Bu kadar bekleyişten sonra hakkettiniz 2175 kelimelik KARAN'NIN BİR GÜNÜNÜ anlatan bölümü. Aklınızda kalan birkaç soru işaretine açıklık getirmek için Karan'ı birazcıkta olsa daha iyi tanımanız içindir bu bölüm. Çünkü tıpkı Maral gibi sadece ekran ardından tanıyordunuz onu. Merak etmeyin sizinle daha çok beraberiz ve acele etmeye de hiç gerek yok. Daha çok tanıyacağız birbirimizi Maral'ı bile tanımıyorsunuz. Vuhuu! Spoiler vermek hiç istemem ama hiçbirşey eskisi gibi olmayacak söyleyeyim. Neyse genelden daha çok sizde okuduktan sonra bölümün aksiyonlu, fantastik ve dramatik olduğunu anlayacaksınız. Ay çok konuştum ben! Daha tutmadan buyurunuz efenim...
-Bakışlarını odada delice gezdirirken kapı nazikçe çalınmayı bırakmış alacaklılar gibi çalınmaya başlamıştı. Karan duymamazlıktan gelip kapüşonlu hırkasının fermuarını çekti ve laptopunu sırt çantasına atmasının hemen ardından gözü yerde ona bakan postallarına ilişmiş, onları alıp yatağına uzanmış ve hızlı bir şekilde giyinmeye başlamıştı. Ayağa kalkıp masaüstüne yöneltti bu sefer bakışlarını. Birkaç bozukluğu hırkasının cebine atmasının ardından eli kapı koluna uzandı. Kapı kolunu tam aşağı indirirken dış kapının büyük bir gürültüyle açıldığını işitti. Hemen oda kapısını kilitleyip kapıdan bir iki adım geriledi. Ağzına gelen küfürleri mırıldanırken bir yandan da 'nasıl' sorusu zihninin içinde dört dönüyordu.
"Karan!" diye gür bir erkek sesi tüm eve yayıldı. Karan bu sesi işitir işitmez dişlerini sıkmıştı. Tüm vücudu öfke ve çaresizlik ile kasılırken nereden kaçacağını düşünmeye başladı.
Ayak sesleri gittikçe yaklaşırken derin bir nefes aldı.
Hayır, şimdi değil, bu kadar basit değil.
Diye geçirdi içinden ve ardından gözü pencereye ilişti. Koyu renkteki fon perdeleri sıyırdığında güneş ışığı tüm odayı biranda aydınlatmıştı. Eliyle gözünü perdeledi. Uzun zamandır dış dünyayla bağlantısı yoktu ve bu ona tuhaf gelmişti.
"Gerçeklikten nefret ediyorum." diye mırıldanmasının ardından pencereyi açtı. Pencerenden tutunup bir ayağına dış mermere attı. Aşağı baktığında ister istemez irkilmişti. Fazla yüksek olmasada yaralanma riski vardı ve böylece de yakalanabilirdi. Caddedeki arabalar trafiğin açılmasını bekliyor, insanlar kaldırımda seri adımlarla yürüyordu. Odasının kapısı zorlanmaya başladığında içindeki adrenalin seviyeside artmaya başlamış, nefesini kontrol edemez olmuştu.
"Burada olduğunu biliyorum! Daha fazla kaçamazsın!" diye tekrar konuştu gür erkek sesi ve hemen ardından zevke geldiğini belirten iğrenç bir şekilde kahkaha patlattı.
Karan gür sesli adamı hiç duymuyordu. Sadece alçak binanın çatısına odaklanmıştı. Eski ahşap kapı daha fazla dayanamayıp açılıverdi. Takım elbiseli adamlar bir bir odaya doluşurken elindeki beylik tabancalarınıda Karan'a doğrultmuşlardı. Hafif kilolu, kır saçlı, yaşlı ama dinamik görünüşlü bir adam diğer adamların arasından sıyrılıp elinde hazırda beklettiği beylik tabancısı ile Karan'a şaşkınca baktı ama şaşkınlığı hemen sinsi bir gülümsemeye dönüştü.
"Atlayacak mısın? Bunu yapabilecek misin?" dedi gür sesli adam ve sessizlik oluştu. Adamlar hala eli tetikte Karan'ı bekliyorlardı. Gür sesli adam, eliyle işaret verip adamlarına tabancalarını indirmelerini emretti. Herkes Karan'a odaklanmış atlayıp atlamayacağını merak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kelebek
أدب المراهقين[24/06/2018 ?] Katran kokan ruhlardı onlar. Ruhları yanıp kül olurken etrafada is kokusu yayılıyordu. Etrafa yayılan bu is kokusu bir virus misali yeni kurbanlarını hastalandırıyordu. Bu viruse yakalananlarda bu ızdırabın içerisindeydi artık. Her b...