Episode 10

634 43 11
                                    

HADES VE PERSEPHONE

* Bu Yunan mitolojisinde geçen iki tanrıdır. Hades ölüler diyarı tanrısıdır. Persephone'yi diğer adıyla (Kore) kaçırır ve yeraltında yaşamasını ister. O sırada yeraltı dünyasında herhangi bir şey yerse orada kalmak zorundadır,ve meyve yemiştir. Ancak Persephone'nin annesi bereket tanrıçası Demeter bu olaya üzülür ve kıtlık başlar. En sonun Persephone' nin yılın her yaza denk gelen 6 ayında annesinin diğer kışa denk gelen 6 ayda Hades ile kalmasına karar vermişlerdir... *

*************

Sabah Iseul' un sesiyle uyandığımda çok şaşkınım. Sonuçta senelerdir yalnız yaşıyorum. Ama onun benim yanımda olmasından çok mutluydum. Yatağımdan yavaşça doğrulup salona doğru ilerledim Iseul kahvaltı hazırlıyordu böyle günlere alışmak benim için gayet güzel olacaktı.

Birlikte kahvaltımızı edip evden çıktık. Ancak okula gitmeden önce defteri aldığım yere uğramak aklımın bir köşesindeydi.
Iseul' a daha olayları anlatmamıştım. Ama okulda o işi halledicektim.
Onunla tam o dükkanın önünde durduk.

İçeri girmeyi hiç olmadığım kadar istiyordum. O sırada Iseul'un telefonu çalmaya başladı. Bana "sen gir ben gelirim" diyerek telefonu açtı.
Ben minik dükkanın girişinde ki basamakları yavaş yavaş çıkıyordum.
İçeriye girdiğimde çoğu şeyin değişmiş olduğunu fark ettim. Daha moderndi, eski halinden neredeyse eser yoktu. Kitabımı ilk gördüğüm yere gittim. Ama orada şuan çerçeveler vardı. Bir bayan bana yaklaşarak " Ne aramıştınız yardımcı olabilirim size " dedi.
Bayana dönerek bir kaç ay önce buradan bir defter aldığımı söyledim hatta bir teyzenin olduğunu da söyledim.

Kadın şaşkınca bana bakıyordu. Şaşkınlığını gidererek ;
" Yaklaşık 10 senedir burayı biz işletiyoruz ve öyle biri burada hiç çalışmadı hep ben ilgilendim tüm müşteriler ile " dedi.

Bu sefer şaşkınca bakan taraf bendim... O gün buraya geldigime eminim zaten bu caddeye çıkan tek sokak var o nedenle karıştırmam mümkün değildi.
O sırada Iseul geldi, o etrafı inceliyordu. Sonra saatine bakarak " tatlım galiba okula geç kaldık " dedi.
Ama benim okula gitmeyi bırak dükkandan çıkacak gücüm yoktu.
Zor da olsa okula gittiğimizde gerçekten geç kalmıştık Iseul sanat sınıfına girecekti ancak benim sınıfımı seçmişti. Resim yapmayı bir şeyler karalamada iyidir...

Biz sınıfa girince bir sessizlik olmuştu. Herkes ikimize bakıyordu hoca Iseul'u Chan'ın arka sırasına oturttu. Dersler geçiyordu. Ama dükkan, o teyze, defterim ve defterdeki o yazılar her şey esrarengiz olmaya başlamıştı. Korkmuyor değildim.

Öğlen arasında Tae yanımıza geldi Iseul ile tanıştılar baya iyi de anlaştılar. O sırada Jimin ortalarda yoktu. Öğlen arası bitince okuldaki dersler yavaş yavaş geçiyordu. Eğer tatilde konulara bakarsanız dersler aşırı sıkıcı oluyordu. O yüzden yine aklım olmadık yerlere gidiyordu.
Yavaşça arkamı dönüp Chan'a baktım not alıyor gibi görünüyordu ama dikkatli bakınca şarkı yazdığını gördüm. Tek cümle görebildim.

" Gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor sana olan aşkım gibi... "

O gerçekten harika yazıyordu.
Okul bittiğinde Iseul okulun arka bahçesinde tüm Seoul'u gören kiraz çiçeği bulunduran ağaçlar ve bir bank olduğunu söyledi orada çizim yapicakmış. O sırada ben de defterimi tekrar aramaya karar verdim.
Kütüphane görevlisini bulup ona sordum. O sırada birini gördüm ve o an kalbim öyle atmaya başladı ki ayakta zor durur hale geldim.

