bulunmadan,buradan çıkamayacağımızı anladım. Şimdilik. Tezgâhın üzerinde ki viski bardağını almak için önüme döndüm ve kızların konuştuğu adama baktım. 
  Bence bu kesinlikle bir tesadüf değildi.  Hele ki günde 2 kere onu anmam,hiç de tesadüf falan değildi. Bu benim lanet olası kaderimdi! Karşımda onu öylece, çekici ve daha da yakışıklı görünce hemen onu tanımıştım. Fazla değişmemişti. Sadece daha da yakışıklı olmuştu. Derin bir nefes alarak, bana görmemesini umdum. Ki bu çok zordu. Çünkü Harry, şu anda tam da karşımda, tezgâhın arkasında duruyordu. ‘’Brook?’’ Dedi, Abby bana bakarak. Ben ise şaşkınlıkla Harry’e bakıyordum ve o beni daha görmemişti. Çünkü Katie ile konuşuyordu. ‘’Faith!’’ Dedi, bağırarak. O sırada Katie ve Harry bize doğru dönmüş, şaşkınlık içerisinde bize bakıyorlardı. ‘’B-bence b-buradan gitmeliyiz.’’ Dedim, ağzımdan çıkan küçük bir öksürük sayesinde konuşmaya çalışırken. Harry kısık gözleri ile bana bakarken, kalbim yerinden çıkacakmışçasına atmaya başladı. ‘’Sen?’’ Dedi,parmağı ile beni gösterirken. İşte o anda kalbim ağzıma kadar gelmişti. Yeşil gözlerini bu sefer iyice kısarak, gözlerini üzerimde gezdirdi. ‘’Seni tanıyorum.’’ Dedi. İşte o zaman içimde beni tanıdı diye söyleyen umut içerikli ifade bir anda yanıp sönmüştü. Gözlerim dolmaya başlamıştı ve onları salmamak için elimden geleni yapmaya çalışıyordum. ‘’Ben Harry.’’ Dedi, elini bana doğru uzatarak. Küçük bir tebessüm etti ve elini sıkmayacağını anladığı için tezgâhın arkasından çıkarak yanımıza geldi. Kızlar şaşkınlıkla bana bakıyordu ve ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Harry, tezgâhın arkasından çıkıp yanıma geldiğinde bu sefer tekrardan elini uzattı. ‘’Ben Harry.’’ Dedi, yine o yavaş ve ihtişamlı İngiliz aksanı ile. Yüzüne takındığı sinsi sırıtışı hiç değişmemiş ve her zaman ki gibi onu çekici kılmıştı. Bana doğru bir adım attığında havada duran elini sıktım. ‘’Bende Bro-,’’ Sözümü tamamlayamadan tamamen dibime geldi ve kulağıma fısıldadı. ‘’Brookly Faith Prim. Seninle tekrardan görüşmeyi uzun zamandır bekliyordum.’’ 

Multimedia'da ki Travis'dir. 

Enchanted (Harry Styles FanFiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin