1. BÖLÜM Neden Normal Değilim!!

15.1K 287 21
                                    

    Okuldan gelmiştim. Karnım çok açtı. Hemen mutfağa gidip bir şeyler yemeliydim yoksa kendimi yerde bayılmış bir şekilde bulacaktım ki bunun olmasını hiç istemezdim. Yarına yetişecek proje ödevlerim vardı ve eğer yapmazsam hoca beni gebertirdi ve kelimenin tam anlamıyla " gebertirdi."

      Ancak içeri girdiğimde babam karşıma geçip ;

"Kızım Mira senle birşey konuşmam lazım." dedi. Ben de umursamaz bir tavırla çantamı yere fırlatıp ;

"Noldu baba hamile misin?" dedim. Babam bana kızdığını belli etmek için gözlüğünü burnunda kaydırdı ve gözlüğün tepesinden bana baktı. Bense gözümü kaydırdım. Ancak o pes etmemiş olacak ki bana biraz yüksej sesle;

"Hayır saçmalama, sen İngiltere'ye gidiyorsun!" dedi. Nereye gideceğimi söylediğinde sesini alçaltmıştı. Sanırım vereceğim tepkiden korkuyordu. Bense normal davranarak;

"N'oldu baba annemle fantezi mi yapacaksınız? Kardeş istemiyorum ona göre." dedim. O ise bu sinirden kavruluyordu. Konunun önemini anlamam ister gibi bana ;

"Tamam Mira senle de birşey konuşulmuyor biliyorum burda bir hayatın bir yaşamın var ama.." dedi ve bu sefer ben sinirlenmiştim;

"Evet baba var ve şuan sen bu konuşmayı yaparak on altı yaşımdan dakikalar alıyorsun." dedim o da beni başından savmak istercesine;

"İyi tamam söylüyorum. Senin için uçak biletlerini aldık. Yarın Londra'ya gidiyorsun. Eğitimin için gerekli. Yerinde olsam kıyafetlerimi hazırlardım. Çünkü orayı sen döşeyeceksin. Kartına para göndermesi yaptım."

"Ne eğitimi ne döşemesi! Birincisi eğitimim hakkında alacağımız kararları sadece ben verebilirim. Umrumda değil Londra yada her hangi bir şehir gitmek istemiyorum. Bem sen söyledin benim burda bir düzenim var çevrem var ve ayrıca kendi şehrimi avcumun içi gibi bilirim elalemin istemediğim Londra'sına niye gideyim ben kafayı mı üşüttüm? Neden kimse beni anlamıyor?! Doğru, sonuçta ben kimim ki hayatı hakkında bile kendi kararlarını veremeyen bir kızım!" dedim. Bu konuşmayı tek seferde yapmıştım ve nefes almam gerekiyordu. Yoksa birazdan akciğerlerime hava gitmeyerek vücudum karbondioksiti soluyacaktı. Babamsa boş durmayarak bana;

"Bak Mira seni şurdan bir şutlarım Londra'ya kadar. Londra'ya gidene kadar havadaki akım yüzünden yaşlanırsın. O gençlik baharını yaşayamazsın. Londra'ya da gidince üzerine mezarını kazarlar ben söylemesi! "

M: Off! ( Ondan söylemesiymiş. Ben de seni şurdan bir şutlarım topun ağları deldiği gibi sen de camı delersin. Belediye ekiplerinin asfalt çalışması yaptığı bir yere düşersin. Sonra seni ordan çıkaramazlar. Üzerine asfalt atarlar. Bedavaya vergi verilmeyen Bay David heykeli olursun. Ama bunu tabiki de babamın yüzüne söylemedim. Sonuçta bir aile terbiyemiz var.) Babam ise ben bunları düşünürken boş durmayarak;

"Off puff yok biz de bunları senin iyiliğin için yapıyoruz. Yerinde olsam burada dikileceğime valizimi toplamaya başlardım. Sonuçta geri eşya almaya dönmeyeceksin." dedi.

İyiliğim için mi?? Kendi iyiliğimi kendim akıl edebilirdim ve yarın 16 yaşına basıyordum. Bu günümü arkadaşlarımla geçireceğime ben yarın uzun bir yolculuk yapacaktım. Hem de istemediğim bir yolculuk. Bunları düşünürken babam arkasını dönüp koltuğa oturmaya gitmişti. Büyük ihtimalle gazete okuyacaktı ve babam gazetesini okurken kimseyi dinlemezdi. Ben de şansımı kaybetmemek için hemen;

"Nee iyiliğim için mi? Ben kendi iyiliğimi kendim bilebileceğimi düşünüyorum." dedim. Babam ise tam eline gazetesini alacakken bana bakıp;

"Sen hala burda mısın?" dedi. Evet şuan tam anlamıyla salondan kovulmuştum.

    Benim yemek yeme işi yine yatmıştı. Zaten bu sinirin ve üzüntüden birşey yiyebileceğimi sanmıyordum ve mecburen babamın dediğini yapacaktım.

   Gerçekten gıcık olmuştum beni başlarından atmışlardı beni Mira'yı. Ama ben gösteririm onlara... Evi ben döşeyecekmişim ya evet bi ara döşerim.

   Odama geldiğimde yatağımın üstünde biletim vardı. Ne!? Uçağım yarın saat 08.00' daydı. Hayatta kalkamazdım. Yine başıma iş açılmıştı.

   Kıyafetlerimin hepsini aldım valize tıktım. Genelde yerleştirmeyi sevmem hele ki moralim bozukken!

Salona gittiğimde annem ve babam konuşuyordu ne dediklerini duymak için duvarın arkasına saklandım. Annemse hiddetli bir şekilde babama;

"David sen ne kadar acımasız vicdansız bir adamsın. Küçücük kız daha önce hiç bizden ayrılmadı. Ayrıca daha güçlerini kullanmasını bilmiyor. Onu bırak daha güçleri olduğunu bilmiyor!" şuan gerçekten anneme hak vermiştim. Ne bir dakika güçler mi? Dostum burada neler oluyor ?¿ diye içimden düşünürken babam konuşarak düşüncemi böldü ve annem;

"Samara ben de biliyorum daha güçleri olduğunu bilmediğini. Ama zaten o yüzden onu oraya gönderiyoruz. Yoksa benim de içime sinmiyor."

   O anda küçük dilimi yutacaktım. Kendimi tutamayıp "Ne?!" diyerek saklandığım duvarın arkasından çıktım. O an annemle babam birbirine bakıp bana ne diyeceklerini düşünüyorlardı. Annem ilk önce ağzını açtı. Fakat sonra tekrar kapattı. Herhalde ne diyeceğine karar veremiyordu. Ama yaklaşık bir dakika sonra karar vermiş olmalı kı atılarak:

"Bak Mira bunu sana söylemeyecektik orada senin kendin öğrenmen gerektiğine karar vermiştik." dedi. İşte şimdi anneme katılmıyordum. Bu yüzden;

"Anne acaba orada öğrendiğimde daha çok şoka girip korkacağımı düşünmediniz mi ?" dedim annemse ne diyeceğini düşünmeden bana;

"Evet tatlım düşündük amaa..." dedi.

   Annem susmuştu ben de bunu fırsat bilip daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemediğim için odama koşar adımlarla çıktım. Babam arkamdan bağırıyordu ama ben duymazdan gelip odamın kapısını çarptım ve işte o zaman susmuştu..

    Ne bekliyorlardı ki oraya gittiğimde korkacağımı bilmiyor mıydılar? Daha ne çeşit bir yaratık olduğumu bile bilmiyordum. Ailem beni hiç önemsemiyordu ki daha onların ne olduğunu bilmiyordum.

   Canım kaçmak istiyordu. Ormalık bi alana gidip saatlerce bağırıp ağlamak istiyordum. Hayatımdan çok ama çok sıkılmıştım. Gerçekten yaşamak bana verilen bir lütuf değildi. Yaşamak bana verilen bir işkenceydi. Hem de en kötüsü. Şuana kadar yaşadığım her yaştan nefret ediyordum. - 1 yaşımdan bile - Zenginim diye herşey yolunda gitmiyordu. Aksine daha çok acı çekiyordum. Hayat bende derin izler bırakmıştı ve bunların hepsi ailemin yüzündendi. Beni önemsiyor gibi durup önemsemeyen ailemin.

      Ağlamaktan gözlerim şişmişti ve başım ağrımaya başlamıştı. Lanet olasıca hayatımdan kurtulmak için sürekli kendimi öldürmeyi denemiştim. Ama ölmüyordum. Ölemiyordum. Bir şekilde olmuyordu. İzin verilmiyordu ve şuan yine kendimi öldürmek için krize girdiğim anlardan birindeydim. Ama ne yazık ki denesem bile bu gerçekleşmeyecekti. Çünkü üzerimde bir engel vardı ve bu engel beni mahvediyordu. Ölümle yaşam çizgisini o kadar çok geçmiştim ama her seferinde öldükten sonra kendimi odamda ve yatağımda kıyafetlerimle yatarken buluyordum. Sanki yaptığım herşey bir rüyaydı. Belki de yaşamım bile bir rüyaydı. Eğer öyleyse ben içinde bulunduğum rüyadan çok sıkılmıştım.

     Kendimi çok yormuştum. Şuan dinlenmem gerekliydi. Çünkü yarın başka bir rüyanın içinde olacaktım.

 

Melez HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin