Sınıfa zombi gibi bir suratla girdim. Dün akşamki şoku hâlâ anlatamamıştım. Lolita bir şeyler sorsada cevap vermedim. Kimseyle bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. Birden kafama dank etti. Eve ya Rachel girdiyse belkide günlük bizim evimizdeydi. Belkide anneannem günlüğü anneme vermişti. Evet olabilirdi. Hem kapı zorlanmamıştı. Radyanların büyü güçleri olduğuna göre bir kapıyı açmak, kameralarda gözükmemek onlar için hiçte zor olmaz. Ders bitince Rachel'e bir güzel dersini vermeye karar verdim. Dersin bitmesini iple çektim. Bir de bana iyi biriymiş gibi numara yaptılar. Eminim o getirdikleri günlükte sahteydi. Amaçları asıl günlüğü saklayıp beni kandırmaktı. İştee.. eksik parçalar ortaya çıktı. Kendimi derse vermeye çalışsamda veremedim. Delirmek üzereydim. Acaba söylediğimde bahanesi ne olacaktı. Zil çalar çalmaz sert bir şekilde kolundan tutup bahçeye sürükledim. O sırada Kris şaşkın bir ifadeyle bizi izliyordu ama Lolita hiç şaşırmışa benzemiyordu. Sanki herşeyi biliyor gibiydi. Allen, garip ama okula gelmemişti. Belkide o yapmıştır.
Bahçeye çıktığımızda Rachel'i okulun diğer öğrencilerden uzak olan tarafına sürükledim. Ben onu sürüklerken bir şeyler diyordu ama sinirden hiçbirini anlamıyordum. Geldiğimizde kolunu bıraktım "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Evime girmeye nasıl cüret edersin?" diye bağırdım ve onu sertçe ittim. Benim onu itmemle ağaca çarptı. Oysaki ağaç çok uzaktaydı. Başta bunu yaptığıma inanamasamda kendime alışmalısın diye tekrar ettim. Koşarak yanına gittiğimde hemen yanında bitmiştim. Gerçekten iyice tuhaflaşıyordum.
"Cevap ver bana!!!" diye kükredim.
O sırada Kris'in sesini duymamla kendime geldim. Arkamı dönüp ona baktım.
"Eve giren bendim." dedi. Hayır eve giren o olamazdı, olmamalıydı.
"Yalan söylüyorsun." dedim bir yandan da giren o olmasın diye dua ediyordum.
"Yalan söylemiyorum Hayley. Bir radyandan yardım aldım. Ben bir felixim." dediğinde gözlerimdeki yaşlar akmaya başladı. Güvendiğim tek kişi oydu ve benim arkamdan iş çevirmişti. Şuan onun karşısında ağlamak dünyanın en utanç verici şeyiydi.
Gözlerinin içine bakıp "Sen adi pisliğin tekisin. Güvendiğim tek kişi sendin. Bir daha sakin yanıma yaklaşma!!!" dedim ve orayı terk ettim. Hâlâ inanamıyorum bunu bana nasıl yapabilmişti. O ev annemin anılarıyla doluydu ve birisi hiç umursamadan o eve girmiş hatta garajı karıştırmıştı.
Rahatlamak için kütüphaneye gittim. Herkesten uzak olan tarafa oturdum. Gözyaşlarımı tutamadım ve ağlamaya başladım. Ağlamaktan nefret ediyorum. Kendimi güçsüz hissetmekten nefret ediyorum. Ne zaman sinirlensem ağlamaya başlıyorum ve ben bundan nefret ediyorum. Ben duvara boş boş bakarken yanıma Josh oturdu.
"İyi misin?" dedi ağlamaktan şişmiş gözlerime bakarak.
Kafamı hayır anlamında salladım ve tekrar ağlamaya başladım. Beni teselli etmek için sarıldı ve "Sen kendine güvenen birisinin Hayley, bu kadar çabuk pes etme." dedi. Kafamı omzundan kaldırıp ona baktım.
"Benim burada olduğumu nerden bildin?"
"Olanları gördüm." Ne olamaz benim hakkımda gerçekleri öğrenmişti.
"Yani hepsini mi?" dedim bakışlarımı yere çevirerek.
Çenemden tutup beni kendine bakmaya zorladı ve konuşmaya başladı.
"Senin radyan olduğun ile ilgili şüphelerim vardı ama dış görünüş olarak onlara hiç benzemiyordun. Bunları nerden bildigime gelince annemden biliyorum. Benim annem bir medyum babamda felix. Şuan felixler sanırım senin gözünde kötü biriler ama hiçte kötü biri değiller. Asıl kötü olanlar radyanlar. Eminim bana inanmıyorsundur. Rachel ve Allen senin aklını bir sürü zırvalıklarla doldurdu." dedi benim fikrimi merak ettiği için soran bakışlarla yüzüme baktı.
"Şuan kime inanacağımı bilmiyorum." Kapana kısılmış gibi hissediyordum kendimi. Boş ifadelerle önüme baktım. Bir süre sessiz kaldık.
"Derse gitmem gerek." dedim ve gülmeye başladı.
"Neye gülüyorsun öyle." dedim ve bu sefer bende gülüyordum. Beraber bir süre güldükten sonra "Gülüşün çok güzel." dedi ve yanaklarımın kızardığını hissettim. İç güdülerim onun kötü biri olmadığını söylüyordu.
"Teşekkürler."
"Bu arada gülmemin sebebi ders çoktan başladı." Olamaz dersi kaçırmıştım.
"Ne?"
"Evet, zil çalana kadar burda oturuyoruz. Müdür görürse başımız bela girer." dedi ve ekledi "Annen hakkında bir sey biliyor musun? Yani felix mi? Radyan mı? Medyum mu?" Bunu bende bilmiyordum. O zamanlar bunlardan haberim bile yoktu.
"Hayır. Medyum ne?" diye bitkin bir şekilde.
"Medyumlar felixler için çalışırlar. Bazı felixlerin çocukları medyum olarak doğar." Acaba annem medyum olabilirmiydi?
"Ne tür güçleri var?"
"Medyumlar bir bakıma radyanlara benzer. Tabi dış görünüş olarak değil. Onların büyü güçleri var ve radyanları güçlerini emebiliyorlar ama uzun zaman radyanlar medyumlara bir büyü yaptılar. Artık böyle bir güçleri yok. Tabi biri bu büyüyü bozmaszsa." dedi ve ekledi "Annenin adı neydi?"
"Marah Thompson." dedim. Bir yandan da elimdeki kalemle oynuyordum.
"Ne!!" dedi şaşırmış ifadeyle bana bakarak ve sonra ekledi "Annemin biriyle fotoğrafı var ve fotoğrafın altında Marah ve Emily yazıyordu. Acaba annelerimiz arkadaş olabilirmi?" Gerçekten annelerimiz arkadaşsa annem ve günlük hakkında bilgi alabilirdim.
"Annemle görüşmem lazım." dedim heyecanla çünkü belki o zaman kime güvenip güvenemeyeceğini anlardım.
Evet anlamında kafasını salladı. İçimde çok güçlü bir duygu kabardi. Kendime güvenim gelmişti. Tekrar kendine güvenen Hayley olmuştum. "Tabi yarın uygunsan onunla görüşebilirsin." dedi ve gülümsedi. Gülümseyişi sıcakcıktı, Kris'inse buz gibi soğuktu. Zilin çalmasıyla yerimizden kalkıp sınıflarımıza gittik. Bütün gün berbattı. Lolitanın ve Rachel'in gözü üzerimdeydi. Kris ise durmadan önüne bakıyordu. Onu öldürecekmiş gibi bakışlarımın farkındaydı. Tek güzel olan şey öğle arasıydı. Öğle arasinda Joshla birlikte oturmuştum ve Allen nihayetinde okula gelebilmişti. Onunlada konuşmak istemiyordum. Bana gülümsediğinde yüzümü çevirince çok şaşırmıştı. Benimle konuşmaya çalışsa da o yokmuş gibi davrandım.
Babamı aradığımda da yolda olduğunu söylemişti. Herhangi birşey bulunamadığı için dava da kapanmıştı. Okul bitincede hemen eve gittim. Hiçbiriyle konuşmak istemiyordum.
Kris'den
Hayley'in Rachel'i kolundan tutup sürüklediğini görünce çok şaşırdım. Hemen Lolita'ya sordum ve olanları öğrenince Hayley'i bulmaya gittim. Onu bulmak zor olmadı. Onun kokusunu nerede alsam bulurdum. Hayley'i bulduğumda Rachel'i ağaca dogru ittirmişti ama ağaç çok uzaktaydı ve sonra hızla Rachel'in dibinde bitti. Biz felixlerin böyle güçleri vardı ama Hayley'in güçlerini kullandığını görmek tuhaf gelmişti. Sanki hayatımda herşey normalmiş gibi.
Rachel denen kız radyanda olsa bir kızın benim yüzümden suçlanmasını istemedim. Ona eve girenin ben olduğunu söylemeye karar verdim.
"Eve giren bendim." dediğimde hızla arkasını döndü. Gözleri cam mavisi rengindeydi. Gözlerinin içinde öfke parlıyordu. Onu hiç böyle görmemiştim. Bana başta inanmadı ama sonunda inandı. Gozlerinden yaşlar akmaya başladığında canım yandı ve yanima gelip "Tek güvendiğim insan sendin." dediğinde yıkıldım. Onu çok üzmüştüm. Burdan gitmeye karar verdim. Artık onu daha fazla üzemezdim.
O gittikten sonra bir süre öylece kaldım. Kendime geldiğimde Rachelde ortalarda görünmüyordu. Hayley'i kokusundan bulmaya çalıştım. Kütüphaneye gitmişti. Onu gördüğümde Josh'a sarılmış ağlıyordu. Tekrar onu bu hâlde görünce kalbim paramparça oldu. Ben Hayley'e aşık olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felix
FantasyMerhaba bu benim ilk hikayem. . Çoğu hikayelerde vampir ve kurt adamlar var. Bende farklı bir tür çıkartiyim dedim. Diğer fantastik hikayelerden farklı olmasını istedim. Umarım hikayemi beğenirsiniz. Kapağımı yapan Mitsuki Kagayaki'ye teşekkürler ve...