''Anne!''
Uyandım ve odamdaydım. Seattle'a taşınma kararı alalı her gece aynı rüyayı görüyordum. Annem rüyamda bana bir şey anlatmaya çalışıyor ama birbirimize çok uzağız.
Annem iki yıl önce ölmüştü. Bir trafik kazasında ... Ne olduysa o gün oldu zaten. Her şey çok güzeldi. Arabayla büyükanneme gidiyorduk. Tam o sırada önümüze kamyon çıktı. Annem kamyona çarpmamak için direksiyonu kırdı. Annemin direksiyonu kırmasıyla göle doğru yuvarlandık. Annem beni kurtarmayı başardı ama kendisi boğularak öldü.
Tembellik yapmamak için hemen alt kata indim. Babam uyanmıştı ve çalışma odasındaki kitapları topluyordu.
"Günaydın babaa "
"Günaydın Hayley "
Sesinde yine hüzün vardı ve ben bundan nefret ediyordum. Burdan taşınmak istemediğini biliyorum. Ama bu ev beni boğuyor. Her yerde annemin anıları var. Onu çok ama çok özlüyorum.
Karnım guruldamaya başladığını farkedince mutfağa yöneldim. Fırının içindeki sandviçi yemeye başladım. O sırada kapı çaldı. Gelen
Melissaydı. Melissa benim en yakın arkadaşımdı.
"Beni bırakıp gidiyorsun öylemi?" Sesi ağlamaklı geliyordu.
" İnan ki bende gitmek istemiyorum. Neden gitmek istediğimi biliyorsun." Ağlamaya başladığını görünce ona sımsıkı sarıldım. Sakinleşince onu içeri aldim. İyi görünmeye çalıştım ama bu çok zordu.
Onunla ilkokulda tanışmıştık ve o günden beri benim en iyi arkadaşım olmuştu.
Ona da sandviç yapmak istedim ama kabul etmedi. İkimizde sessizce oturduk. Sessizliği sonunda o bozdu.
"Tamam gidebilirsin ama hergün beni arayacaksın. Seattle'a gelirim ve seni öldürürüm." dedi ve ekledi " Ne kadar deli biri olduğumu bilirsin."
Gülmeye başladı ve bende güldüm . Sonra bana sert bir bakış attı ve tekrar güldü. Tanrım en yakın arkadaşım olmadan ben ne yapacağım.
"Tamam söz veriyorum." dedim ve gülümsedim.
" Hayley benim gitmem gerekiyor. Seni çok özleyeceğim."
"Bende seni çok özleyeceğim Melissa. " dedim ve onu kapıya kadar eşlik ettim.
O gittikten sonra üst kata çıktım. Eşyalarımı kutulara yerleştirdim. Tam o sırada elime bir kutu ilişti. Bu kutu annemin bana doğum günümde hediye ettigi küçük sandikti. Sandiğin içinde hoşuma giden süs eşyaları, mektuplar, fotoğraflar gibi şeyler vardı. Kutuya ne kadar süredir baktığımı bilmiyorum. Tek bildiğim boş odada önümde kuruyla birlikte ağliyordum. Babamın sesini duyunca irkildim. Beni çağırıyordu. Alt kata indiğimde eşyaların hepsi toplamıştı. Açıkçası eşyalar evde kalıcaktı. Sadece bizim için gerekli olan eşyaları aldık. Annemin ve bu evin anısına eşyaları burda bıraktık.
Artık gitmemiz gerekiyordu. Odamdan çantamı alıp hızla evden çıktım. Arkamı dönüp bakamadim bile. Arabaya bindiğimde annemle babamın sevdiği şarkı çalıyordu. Arabada babamla hiç konuşmadık. Konuşacak bir şeyimiz kaldımı ki.
Annem öldükten sonra babamla birbirimizden koptuk. Annem bizi bir bütün yapardı. Haliyle o gidince birbirimizden kopmuştuk.
Düşüncelerimden sıyrılıp dışarıyı izlemeye başladım. Kısa bir süre sonra uyumuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felix
FantasyMerhaba bu benim ilk hikayem. . Çoğu hikayelerde vampir ve kurt adamlar var. Bende farklı bir tür çıkartiyim dedim. Diğer fantastik hikayelerden farklı olmasını istedim. Umarım hikayemi beğenirsiniz. Kapağımı yapan Mitsuki Kagayaki'ye teşekkürler ve...