Üstümü yine giyindim.her zamanki gibi çok hafif makyaj yaptım ki babacığım neden ağladın diye sıkıntı çıkarmasın.Aşagıya indiğimde herkes oradaydı.Sevcan hanım yanıma geldi yüzünde geniş bir gülümseme ye yer vererek;
-benim güzel gelinim,çok güzelsin maşallah!
"Çok sağolun"dedim.sahte ve samimiyetsiz bir gülümseme bırakarak.
-birde mütevazı!pek bi beğendim seni
Aferin güzel kızım tam bana göre.
"İltifatlarınız için teşekkürler"bu sefer aklıma Selim'in bana söylediği sözler geldi.Kocaman bir gülümsemeyle çenem ve gamzelerimin ağrıdığını hissettim.Aşk işte...
Çarşıya çıktığımızda biraz alışveriş işe yaradı.eve geldiğimizde epey bir yoruldum.kendimi yatağa atar atmaz uyuya kalmışım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Öğleden önce saat; 10:00
Uyanınca banyoya gidip,rutin olan sıradan işlerimi hallettim.
Hafif bir makyaj yaptım.gelinliğimi zor da olsa giyebildim tabii ki annemin yardımcı olmasıyla.
Annem;-dön bir bakım bana!ayy peri gibi oldun güzeller güzeli kızım.
-ne diyorsun anne sen?mutluyum ben ha!diğer kızlar gelinliği mutlulukla giyer,ya ben??
-abartma!hem zamanla seversin sen de bende babanla öyle evlendim.Ahh şu anneler! şimdiki zaman öncekiyle aynı mı? Ama yok!neymiş,annem de öyle evlenmiş ben de zamanla severmişim.güleyim bari.
-anne'dedim.verme beni!
-bana kalsa...Kapı çaldı.kapıyı çalan Ozan'dı.
-Melek gibi olmuşsun prenses!
-hıı sende.
-hazırsan çıkalım!
-evet,hazırım
-harika!Aynaya son bir kez baktım gerçekten de çok güzel olmuştum.ama damadım Ozan değil de Selim olmalıydı...bu hikaye böyle bitemezdi.prens prensesi cadının elinden kurtarmaya gelmemişti.bizim masalımız daha başlamadan bitmişti...ne acı ama!
Elimi gelinliğimde gezdirip,derin bir nefes aldım ve Ozan'ın koluna girdim.(Nehir'in gelinliği)
(Nehir'in saçı)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bahçeye alkış sesleri ile giriş yaptık,her yer büyülü gibiydi...çok güzel...peri masalı gibi.ama benim peri masalımda yanlış prensim vardı.(Düğün alanı)
Hâlâ bulunduğum ortamın büyüsündeydim.bir prenses gibi süzülerek ilerliyordum,ama bana eşlik eden kişi doğru kişi değildi.
Herkes bana gülümseyerek, alkışlayarak bakıyordu."çok mu mutlusunuz ha!"dememek için kendimi o kadar zor tuttum ki.
Sonra babamın tehditkar bakışları ile karşılaştım.sahte gülücükler saçıyordum etrafa.bir şarkı dilime dolandı,mırıldandım;
Daha kavuşamadan mevlam
Ayriluk yazmuş...
Tam bize göre...kavuşamadık ki biz sevdiğim...daha yarım bile değildik ki...daha yeni açan bir çiçektik... nasıl kıydılar bize... neredesin sevdiceğim.neredesin ömrüme ömür nefesime nefes,mutluluğuma mutluluk katan güzel insan... neredesin çakır gözlüm.
Kara kara ne yapacağımı düşünürken kendimi o ölüm gibi soruyla buldum.
Adeta bana"acı çekerek yaşamak mı yoksa direkt kurtulmak mı?"diyordu.
Tabii ki kurtulmayı seçerdim,direkt acısız ölmeyi.ama nerdeee!??
Babamın tehditkar bakışları ve annemin baskıcı imaları ile her gün ölmeyi seçtim...diri diri ölmeyi.
Akşama doğru herkes mutluluklar dileyip evlerine çekildi.Ne mutluluğu ya?ne mutluluğu? Benim burada ölüm fermanım imzalandı!!!
Acaba bu beladan nasıl kurtulucam.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
•iyi mıydı???•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İMKANSIZ AŞK~
Fanfiction*Ne olduğun değil,ne olacağın önemli...* *** Kim olduğunu,nasıl hayatın olduğunu bir kenara bırak...çünkü belki bu yaşadığın,senin gerçek hayatın olmayabilir... *** Onlar da aşıktı,ama onlarınki İMKANSIZ'dı... ***