0.1

141 24 13
                                    


#Youtube tanıtım videosu medyada! 💞

Acemice oldu ama beğenip beğenmediğinizi lütfen yorumlarda bahsedin. 🙏

~Başladığın tarihi yoruma yazmakla okumaya ne dersin?~

~

Anlamı pencerenin camına dayarken derin bir iç bıraktım. Pencerenin ardında ki hayat buradakinden çok daha farklı görünüyordu. Gökyüzünün maviliği insanı pembe diyarlara sürüklüyor, güneş ise tüm samimiyetiyle etrafa gülücüklerini saçıyordu. Gökyüzüne koyu mavisiyle eşlik eden denizide vapur ve gemiler süslüyordu. Uzaktan gelen korna sesleri gürültü halinde etrafa yayılsada rahatsızlık vermiyor, İstanbul'un göbeğinin uyanık olduğunu belli ediyordu. Nefesimle buğulanan pencere camı ile başımı yavaşça geriye doğru çekiverdim. Bakışlarımı ellerime doğru yöneltip ellerimi havaya kaldırdım ve işaret parmağımla bir nokta koyuverdim. Küçük noktamın yanına bir nokta daha yerleştirdim. İşaret parmağımla tek çift göz yaptığımın biraz daha aşağısına gülümseyen bir ağız çizdim. Uzun süredir ihtiyacım olan mutluluğun sembolüydü bu çizdiğim... Gülümsemek!

Bakışlarımı bu sefer omzumun ardından güneş almayan odama doğru çevirdim. Yavaş adımlarla tuvalimde yarım kalmış olan şaheserime yaklaştım. Sıradışı ve büyüleyen kanatlara sahip bir kelebekti bu. Kanatlarında sanki dünyanın tüm çiçekleri toplanmış gibiydi.

Taburemi çekip daha önce paletimin üzerinde bıraktığım fırçamı elime aldım. Kelebeğin diğer renksiz kanadına fırçamı değdiriyordum ki kapı tıklandı. Yutkunup alt dudağımı ıslattıktan sonra ağzımı aralayıp konuşmaya başladım.

"Gelin."

Kapı nazikçe aralandı ve evin hizmetlilerinden olan Neşe abla başını uzatıp bana bakmaya başladı.

"Maral hanım, biliyorsunuz ki bu akşam ki iş yemeği için alınmış olan elbiseniz şirkette kalmış."

"Yanii?"

"Yaniisi babanız hala İngiltere uçağından inemediği için eve gelemeyecekmiş. Sizin gidip elbiseyi almanız gerekiyor."

"Peki akşam ki yemek nolacak?"

"Yemeğin başlamasına son dakika kala anca yetişirmiş."

Kaşlarımı çatıp hala tuvale doğru tuttuğum fırçamın paletimin üzerine dikkatlice bıraktım.

"Elbiseyi getirecek başka kimse yok mu?"

"Aslın-"

Yarıda kestiği sözünün devamını ben getirirken ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. "Herneyse ben hallederim. Hem biraz hava almış olurum." diye konuştum. Oda başıyla onay verip yavaşça kapıyı kapattı.

Sırtımı kapıya doğru yaslayıp derin bir nefes bıraktım. Ardından giyinme odama doğru ilerledim.

Kapıyı açıp giyinme odama adımımı atar atmaz otomatik spot ışıklar beni görünce kendini gösterdi. Gardrobumun kapağını açıp neler olduğuna göz gezdirdim. Annemin benim adına aldığı elbiselerle doluydu dolabım. O ne kadar şaşalı ise ben o kadar sadeydim.

En gündelik ve en rahat olan beyaz çiçek desenli elbiseyi üzerime geçirdim. Altıma ise siyah sade bir stiletto geçirip yandan asılı minik zarf çantamı taktım. Çanta takmaktan hoşlanmazdım ama sırf kullanmak niyetine takıverdim ve sadece telefonumu içine attım.

Giyinme odamdan ayrıldığımda kendimi ayna karşısında buldum. Fazla özenmeye gerek yoktu. Saçlarımı tarayıp dağıttım ve siyah bandanamı takıverdim.

Siyah Kelebek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin