‘’Brookly!’’ Aşağı kattan gelen ses ile irkilmem bir olurken bir anda içeri Travis girdi. ‘’Tanrım! Saat 2’den beri seni arıyorum!’’Kaşlarımı çatıp ona baktım. Saat 2’den beri mi? Saat kaçtı ki? Yatağın üzerindeki telefonu elime alarak arayanlara baktım. ’20 cevapsız arama; Travis!’ Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Çünkü saatlerdir günlüğü okuyordum.‘’Özür dilerim.’’ Dedim, omzumu silkerken. ‘’Duymamışım.’’ Küçük bir tebessüm edip, ellerini saçlarına geçirdi. ‘’Duymadın mı? Tanrım! Telefonun yanı başında! Sana bir şey oldu diye çok korktum!’’ Derin bir nefes alarak elimde ki günlüğü bıraktım ve ayağa kalktım. ‘’Özür dilerim dedim Travis. Bir şeyler okuyordum ve dalmışım.’’ Gözlerini devirdi ve kollarını kocaman açarak bana sarıldı. ‘’Çok korktum Brook.’’ Nefesini boynuma çarptırttı ve boynumu öptü. ‘’Nişan davetiyeleri ile ilgilenmeliyiz.’’ Dedim, yavaşça onu göğsünden iterek. Başını salladı ve elimi tutarak beni odadan çıkardı. ‘’Ne okuyordun Brook? Bir kitap mı?’’ Şaşkınlıkla dönüp ona baktım. Günlük! Günlüğü yatağın üzerinde bırakmıştım! Ya onu tekrardan görür de, okumaya kalkışırsa? Derin bir nefes aldım ve elini bıraktım. ‘’Ah… Sadece bir kitap. Evet! Sen aşağıya in, ben hemen geliyorum.’’ Dedim, elim ile odamı gösterirken. ‘Tamam’ anlamında başını salladı ve merdivenlerden inmeye başladı. Adımlarımı odama yönelttiğimde günlüğü nereye koyacağımı düşündüm. İç çamaşırlarımın yanına? Ya da yatağın altına?
En iyi yerin iç çamaşırlarımın olduğunu fark edip günlüğü oraya koydum. Son hızla merdivenlerden inerken aşağıdan gelen Travis’in sesini ve başka bir erkeğin sesi kulaklarıma dolmuştu.Merdivenlerden tamamen inip, başına geldiğimde Travis ile konuşan babasını gördüm. ‘’Bu iş olmayacak!’’ Dedi, babası ayağını yere vurarak. Salonun ortasında öylece konuşuyordular ve beni fark etmemiştiler. ‘’Bana karışmaya hakkın yok baba! Onu seviyorum!’’ Babası öfkeden yerinde duramamışken, kocaman bir kahkaha attı. ‘’Onu seviyor musun? Anlaşma bu muydu?’’ Olduğum yerde kaskatı kesilmiştim. Ne anlaşması? Tanrım neler oluyordu? Derin bir nefes alarak,salona girmek için birkaç adım daha attım. ‘’Bay Matters.’’ Dedim, ona karşı buruk bir gülümseme ile. Yüzünde ki sinirli ifade gidip, yerine mutlu ve halinden memnun bir Matters gelmişti. Derin bir nefes aldı ve ellerini birbirine çarptırarak yanıma geldi. ‘’Nasılsın Brookly?’’ Küçük bir tebessüm ettim. ‘’İyiyim, siz nasılsınız?’’ Travis’in ailesine karşı her zaman resmiyetimi korumuş ve onların ailesine uygun biri olarak gözükmeye özen göstermiştim. Annesi ve babası (babasından emin değilim) her zaman beni sevdiklerini söylerdi. Onların bana karşı gösterdiği sevgiyi ve iyiliği her zaman yerine getirdiğimi- karşılık verdiğimi- her zaman biliyordum.
‘’Brookly?’’ Dedi,Travis elimi tutarak. ‘’Seni bir yere götüreceğim.’’ Başımı olumlu anlamda salladım ve gülümsedim. ‘’Görüşmek üzere Bay Matters.’’ Matters’a baktığımda yüzünde ki sinirli ifade gücüme gitmişti. Neden böyle bakıyordu ki bize?Birlikte olmamızı istemiyor muydu yoksa? ‘’Brook?’’ Dedi, Travis elini gözlerimin önünde sallayıp, görmemi sağlarken. ‘’Efendim?’’
‘’İyi misin?’’ Başımı salladım ve tuttuğu elimi saha da sıkarak ona baktım. ‘’Baban neyden bahsediyordu?’’Derince yutkundu ve gözlerini benden kaçırdı. ‘’Bugün bunun hakkında konuşmasak? Seni bir yere götürmek istiyorum, eğlenebileceğimiz bir yere.’’Dedi ve gülümsedi. Konuyu çabucak kapatması acayibime gitmişti. Dudağını büzdü ve bana baktı. ‘’Pekâlâ.’’ Dedim, sırıtırken.‘’Bugün sadece eğleneceğiz.’'
*
‘’Travis?’’ Dedim, ilerlerken onu durdurarak. Geçen gün kızlarla birlikte geldiğimiz bara gelmiştik ve içeride Harry vardı. ‘’Buraya girmesek olmaz mı? Başka bir yere gidelim,hadi.’’ Kolundan onu çekiştirmeye başladım. Tekrardan onu görmeyi kaldıramazdım. Hayatımatekrardan girmesini istemiyordum. ‘’Hayır Brook. Burada bir arkadaşım var ve bizi bekliyor.’’ Yenilgiye uğrayarak tuttuğum nefesimi verdim. ‘’Pekâlâ. Ama fazla durmayalım, lütfen…’’ Kaşlarını çattı ve bana baktı. ‘’Neden buraya girmek istemiyorsun ki? Bugün çok farklı davranıyorsun Faith.’’ Tek kaşımı havaya kaldırdım. Travis bana hiç Faith demezdi, onunda bana Faith diye seslenmesinden her zaman nefret ederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enchanted (Harry Styles FanFiction)
Teen Fiction''Neden beni sevmiyorsun?'' Harry'nin o büyüleyici sesi kulaklarıma doldu ve damarlarıma ilerlemeye başlayarak tüm bedenime işledi. ''Çünkü sen benim gözümde bir çocuksun ve benim bir adamın aşkına ihtiyacım var.'' Bir kaç yıl öncesinde sevgili olan...