Odadan çıktığımda cebimdeki telefonumu çıkartıp saate baktım. Daha çok erkendi. Tabi ki de onun yüzünden Ankara'ya dönmeyecektim. Hatta sırf onun için dönmeyecektim. Ecem'i çağırmayacağını zaten biliyordum. Bunun için ilk iş olarak kaldığımız otelin tam karşısındaki otelden bir oda ayırttım. İki gece kadar bir süre kalacaktım. Otelden odamı ayırdıktan sonra telefonumu kot şortumun cebine attım. Biraz gidip kafa dağıtmam lazımdı sanırım. Bunun için yolda ilerleyip karşıma çıkan alışveriş merkezine daldım.
**
Yaklaşık 3-4 saat geçtiğinde, elimde aşırı dekolteli elbiseler ve makyaj malzemeleri ile alışveriş merkezinden çıktım. Akşam şimdi kaldığım otelin barına gitmeyi düşünüyordum. Ais sağolsun, bar ortamına alışmıştım. Sonunda otelin önüne geldiğimde hızlıca odama çıktım. Hava kararmak üzereydi ve müzik sesleri gittikçe yükseliyordu. Poşetleri hiç kurcalamadan içinde en rahat edeceğim elbiseyi bulup üstüme geçirdim. Her zamanki bir numaralı tercihim olan kırmızı ruju dudaklarımda gezdirdim. Ayağımda spor ayakkabılarım vardı, bugün ayakkabı almayı unutmuştum ama kimseninde bunu takacağını düşünmüyordum. Telefonumu elime alıp sosyal medyada gezinerek bara girdim. 'Konser var' gibi söylentiler duymuştum, bu yüzden sahne yakınlarında bir yere oturdum. Kısa bir süre sonra tanıdık bir melodi kulaklarımı doldurmuştu. Çok eskiden dinlediğim bir şarkı olduğuna emindim, bu yüzden adını hatırlayamamıştım. Sahneye arkamı dönüp sahneyi gösterecek şekilde ön kamerayı açtım. Ekranda gördüğüm görüntü, ekrandan bana bakan bir çift harika göz ve duyduğum ses çığlık atmama sebep olmuştu; "Çarşafa kıvrılıp yeşil yeşil gözlerine bakışına hasret bırakma.."
-----
Artık şu bölümleri sözle bitirme yeter diyosunuz biliyorum ama bence ekşınlı oluyo msödlföfşcödşdlşdld
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızım | Texting
FanfictionBilinmeyen: Bir beraatıra da beraber çeker miyiz? *** TAMAMEN KURGUDUR. YORUMLARINIZI YAPARKEN KURGU OLDUĞUNU UNUTMAYIN.