Zil sesi evi inletiyordu. Timur kapı açılmayınca, gülümsedi. Demek hala yatıyordu. Şirkette tüm işleri Timuçin’e yığıp, erken gelmişti. O iki toplantı olmasaydı gitmezdi de. Aklı hep Nazelin’deydi. Anahtarı cebinden çıkarıp, kapıyı açmaya çalıştı. ‘Uyanma bakalım minik cadı, ben seni uyandırmayı bilirim.’ Diye içinden söylendi. Kapıyı kapatıp, anahtarı vestiyere attı.“Nazelin!” diye seslendi gömleğinin kollarını katlarken. “Bebeğim ben geldim.” Yine ses yoktu.
Kaşlarını çattı ve merdivenlerden yukarı çıktı. Yatak odasına, banyoya, diğer odalara baktı, hiçbirinde yoktu.Tekrar aşağı indi. Yastığı, battaniyesi ve sıcak su torbası hepsi koltuğun üstünde öylece duruyordu.
Tekrar seslendi. “Nazelin! Neredesin hayatım?” mutfağa baktı, hiçbir yerde yoktu. Sonra camın önündeki kan izlerini gördü. Yüreğindeki kesif acı tüm bedenine yayıldı. Yavaş adımlarla o tarafa gitti. Küpesinin bir teki yerdeydi. Camda da ufak lekeler vardı.“Nazelin...” diye mırıldandı.
Sonra hemen kalkıp, çalışma odasına gitti. Bilgisayarı açıp, kameralardan görüntülere baktı. Firuzan’ın apartmana girdiğini gördüğü an ayağa fırladı ve yandaki duvara onlarca yumruk attı. Ağzından ise sadece “Seni geberteceğim Firuzan!” diye gürlemeler çıkıyordu.Telefonunu çıkardı ve Timuçin’i aradı.
“Çabuk Petek’e bir şey hissettirmeden buraya gel.”
“Abi iyi misin?”
Timur başını duvara vurdu. “Timuçin çabuk! Zaman yok.”
“Yarım saate oradayım.”***
Nazelin başındaki ağrı ile inledi. Gözlerini açmakta zorlanıyordu ve çok ama çok üşüyordu. Sanki çırılçıplaktı ve buz gibi bir odanın içindeydi. Yavaşça gözlerini açtı. Etrafındaki ağır kokudan midesi bulanmıştı. Bulanık olan görüntüler netleşince gözlerine inanamadı. Bir et deposunun içindeydi ve üzerinde sadece iç çamaşırları vardı. Bedenine baktı. Bembeyazdı. Birazdan muhtemelen donup, ölecekti.
“İmdat!” diye bağırdı. Ama hiç ses yoktu. “Yardım edin! Kimse yok mu yardım edin! Ne olur!”
Yankılanan topuk sesi ile gözlerini yumdu. Firuzan ona bakarken kahkaha attı.
“Ah zavallım. Sen yardım mı istiyorsun? Bekle belki yine Timurcuğun gelir kurtarır ve bütün gece o camın önünde seni becerir.” Diyerek kadına bir tokat daha attı.Nazelin dişlerini sıktı. “Ne çeşit bir manyaksın sen? Ne istiyorsun bizden?”
“Kocamı, eski hayatımı, paramı, şöhretimi... Daha sayıyım mı? Ama bunları geri alamayacağıma göre, geleceğimde de öyle bir hayatım olamayacağına için, Timur’un da geleceğindeki mutluluğunu yok etmeye karar verdim. Nasıl plan?”“Delirmişsin sen!”
“Evet. Aslında...” deyip, kızın arkasına geçip, yüzüğüne dokundu önce, sonra hızla çıkardı. “İçindeki dinleme cihazına teşekkür etmem lazım. Gerçi gece boyunca sevişme ve inlemelerinizi dinlemek pek de cazip değildi ama... Sabahki hayal kırıklığınız iyiydi. Çocuk veremiyor musun ona?”“En azından ben veremiyorum. Senin gibi olanın katili değilim!” diye bağırdı kadına. Firuzan kadına tekrar tokat attı.
“Seni öldüreceğim. Burada donarak yavaş yavaş öleceksin. Bu et yığınının arasında.”
“Timur da seni öldürecek biliyorsun değil mi?”“O zaman diğer tarafta karşılaşırız. Hem bulursa öldürür. Az sonra yurt dışına, Japonya’ya uçuyorum.”
Nazelin kollarını oynattı, ama çok sıkı bağlamıştı. O sırada bir adım sesi daha duyuldu.“Sana inanamıyorum. Delirdin mi sen?” dedi o ses.
“Ne demek o?”
“Sana kıza bulaşma dedim, sadece kasadaki paraları çalacaktın.” Adamın yüzünü göremiyordu.
“Onları da aldım.”
“Çok güzel şimdi hem hırsızlıktan hem adam kaçırmadan aranacağız. Timur bu paraların peşine düşmezdi. Ama kadının peşine düşecek. Bizi de enseleyecek. Nasıl çıkış yapacağız?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜM GÜNAHLARIN BOYNUMA - YASAK SERİSİ I - FİNAL
RomanceYasak her zaman cezbedici olandır. Peki ne kadar ileri gidebilirsiniz? Ne kadarına cesaretiniz var? Aşkı mı seçerdiniz, gönülsüz tutsaklığı mı? Onlar araftaydı... Ne gidebilendi ne de kalan... Ne karar verendi Ne vazgeçen... Tutarsızdı adam... Çares...