‘’Artık gidelim mi?’’ Dedim, Travis’e bakarak. Başını olumlu anlamda salladı ve oturduğu yerden kalkarak benimde kalkmamı sağladı. Tamamen ayağa kalktığımda elimi tuttu ve beni kapıya doğru sürükledi. Ayağa kalkmadan önce cebinden çıkardığı parayı masaya bıraktı ve garsonlardan birinin almasını bekledi.
Tabii ki parayı masadan alan kişi Harry idi. Anlamsızca bize baktı ve sonra Travis’in ile ellerimize baktı. Hiçbir tepki vermeden bardan dışarı çıktık. Temiz hava ciğerlerime dolarken derin, derin nefesler aldım.
‘’Araba arka tarafta. Burada beklemek mi istersin, yoksa arabayı buraya mı getireyim?’’Karanlık sokağa bir göz attım ve derin bir nefes aldım. O kadar da korkunç değildi. Arabanın yanına kadar gidemezdim. Çok fazla yorulmuştum. Yürüyecek halim yoktu.
‘’Burada bekleyebilirim.’’ Dedim, başımı sallayarak. Başı ile beni onayladı ve alnımı öperek otoparka yöneldi. Sessizce karanlık ve korkunç bir sokakta tek başıma Travis’i beklerken bir anda arka taraftan bir çıtırtı duydum. Hızlıca arkamı döndüm ve kim olduğuna baktım.
Görünürde kimse yoktu fakat çıtırdama sesi hala devam ediyordu. Önümde duran çöp kovasının arkasından gelen ayak sesleri beni daha çok korkutmuş ve tüylerimin diken, diken olmasını sağlamıştı.
Korkarak birkaç adım geriledikten sonra çöp kovasının arkasından kocaman bir gölgesi olan birisi çıktı. Başımı kaldırıp bu kişinin kim olduğuna bakacak cesaretim yoktu. Elim ayağım korkudan birbirine dolanmıştı ve her an çığlık atabilirdim.
Kendimi biraz sıkarak ağzımdan çıkacak olan çığlığı geri yuttum. Başımı yavaşça havaya kaldırdığımda bana doğru gelen gölgenin sahibini –Harry’i-gördüm.
Derin bir nefes alarak omuzlarımı silktim. ‘’Tanrım!’’ Dedim, nefes nefese.
‘’Beni çok korkuttun, Harry.’’ Bir anda küçük bir kahkaha attım.
‘’Özür dilerim, Faith. Sadece seni bu gece son bir kez daha görmek istedim.’’Başımı olumsuz anlamda salladım ve terleyen ellerimi pantolonuma sildim.‘’Bir daha sakın böyle bir şey yapayım deme!’’
Bu sefer küçük bir tebessüm edip hızlıca kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı.‘’Harry dur! Birazdan Travis gelecek!’’ Beni dinlemeyip karanlık sokakta bulunan iki binanın arasında kalan boşluk bir yere getirdi.
Damlayan su sesleri korkmamı sağlarken, kendimi avutmaya çalıştım. Harry yanımda ve ben güvendeyim, dedim içimden. Derin bir nefes alarak karanlık olan boşlukta ilerlemeye devam ettik. Etraf iyi karanlık olmuşken Harry anlamadığım bir şekilde beni belimden tuttu ve sırtımı duvara yasladı.
Sırtım soğuk duvar ile birleşirken ağzımdan küçük bir inilti çıktı.
‘’Nasıl hissettiriyor?’’ Dedi, ellerini kalçalarım da gezdirerek. Hem bu yaptığı hareketten zevk alıyordum hem de yaptığımız bu şeyin ne kadar kötü bir davranış olduğunu düşünüyordum. ‘’Yapma Harry. Travis gelecek.’’ Dedim, nefes, nefese.
Beni dinlemeyip kalçalarımı daha da sıkmaya başladı. Başını boynuma eğdi ve nefesi boynuma çarptırttı. Ben olduğum yerde kaskatı kesilmiş, kendimde geçerken o kalçalarımla ilgileniyordu. Bacağımın üst tarafı bacaklarına değerken, bizi tutanların sadece bir kumaş parçası olduğunu anladım.
‘’Faith…’’Dedi, nefesini boynumda hissettirirken. ‘’Seni çok özledim bebeğim.’’
Yukarıdan toplu olan saçlarıma eli kayarken tek bir hareketle tokayı kafamdan çıkardı ve bileğine taktı. ‘’Bu bende kalsın. Hem salık saç sana dahada çok yakışıyor.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enchanted (Harry Styles FanFiction)
Teen Fiction''Neden beni sevmiyorsun?'' Harry'nin o büyüleyici sesi kulaklarıma doldu ve damarlarıma ilerlemeye başlayarak tüm bedenime işledi. ''Çünkü sen benim gözümde bir çocuksun ve benim bir adamın aşkına ihtiyacım var.'' Bir kaç yıl öncesinde sevgili olan...