Ais beni öptükten sonra ikimizinde ağzından bir kelime dahi çıkmamıştı. Nereye gittiğimizi bilmeden öyle yürüyorduk. Neresi çıkarsa yani. Biraz daha yürüdükten sonra "Dur." deyip Ais'in omzunu tuttum ve ayakkabılarımı çıkarttım. Topuklularla yürümek gerçekten zordu. Çıplak ayak bile daha iyiydi, buna eminim. "Çıplak ayakla mı yürüyeceksin gerçekten güzelim?"
Güzelim? Ben mi? Güzel ben? Neyse sorusuna cevap vermeliyim sanırım.
"Evet neden olmasın?"
"Ayağına cam falan batar giy şunu."
"Hayır."
"Peki sen bilirsin." dediğinde yürümeye devam etmeyi amaçlıyordum ki kendimi kollarında buldum. Elleri belimi bulduğunda bende kollarımı boynuna sarmış ve çoktan kokusunu içime çekmeye başlamıştım. Çok hafif parfüm vardı ve kendi kokusuyla karışmıştı, mükemmel kokuyordu. Yolculuğumu birazda Ais'in kucağında devam ettirdikten sonra beni kucağından indirip bir yere oturttu. Bacaklarımın aşağı sarktığını farkedince oturduğum yere bakıp çığlık attım. Çığlık attığımda Ais eliyle ağzımı kapatıp kahkaha atmaya başladı. O da yanıma oturduğunda kolunu omzuma atarak beni kendine çekti.
"Üç günde beni kendine nasıl bağladın Angaralı?"
"Üç günde hadi dört olsun aşık olunur mu kızım nasıl bir şeysin ya."
Söylediklerine cevap vermediğim için hiç susmadan konuşuyordu. Ama ben soru sormak veya cevaplamak istemiyordum. Aşık olduğum adam yanımdaydı, benimleydi ve tek istediğim biraz huzur ve mutluluktu. Bunu sağlamak için de yapmam gereken şeyi yaptım, onu öptüm. Karşımızda duran mükemmel manzara, öptüğüm harika adam cidden aradığım huzur ortamını sağlamıştı. Geri çekildiğimde Ais arkaya yaslanmaya çalışıp arkası boş olduğu için boylu boyunca yere uzanınca kahkaha attım. Bende yanına uzanıp başımı omzuna koydum.
"Azra, bana ne yaptın? Büyü falan mı bu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızım | Texting
FanfictionBilinmeyen: Bir beraatıra da beraber çeker miyiz? *** TAMAMEN KURGUDUR. YORUMLARINIZI YAPARKEN KURGU OLDUĞUNU UNUTMAYIN.