" Defterim ... "

Jisung' un elindeydi. Kendimi olduğunca toplayıp onun yanına gittim.
Bana şaşkınca bakıyordu. Benim sanki beynim durmuştu konuşamıyordum.
O konuştu;
" Senin değil mi ? "
Kafamı salladım.
" Sana vericektim ama inanmayacaksın bu defter farklı cidden bana kızmadan önce beni dinle biraz araştırma yaptım. Bu tür bir defter Yunan mitolojisinde bir tanrıça da bulunuyormuş adı şeydi...

" Persephone "

O konuşmaya devam etti ben ise ağzım açık onu dinliyordum.

" Bunun hikayesini biliyor musun bilmiyorum ama garip bir hikayesi var "
Tam anlaticakti ki onu durdurdum.
" Hikayeyi biliyorum eskiden Yunan mitolojisini seviyordum hala seviyorum ama bu anlattıkların... "
O sözümü böldü ;
" Garip evet ama şöyle ki Persephone' nin iki çocuğu olmuş ama bu hiçbir mitoloji kitabında yer almıyor hatta özellikle saklamışlar gibi. Bu defter geleceğin hakkında bilgi veriyor Yunīku sen bunu nereden buldun ? "
Bütün olanları anlatmak konusunda tereddüt etsende anlattım. Beni şaşkınca dinledi. Ve bunun aramızda kalmasının en iyi şey olduğunu söyleyip konuyu kapattı. Ama bunları Iseul'a anlatacağımı ona söylemedin.
Bütün bu olanlar beni yıpratmıştı.
Jisung tam giderken " Burada Persephone' nin diğer adı KORE " dedi. Sonrada defteri elime koyup gitti. Kütüphanenin ortasında öylece duruyordum.

Dışarıya doğru yürümeye başladım. O sırada aklıma küçüklük anılarım geldi.
Annem ve babam onları kaybetmeden önceki anılarım...
Felix ve ben iki kardeş hep birbirimize sahip çıkıp güzelce hayat yaşamıştık Felix biraz yoğundur o nedenle eve hep uğrayacak vakti yoktu ama benimle her zaman ilgilenecek vakti olurdu o iyi bir abiydi.

Eski anılardan hatırladığım şeylerden biri de büyük annemin Kore' yi çok sevmesiydi buradaki kiraz çiçeklerinin hep büyük bereket simgesi olduğunu söylerdi.

Bu anılar beni ve zihmini o kadar çok yıpratmıştı ki artık ayakta duracak halim yoktu. Bir anda omzundan tuttan eller düşmemi engelledi. Sendin bana korkuyla bakıyordun. Bir anda kekeledin" bu-burnun kanıyor " sonrası bulanıktı...

- 36 dakika sonra -

Uyandığımda başımda Jimin Iseul ve sen vardın. Iseul aglamıstı çok belliydi iri gözleri kızarmıştı. Jimin ona telaşla bakıyordu. Chan ise elimi tutuyordu.
Bir dakika elimi sıkıca tutuyor ve iyi olup olmadığımı sorup duruyordu. İyi olduğumu söylesem de Iseul ve onu ikna edemiyorum en sonunda Jimin Iseul'a " o iyi bak iyiyim diyor hadi ağlama artık "dedi.

Okulun revirinden hep birlikte çıktık. Chan onun koluna girmemi yoksa bir daha bayılırsam tutamamaktan korktuğunu söyledi.
Her şeyi unutturuyordu bana onu cidden seviyordum.
Yürürken onun sıcaklığını hissettim ve kokusunun beni rahatlattığına şahit oldum her adım atışında ...

Kapımızın önüne geldiğimizde bana sarıldı ve benim koluma Iseul' un girmesini sağladı. Jimin gülümseyerek ikimize el salladı.
Eve girince Iseul beni hemen yatağıma götürdü bende uyumak istiyordum. Yavaşça yatağa uzandım. Iseul alnımdan öpüp odadan çıkıp kapıyı hafif açık kalacak şekilde kapattı.

Kafamı yastığa koydum o sırada aklıma defterim geldi çantama uzanıp içinden defteri çıkardım, son sayfaya baktım yazı değişmişti...

" Aşığın elindeydi defter şimdi umutsuzun elinde tüm çizgiler "

Bu ne demekti ki hiç bana yardımcı olmuyordu ama düşünecek halimde yoktu. Defteri masanın üzerine koyup gökyüzünü seyrediyordum.

Peki ya şimdi ne olacaktı, tüm bu olaylar ?

***************

Iseul ve Jimin'in hikayesini daha ayrıntılı okumak isterseniz FERNWEH sizi bekliyor ...

Sadece Yunīku' nun adı değişik onun haricinde pek de bir değişiklik yok jimin ' in ünlü olması dışında begeniceginize eminim.

Umarım beğenirsiniz 💜💜💜

Caramel Macchiato { BANG CHAN }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin