Yağmurun sesi usul usul giriyordu kulaklarıma. Pasını söküp atar gibi adeta. Ne çok şey anlatır bize şu yağan yağmur ama duymak istemeyiz. Ne olacağını düşünmeden sadece yağmurun bana ne anlattığını dinlemek istiyordum. Gözlerimi kapatıp burnuma gelen toprak kokusunu içime çeke çeke bir gün her şeyin son bulacağı anı beklercesine dinliyordum yağmuru.Bitecekti her şey. Bir gün son bulacaktı. O gün ne kadar yakın bilmiyorum. Fakat bekliyordum.
İçimde çalan şarkıda bana eşlik ediyordu.
Eğer bir masal perisi
Girerse rüyalarına
Öldü dersin gül güzeli
Tılsımını kaybettiHayat işte anı yaşamak istediğin an seni koparıp gerçeği ile yüzleştirir. Yine koptuğum en güzel bir anda yaklaşan otobüse binmek için ayağa kalktım.
Kulağıma kulaklığı takıp düşüncelere daldım yine. Bırakamıyorum hastalık gibi peşimden geliyo her an. Düşünmek benim hastalığım.
Düşününce hiç bir şey değişmiyor. Kafamda her an her dakika bir film şeridi gibi geçip gidiyor. Kısır döngü gibi tekrarlıyor kendini.
Bu gün ne mi düşünüyorum? Küçük bir kızı. Hayalleri dünyadaki renklerden bile daha renkli olan küçük bir kızı. Sahi ne çok hayal kurardı. Toz pembe bakmak kavramı bu kızın takendisiydi. Her şeyi herkezi kendisi gibi bilirdi. Dünyayı cennet sanırdı. Fakat büyüdükçe insanları tanıdıkça anladı ki o küçük kız bir masal perisiydi ve artık biliyorduki ancak masallarda hayaller renkliydi.
Okula gelmiştim. Dolmuştan inip bahçeye doğru yürümeye başladım. Kalabalık insanlara hoş gelir ama bana boğucu geliyor. Anlamsız kalabalık çünkü. Eğer uzun bir ömür yaşayacaksam kendime verdiğim bir söz var. Anlamsız olan her kalabalıktan uzak duracaktım. Sadece sıcak bir çayım sigaram ve kitabım olacaktı. En anlamlı kalabalık işte buydu bende.
"Evrem!"
"Efendim hocam."
"Günaydın tatlı kızım."
"Günaydın hocam."
İşte beni matematiğe aşık eden kadın. Enerjisi içimi ısıtmıştı.
"Hazır mısın sınava?"
"Her zamana hazırım hocam."
Bana tebessüm etti. İşte benim kızım der gibi.
Kalabalıkta Cereni gördüm. Sınıf sırasında oflayarak etrafa bakıyordu yine. Bıkmış bi hal vardı üzerinde. Bu onun her zaman ki haliydi. Sabahın köründe neden geldiğini sorguluyordu kesin. Ona doğru ilerledim.
"Oflama!"
"Nasıl oflayamayayım baksana yine geldik sabahın köründe şu okula."
Güldüm. Hayatını anlamsız buluyordu çünkü. Her şey ona boş geliyordu. Boşluklarını doldurmak için hayatına her aldığı insan daha derin yaralar açmıştı onda. Bu da ona yaşamak için sebepsizlikler doğurmuştu.
"Hazırlandın mı sınava?"
"Bilmem. Kitaba baktın diyorsan baktım ama ne anladın dersen kocaman bir hiç."
"Neden bu kadar önyargılısın bu derse."
"Tabi senin için konuşmak kolay. Benimde iyi olduğum bi ders olsa bende mutlu olurdum."
"Ne alakası var. Her şey senin kafanda. Şu insanlara karşı olan azmini birazda derslere versen başaramayacağın ders yok biliyorsun dimi?"
"Her şeyin doğrusunu sen biliyorsun zaten. Olmuyo denedim. Biz küstük birbirimize bir kere daha barışmayız."
"Ben sana gösteririm bir kaç soru sınavdan önce."
Yüzünü bana dönüp güldü. Ben anlatınca kafasına birşeyler giriyordu. Matematikten benim anlatmam sayesinde geçtiğini düşünüyordu. Halbuki kendinin farkında değildi.
"Ya sen cansın Evrem. Nasılda okudun içimi."
"Aklından geçeni bilirim. O kadar da olsun değil mi?"
"Olsun olsun sen bana soruları göster tam olsun."
Dersler bir bir geçmişti. Öğlen ne kadar çabuk geldi farkına bile varmadım. Eve gitmek istemiyordum ya zaman su gibi akıp geçiyordu işte. Yemeğimizi yedikten sonrs kütüphaneye geçip Ceren'e sorulardan bir kaç tanesini gösterdim. Peki aldığım cevap neydi?
"Ya bu muydu!"
"Kafanda büyütüyosun işte."
"Şu kitaba bakar mısın ben mi büyütüyorum gözümde?"
"Öyle malesef."
"Tamam anlattın anladım gerisini boşverelim. Evdeki durumlardan ne haber?"
"Sorma. Sabah annem kahvaltı hazırlamış. Odama kadar geldi çağırdı."
"Kesin bir şey söyledi onun içindi o hazırlık. Yanılmadım değil mi?"
Güldük beraber. Bilirdi beni de ailemide.
"Aynen öyle de oldu zaten."
"Bu sefer ne istemek için hazırlık yapmış?"
"Akşam eve misafir gelecekmiş benimde olmam gerekiyormuş. Ne alakaysa anlamadım bende tamam gelirim dedim."
"Peki kızlarla çıkışta proje ödevi için toplanacaktınız ne yapacaksın şimdi?"
"Eve gitmek mecburiyetinde bırakıldım. Gidemicem toplanmaya."
"Yalnız bu sefer bende merak ettim ne olduğunu."
"Yapma Ceren. Sen her zaman meraklısındır."
"Ne alaka yani merak kötü bişi mi?"
"Hayır değil. Fakat her şeyin fazlası zarardır dedikleri gibi merağında fazlası zarar kardeşim."
"Bana zarar veren bişi yok merak etme."
"Eminim öyledir."
Zilin çalmasıyla masadan eşyalarımızı toplayıp sınava girmek için sınıfa çıkmaya başladık. Güzel bir sınav geçsede bende motive olsam birazcık.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONBAHAR
Fiksi RemajaGidenler yüzündendir, sabaha kadar sızlayan kalbimi dindiremeyişim. Herkes gider, herşey biter, tek gerçektir ölüm. Üzüntüler... Haykırışlar... Sızlayan kalpler... Dinmeyen acılar... Bitmeyen dertler... Ölümler... Geriye kalanlar... Acı gülümsemeler...