Midnight Robbery

590 47 81
                                    

Şeytanla anlaşma yapmak ve Tristan'la anlaşma yapmak arasında hiçbir fark göremiyordum. Ürkütücü şekilde aynı oldukları için de olabilirdi tabii. Tristan ruhumu ona satmamı veya satanist ayinlerinde başı çekmemi isterse şaşıracağım yoktu.

"Kedi kesmemi veya bakire kurban etmemi mi isteyeceksin?" diye sordum göz devirirken. Ben olayı şakaya alırken sessizliğini sürdürmeye devam eden Jared ansızın patladı.

"Unut gitsin," dedi beni kolumdan çekiştirirken. "Öyle bir şey olmayacak. Hapse girerim daha iyi."

"Jared, bıraksana, saçmalama. Ne isteyeceğini bile bilmiyoruz daha." Arkamı dönmeye çalıştım ama Jared beni vileda gibi sürüklerken bu pek mümkün olmuyordu, sadece arkaya atabildiğim kaçamak bakış esnasında Tristan'ın yine otuz iki diş sırıttığını görmüştüm. Acaba çenesini kırarak insanlığa dev bir hizmette bulunmanın vakti gelmiş miydi?

"Muhtemelen beni az sonra katil edecek bir şey isteyecek." Kafamı kaldırınca çenesini gördüğüm için yüz ifadesinden pek bir şey çıkarmak mümkün değildi ama sesi yine ifadesizdi.

"Tabii ya," dedim alayla. "Sanki zaten olmadığın bir şeymiş gibi." Bunun üzerine doğru kozumu oynayarak elinden kurtulmayı başardım. "Ya benimle gelir şartı duyarsın ya da sen yokken yine buraya gelir ne istiyorsa kendim öğrenirim." Karşısına dikilmemin ne denli etkili olduğunu kestiremesem de başını ve gözlerini ovuşturmasından pes etmenin eşiğinde olduğu anlaşılıyordu.

"İkinci cinayeti kimin yüzünden işleyeceğim anlaşıldı," dedi umutsuzlukla. "Düş önüme, sadece belasın bazen, bunu biliyor muydun?"

Neredeyse eline pamuk şeker verilen kızlar gibi bir neşeyle atlaya zıplaya önüne düşecektim fakat durum bunun için fazla ciddiydi. Tristan'ın yüz ifadesine bakılırsa geri döneceğimizi zaten biliyordu, zerre şaşkınlık yoktu ifadesinde.

"Tek gelmesinden korktun, değil mi?" diye sordu Jared'a başını yana doğru eğerek. "Tam da onun yapacağı türden bir şey çünkü."

"Şartı duyalım," dedi Jared paketinden çıkardığı sigarayı dudaklarına götürüp yakarken. Gergin olduğunda sigara içmesine o kadar alışıktım ki artık normal geliyordu. "Ama bilgin olsun diye söylüyorum şartın aklımdan geçen türden bir şeyse sigarayı gözünde söndüreceğim." İnsanları tehdit ederken sanki el kılavuzundaki yönergeleri okuyormuş gibi rahatlıkla konuşması tüyler ürpertiyordu.

Tristan bir kahkaha attı, sonra da yüzünü buruşturdu. "Hadi ama..." dedi göz devirerek. "Onca yıllık dostluğumuza ne oldu? Hiç mi tanımadın beni? Kalbimi kırıyorsun."

"Bazen gerçekten kalbin olup olmadığını öğrenmek için göğsüne bıçak sokma isteği uyandırıyorsun," dedim. "Sırf kontrol amaçlı."

Tristan ateşli kalabalığı susturmaya çalışan bir politikacı edasıyla elini bize doğru salladı. Yere attığı sigara izmaritini siyah botunun ucuyla söndürürken çözülen bağcıkları yere sürünüyordu. "Tamam, ciddi olursak Jared... aklından geçen şey ne bilmiyorum ama arkadaşına elimi sürmeyeceğim korkma." Bir an yine sırıttıysa bile sonra gerçekten çok ender olarak yaptığı gibi ciddileşti. "Pek çok kötü şey olabilirim ama bir tecavüzcü değilim, şu ana dek bir kişiye bile kendi isteği dışında elimi sürmedim. Bu iğrenç bir şey, o kadar zavallı değilim."

Bir an için takdirleri toplayacak gibi olsa da sonra yine laubali tavrıyla ekledi: "Zaten bir kadının beni istemesi için zor kullanmama gerek yok, hiçbir zaman olmadı."

Nefreti bir kenara bırakıp objektif olmak çok zordu fakat Tristan'ın gerçek yüzünü bilmeyen çoğu kadın onun büyüsüne kapılırdı. Hatta oran vermek zorunda kalsam yüzde doksanın üzerinde bir oran bile belirtebilirdim. Bende sadece kusma isteği uyandırsa da yakışıklıydı, özgüvenliydi, hazır cevaptı, eminim birini kandırmak istediği zaman da son derece görgülü ve kibardı.

THE VOICE OF DARKNESS (Karanlığın Sesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin