#Fon müziği medyada! Buradan itibaren başlatabilirsin. İyi okumalar sevgili okuyucum! 💞 👋🏻
~
Sabah ki sıkıcı derslerin yorgunluğunu şimdi ise beden eğitimi dersinde atıyorduk. Bende kaptığım futbol toplarından birini almış sahanın öbür ucuna atıyor ardından topun tellere çarpmasının ardından tekrar bana geri dönmesini bekliyordum. Aslında şimdi yarım kalmış resimlerimi tamamlamam için zamamım vardı ama yarışma falan umrumda değildi. Yarışmaya katılmıştım çünkü hocalarım oldukça yetenekli olduğumu söylüyordu. Onların gazına aldanıp kendimi bu işin içine soktum. Yarışmaya katılmamın hocalarımın gazının yarı sıra annem veya babamın yeteneğimi görmesi ve onları bir şekilde de olsa gururlandırmaktı. İlk başta ikiside geleceğini söyleyince birden heveslenmiştim ama yine işlerinin çıktığını ve gelemeyeceklerini öğrenince gerçekten umurumda değildi. Bir süre sıkılıp sahanın köşesinin bir yerine sırnaştım. Top sahanın diğer ucunda yuvarlana dursun ben çoktan oturup soluklanmaya başlamıştım.
Bakışlarımı sahanın ardından ki sınıfıma doğru çevirdim. Bir kız grubu voleybol oynarken, diğer kızlı erkekli olan grup ise daire şeklinde yere oturmuş sohbet ediyorlardı. Kızların kıkırdayışları tüm bahçeye yayılırken ben gözlerimi devirip başımı öne doğru çevirdim. Tek bildikleri erkekleri etkilemekten ibaretti. Erkeklerin ise tek bildikleri kızları etkilemekti. Ve sanırım benim tek bildiğim ise kesinlikle bunlar değildi.
Bakışlarımı tekrar sıkkın bir şekilde sınıfıma yöneltirken sınıfta ki bir kızın benim onlara baktığımı fark etmesiyle orada kısa bir sohbet geçti.
"Zavallı! İnsanlara ucubelermiş gibi bakmayı bırak!" diye bağırdı sınıftan bir kız. Ardından tüm grupta ki kıkırdayış kulaklarımı doldurdu.
Başımı tekrar öne çevirirken ellerimle yerden destek alıp duymamazlıktan geldim. Arkamı silkelememin ardından ayağa kalkıp topu bileğim ve belim arasına sıkıştırıp yürümeye başladım ve sahadan kendimi dışarı attım. Bana laf atan grubu es geçerek spor salonuna giriş yaptım. Topu hocamızın odasına fırlattım ve sınıfıma doğru yürümeye başladım.
Sınıfa giriş yaptığımda boş olduğunu görünce dahada rahatladım. Sırama doğru ilerleyip çantamla kendime yastık yapmamın ardından sırama boylu boyunca uzanıverdim. Derin bir nefes bıraktıktan sonra sıramın altından telefonuma bakmaya başladım.
Gönderilen: Siyah Kelebek
Hiç sana söylemek istediğin çok şey olmasına rağmen sanki ağzın dikiliymiş gibi ve konuşmanın sana yasak kılınması gibi bir his oluyor mu içinde? Sanırım ben böyle hissediyorum.
Cevap vermesini ummazken birden mesaj geldi. Hemen ekrana baktım ve gelen mesajı okumaya başladım.
Gönderen:Siyah Kelebek
Yalnız olduğunumu sanıyorsun?
Gelen mesajı hızla okumamın ardından yazmaya başladım.
Gönderilen:Siyah Kelebek
Sence buna sevinmeli miyim?
Mesaj gelmeyince konuyu değiştirme gereği duydum. Daha doğrusu kafamın köşesine sinmiş sorulmayı bekleyen soruyu sormaya.
Gönderilen:Siyah Kelebek
Kimsin?
Gönderen:Siyah Kelebek
Öğreneceksin.
Gönderilen:Siyah Kelebek
Ben ciddiyim.
Gönderen:Siyah Kelebek
Bende.
Gelen mesajı hızla okumamın ardından gözlerimi devirdim. Bu çocuğun veya kızın ya da herneyse herzaman bilmece tarzında konuşmasına anlam veremiyordum.
Gönderilen:Siyah Kelebek
Gerçekten sinirlerimi bozmaya başladın. Kimse bana burada neler döndüğünü anlatma gereği duymuyor! Sende saçmasın! Annem de saçma, babamda! Hayatta saçma! Hepinizden nefret ediyorum.
Mesajı hızla yazıp tekrar okuma gereği duymadan göndermiştim. Ve sonra göndermeseydim diye pişman olmuştum.
Görüntülü arama isteğinin gelmesiyle birden oturur pozisyonu aldım. İlk başta anlam veremediğim tuhaf bir heyecan hissettim ama saçmaladığımı düşünüp hemen aramayı kabul ettim.
Telefonu sıramın üstüne koyup yüzümü görecek açıya getirdikten sonra sabit surat ifademle ekrana bakmaya başladım. Geçenki aramadan farksızdı yine. Ekran yine karanlıktı. Ama arkada takırtılı sesler geliyordu. Sonra karşımda ki sandalyede birinin oturduğunu farkettim ancak bir tarafının karanlık olması nedeniyle yüzünü seçemiyordum. Öne doğru eğilmesiyle yüzü hokey maskeli sadece gözlerinin göründüğü o gizemli çocukla karşılaştım. Siyah kapşonunu kafasına kadar kapatmış sadece ondan geriye düz dikik ve dağınık siyah saçları görünürdeydi.
İlk kez o an. O an onun ses tonunu kalbimde hissettim.
Her ne kadar yüzünde maske olsada onun çatık kaşlarını görmem buna engel değildi. Ya az önce söylediklerime sinirlenmişti ya da herzaman böyle bakıyordu. Ama bu herneyse gerçekten karnımın gıdıklandığını kalbimin ise göğüs kafesini parçalayacağını falan sanıp korktum.
"Saçma mıyım?" dedi dudaklarının ardından. Ses tonu bana kızmaktan çok mırıltılı ve boğazı düğümlenir gibi çıkmıştı.
Birşey söylemeyip anlamsız surat ifademle ekran ardından ona bakmaya başladım. Oda zaten benim konuşmamı beklemez olmalı ki konuşmaya devam etti.
"Ben tam bir orospu çocuğuyum! Ben tam bir pisliğin tekiyim! Ben tam bir deliyim!" demesinin ardından gerçekten deli gibi güldü. Ya maskesinden dolayı ya da bağlantıdan dolayı sesi boğuk geliyordu. Kendini geriye doğru atmasının ardından başını geriye doğru eğip gülmesine devam etti. Bir süre gülmesinin ve benim ona anlam verememin ardından hızla başını kaldırdı ve bana bakmaya başladı. Yutkunup sessizce onu izlemeye devam ettim. Sandalyesini ayaklarıyla birlikte ekrana yaklaştırmasına ardından tekrar ekrana sokuldu. Renkli gözleri tüm ekranı doldururken bir kez daha o büyüleyen ses tonu duyuldu.
"Ben deli değilim."
"Yoksa..." dedi ve maskesini kaldırdı. Kalbimin bir kez daha yerinden çıkacağını sanıp korktum. Bu ondan etkilendiğimden miydi, yoksa garip bulduğum davranışlarından mıydı?
Sanırım hayatım boyunca asla aklımdan silemeyeceğim yüzü az önce görmüştüm. Dudağının kenarı hafifçe yana kıvrılırken başını sola doğru eğdi ve gözlerini gözlerime kenetledi. Şimdiki hali az önceki halinden daha sakin görünüyordu ama bu sakinliği beni rahatlatmamış aksine endişelendiriyordu.
Kapüşonun kollarını yukarı sıyırıp kollarında ki sayamayacağım derin olan olmayan kesik ve çizikleri gösterdi. Bir insan neden kendini bunu yapardı ki?
Uzun süreli sessizliği bozup yutkunmamın ardından "Sen iyi misin?" diye sordum. Ama o yine ben birşey söylememişim gibi konuşmasına devam etti.
Kollarını hala gösterirken "Ben deli miyim?" diye sordu sakin ses tonuyla.
Ne diyeceğimi bilmez bir şekilde etrafa göz gezdirirken "Hayır. Hayır değilsin." dedim. Ekrandan biraz daha uzaklaştı ve "Yalancı." dedi mırıltıyla. Tamam beni yakalamıştı. Yaptığı davranışlar ve kolunda ki sayısız izlerden yola çıkarsam pekte normal gibi göründüğü söylenemezdi. Sessiz kalma hakkımı kullanıp ekrana bakmaya başladım hayretle. Ve sonra bağlantının kesildiğini sandım ama o aramayı kapatmıştı. Telefonumu sıranın altına koyarken derin bir iç bıraktım. Az önce gördüğüm şeylerde neyin nesiydi öyle? Bu her kimse ondan korkmuş ama bir o kadarda etkilenmiştim.
~~~
-Devam Edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kelebek
Teen Fiction[24/06/2018 ?] Katran kokan ruhlardı onlar. Ruhları yanıp kül olurken etrafada is kokusu yayılıyordu. Etrafa yayılan bu is kokusu bir virus misali yeni kurbanlarını hastalandırıyordu. Bu viruse yakalananlarda bu ızdırabın içerisindeydi artık. Her b...