Gren konağın demir kapısını ardından kapattı ve mermerden yapılmış, parlak yolda geçmişiyle karşılaştı.
Oner'i, Surbern'i, kendisini gördü ağaçların gölgesi altında. Nehrin sesinde, şarkılarını duydu. Çocukluk şarkısını işitti :
Ellerimizde asalarımızla
Üstümüzde cüppelerimizle
Bir de büyülerimizle
Kimse duramaz karşımızda
Çocukluk şarkısını söyledi. Konağın havasını kokladı. Bir gece yarısı meyve çalarken dostlarını Natrador taklidi ile korkutup kaçırdığı ağaca, odasının pislenmiş camına baktı.
Eve girmeden eşyalarını bırakıp ormana daldı. Ağaçların arasında mutlu görünerek koştu. Nehir kıyısında durdu ve geçmişiyle yüzleşti. Acı ve kinle dolu olan kalbindeki bütün pislikleri nehrin soğuk sularına akıttı.
"Keşke," dedi. "Burada olsaydınız. Ve keşke eğitimimiz bitmemiş olsaydı. Keşke bitmemiş olsaydı."
Gren ağlamakla karışık bir süre daha sayıkladı. Ardından elini, yüzünü nehrin tanıdık sularında yıkadı. Kendini eskiye nazaran daha iyi hissediyordu.
Arkasını döndü ve konağa doğru tekrar ilerledi. Simsakları gördü ve onların çirkin görünüşlerini ne kadar çok özlediğini anladı.
O an ağaçların arasından Gümüş Boynuz çıktı. Yanında ise küçük bir tay vardı. Tıpkı kendisi kadar güzel küçücük bir tay. Gren sevinçle küçük taya baktı. Onun küçücük boynuzuna dokundu. Ardından ise belki de en sevdiği hayvanı, Gümüş Boynuzu okşadı. Onun boynuzuna dokundu ve geçmişin gölgesinde kaldı bir süre.
"Seni özledim Gümüş Boynuz. Demek doğurdun." Gümüş boynuz kişneyerek karşılık verdi ; Gren onu öptü ve konağa doğru yavaş yavaş ilerlemeye devam etti. Konağın kapısına vardığında merakla etrafına bakınan Natrador'u gördüğünde kendini bir anda koşar buldu. Natrador'un boynuna atıldı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Natrador da onu bir baba gibi sarmıştı.
"Gren, oğlum. Demek... demek beni ziyarete geldiniz. Diğerleri nerede? Hani nerede?"
Gren sustu ve üzüntüyle Natrador'a baktı. Natrador uzun sakallarını istem dışı okşadı ve suratı az önceki mutluluğunu yitirdi.
"Demek tek başına geldin ha. Demek bir tek sen gelmek istedin ha."
"Onlar da gelecekti," dedi Gren hızla. "Ama olmadı, gelemediler."
"Onları koruma Gren. Kızmıyorum onlara. Gelmemeleri önemli değil. Zaten ben yeni öğrenciler aldım."
"Gerçekten," dedi Gren ısrarla. "Onlar da gelmek isterdi, gerçekten. Ama işleri çıkınca..." Gren yutkundu. "Sonra anlatırım yaşlı dostum."
Gren kendini bir an önce içeri atmaya çalıştı ve içeri girdiği an masada usulca oturmuş ona bakan üç küçük çocuk gördü. Sanki her şey değişmiş gibiydi. Kendisini, Oner'i ve Surbern'i masa da otururken gördü. Bir an sonra gene üç masum çocuk orada oturuyordu.
"Yeni öğrencilerim," dedi Natrador.
Gren zorla gülümseyerek :
"Onlar da bizim gibiler mi?" diye sordu.
Natrador hayır derce başını salladı.
"Onlar sizin gibi olamazlar Gren. Siz faklıydınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Melekleri
FantasyWattsy 2018 Gizli Cevher Ödülü Tüm dünyanın kaderi onun elindeydi. Ama bu sırada ölüm melekleri tarafından öldürülmemesi gerekiyordu... Gren daha yeni büyücülük okulunu bitirmiş genç bir büyücüyken onun ve dünyanın geçmişini saran karanlık Gren'i t...