Episode 9

605 54 14
                                    

Güneşli bir günde okula gitmesi gibi yoktur değil mi?
Tabiki şaka yapıyorum daha evden çıkalı 3-4 dakika oldu ve resmen eriyordum en garibide bizim kış ayının ortasında olmamızdı.

Okula hızlı adımlarla yürüyordum aklımın bir ucunda sürekli defterim vardı.

Okula girer girmez direk kütüphaneye koştum. İki üç kişi hariç boş bile sayılabilirdi.
Her yere bakmaya başladım ancak ne defteri gören nede nerede olduğunu bilen vardı. Ağlamak istiyordum ama insanlar önünde ağlamayı hiç sevmiyorum o nedenle gözlerim dolsada kimseye bir şey belli etmedim.
Kütüphaneden çıkarak yavaş adımlarla sınıfımıza gittim daha sınıfın yarısı yoktu. Sırama uzanıp defterimi düşünmeye başladım.
Dakikalar sonra sırtıma birinin eli değdi.

Sendin...

İyi olup olmadığımı sordun. Çok güzel gülümsüyordun yine, sırada dik hale geldiğimde elindeki kahve bardağını bana uzattın bir sıra çektin yanıma ve oturdun öyle sevecen bakiyordun ki gülümsedim ben gülümseyince sende gülümsedin .
Hala olanları anlatmam için ısrar ediyordun bende anlattım. Benim için defterimi ariycagini söyledin. Sen bunları bile söylerken gözlerim doluyordu eşyalarıma bağlanmak garipti belki ama o defteri seviyordum. Ağladığımı farkettiğimde senin bana sarıldığını hissettim. Kollarının arasında gerçekten huzur buldugumu fark ettim.

Bütün bir günün sonunda Chan beni müzik odasına davet etti. İşlerimi hallettikten sonra müzik odasına gittim.
Tam kapısının önünde yaklasık 2 dakikadır duruyordum.
Arkamdan bir ses geldi.
" Daha girmeyecek misin? Seni mi bekliycem tüm gün " bunu biraz sert söyleyen kişiye baktım ama tanımıyordum.
Kapıyı açıp içeri girdim Jimin ve sen vardın.
Jimin gitarı ile bir şeyler yapıyordu. Beni görünce mutlu olmuscasina yanıma geldi.
" Yunīku nasılsın?" O sırada Chan şaşkınca bana bakarak konuştu " siz tanışıyor musunuz? "
Jimin kafasını salladı evet anlamında o gün onu (Chan'ı) ararken tanıştığımızı söyledi. Chan mutlu görünüyordu.
O sırada tanımadığım çocuk bize bakarak " siz sevgili misiniz? " Diye sordu bir anlığına bu soruyla yüzüm yanmaya başladı cidden çok garip hissettim. Jimin koluma arkadaşça vurup göz kırptı.

O sırada hızlıca bir şey düşünüp" bi-biz mi? Yo-yok canım arkadaşız " dedim kekeledim ahh rezil oldum jimin kenarlarda gülüyordu . Chan ise bana öylece bakıyordu. Sonra o çocuk yaklaşıp elini uzattı " Ji-sung " dedi.

Düşündüğüm kadar kaba biri değilmiş hissi uyandı içimde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Düşündüğüm kadar kaba biri değilmiş hissi uyandı içimde.
Jimin Chan'e dönerek"Son üyeden gelsin başlayalım artık" dedi son üye kimdi acaba tam o sırada kapı açıldı. Uzun boylu yakışıklı bir çocuk içeri girdi. Soluk soluğa kalmıştı. Belliki koşarak gelmiş. Herkesten özür dileyip yanıma geldi. Gülümseyerek " Ben Taehyung, Kim Taehyung, sende Chan' ın kız arkadaşısın galiba " ama bugün anlaşmışlar mı? Yaa kafamı sallayarak" hayır arkadaşıyım ve ben Yunīku " Tae Jimin' e bakıp gülümsedi anlaşılan bunlar jimin'in işiydi. Jimin gerçekten çok yakın arkadasim gibi olmuştu o kadar kısa sürede iyi biriydi.

 Jimin gerçekten çok yakın arkadasim gibi olmuştu o kadar kısa sürede iyi biriydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaklaşık yarım saattir şarkı söylüyorlardı. Bunu dinlemek gerçekten harika bir duyguydu. Tabiki gözümün odaklandığı kişi belliydi. Sesi bu kadar güzel olucağını tahmin etmiştim kahve dükkanında şarkılarımı mırıldanırken ama şuan ki huzurun diğer adıydı.
Onlara odaklanmisken telefonum bir anda titremeye başladı. Masadan alıp baktığımda inanamadim.
Çünkü size sürekli yalniz olduğumu söyledim, bir arkadaşım vardı çok yakındık kardeş bile denilebilirdi. Ama Seattle' a gitmek zorunda kalmıştı. Geceleri bir iki sefer konuşurduk ama bu saatler de beni aramazdı. Dışarıya çıkarak hemen telefonu açtım.
" Yunīku geliyorum ben Seoul' a geliyorum annemi ikna ettim" dedi ama nasıl bağırıyordu. Yanımdan geçenler bile duyuyordu kesin.
Ama şuan çok mutluydum.
" Yaaa gerçekten mi yaa ne zaman burada olucaksın?"
" Yarın, kaydımı annem bugün göndermiş. Yaa seni çok özledim bennn. Bu arada Yunīku seninle kalabilir miyim şey ev ayarlamadık da " dedi.
Bu kız beni delirtiyor " Zaten bende kalicaksin başka ev yok sana " deyip gülümsedim uçak bileti alicagini söyleyip kapattı şuan cidden aşırı mutluyum.

İçeri girdiğimde provaları bitmişti . Jimin bu mutluluğun sebebi ne diye sordu, bu çocuk hissediyordu bence, ona en yakın arkadaşımın yarın büyük ihtimalle yarın burada olucagini söyledim jimin gülerek " güzel mi bari " dedi göz devirerek evet ama sana bakmaz o deyip güldüm Jimin somurtup giderken Taehyung " o zaman beni kesin sever " deyip güldü.

Bütün grup dağılırken Chan" birlikte gidelim mi?"diye sordu. Bende kabul ettim.
Yürürken bana dönüp" Artık yalnız olmiycağın için mutluyum" dedi.

Beni düşünüyordu...

" Ben zaten yalnız degildim sen varsın " dedim bir cesaretle ...
Bana bakıp güldü. Evin önüne gelince durdu. Yüzüme bakıyordu, ben de bakmaya çalışıyordum. " Utanınca sevimli oluyorsun" deyince kalbimin sesini duyuyordum.
Umarımo duymuyordum...

Yine onun gidişini izlemeyi tercih ettim. Sonra içeri girdim.
Yarın büyük bir gün olucaktı...

Acaba Iseul' un gelişi neleri değiştirecekti...

Caramel Macchiato { BANG CHAN }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin