Odasına vardığında masada duran parşömenlere bakındı. Gözleri sürekli bulduğu parşömene takılıyordu.
"Acaba onu Natrador'a vermeli miyim?" diyip duruyordu içinden. Ardından da ekliyordu
"Bunu şimdi söylersem kızar bana."
Gren parşömenlere bakmaktan yaşaran gözlerini kırpıştırdı, parşömenleri masanın alt rafına yerleştirip, aşağı indi. Gene yemeğe geç kalmıştı.
"Özür dilerim efendim."
"Önce İyi Akşamlar Gren," dedi Natrador her zaman söylediği gibi.
Gren de tıpkı her zamanki gibi boğuk bir sesle,
"İyi akşamlar," diyerek yemeğe oturdu.
Çorba, kızarmış et ve çavdar ekmeğinden oluşan yemeği bir süre süzdü. Son günlerde ondaki değişikliğe kendi bile inanmıyordu. Eski vurdumduymaz Gren yerini düşünceler içinde sürünen Gren'e bırakmıştı.
"Ayrılık yüzünden olmalı," diye geçirdi içinden ve yemeğe başladı : kızarmış eti kemirdi, çorbayı hızla içti ve uzun sürmeden gene yemeğini bitirdi. Ama diğerleri hala yiyordular.
"İşte eski Gren," dedi gülümseyerek. "Aç ve komik."
Şansına yemek kısa sürmüştü. Gren selam verdi ve odasına çekildi. Artık güneş batmış, yıldızlar kara gökyüzünde grimsi bir renkle parlamaya başlamıştı. Gren onları izledi bir süre, göz kırpışlarına tebessüm etti, sırayla göz gezdirdi hepsine : gardiyan yıldızına, ejder yıldızına ve diğerlerine. O an kayan bir yıldıza tanıklık etti. Sönük bir şekilde parlayan yıldız yavaşça kaydı ve gökyüzündeki yerini terk etti, Geriye hiçbir iz bırakmadan.
"Acaba onları da mı ölüm melekleri yok ediyor," diye düşündü Gren.
"Peki Amelsis'i kim, nasıl yok edecek."
Ardından kalktı ve yatmak için hazırlandı. Uykusu gelmiyordu ama uyumalıydı. Yatağa uzandı, kardeşinin yaptığı resmi süzdü, bir an sonra bir ses işitti.
"Dikkat et, Natrador onları koruyor olabilir," dedi seslerden biri.
Gren hemen tanımıştı sesi. Oner'in sesiydi, diğeri de Surbern olmalıydı : İkisi de altın ağacın altında durmuş altınları almaya çalışıyordu. Gren bir süre baktı onlara ve sonra aklına muzip bir fikir geldi, eski günlerden kalan.
Önce boğazını temizledi, sonra derin nefes aldı ve sesini Natrador'un sesine benzeterek :
"Ne yapıyorsunuz orada?" diye bağırdı.
"Natrador," diye bağırdı Surbern ve ağaçtan aşağı yuvarlandı, Oner'se çoktan karanlığa karışmıştı. Gren onlara baktı ve pencerenin önünde dakikalarca güldü. Fakat ikisi de onu fark edememişti.
Gren gülmesi daha kesilmeden uzandı yatağına, yaptığını düşündü ve uyudu...
* * *
Sabah, bağırışlarla açtı gözlerini Gren : sesler bahçeden geliyordu ve Gren hemen pencereye koşunca olanları anladı.
"Siz neredeydiniz gece boyu!"
"Şey efendi Natrador. Gerçekten sadece birer altın alacaktık,"
"Ne altınından bahsediyorsun. Yoksa siz altın ağacına mıs!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Melekleri
FantasyWattsy 2018 Gizli Cevher Ödülü Tüm dünyanın kaderi onun elindeydi. Ama bu sırada ölüm melekleri tarafından öldürülmemesi gerekiyordu... Gren daha yeni büyücülük okulunu bitirmiş genç bir büyücüyken onun ve dünyanın geçmişini saran karanlık Gren'i t...