"Uyan!"
Gren göğsüne yediği tekmeyle açtı gözlerini ve bir süre nerede olduğunu anlayamadı. Başını kaldırıp baktığında karanlıktan ona bakan bir elf gördü. Sevinçle ona dönerek :
"Yaşıyorsunuz ha," dedi.
O an elf başını Gren'e yaklaştırdı ; Gren korkuyla geriledi ve bir orku andıran garip elfe baktı.
Gözleri kanlı, dişleri uzun, sivri ve çürüklerle doluydu. Teni bir elfinkinin aksine pürüzlü ve yaralarla kaplıydı. Ve kulakları elflerinkine oranla biraz daha sivriydi.
"Sen nasıl bir elfsin böyle?" dedi Gren.
"Kara elfim."
Gren yutkundu ve iyiden iyiye korkuya kapıldı. Kara elf ismini Natrador'dan bir çok kez duymuştu. Onlar Lord Amelsisi katil başlarıydı. Her savaşta generalliği onlar üstlenirdi.
"Peki ya burası neresi?" dedi Gren tedirgince.
"Karanlık Krallığın en berbat yeri, Drizter. Daha fazla konuşma ve şunları ye. Ardından efendi Duner'i göreceksin."
"O da – "
"Yeter sorduğun sorular. Haydi yemeğini ye!" dedi kara elf ve Gren'i taş duvarların arasında bırakıp, zindandan çıktı.
Yaratığın çıkmasıyla, Gren etrafına bakındı. Taş duvarlar ve yatmak için tahta bir blok ve kapıdan başka hiçbir şey yoktu. Üstelik etraf çok soğuktu.
Gren buraya nasıl geldiğini bile anlamamıştı. Dün gece bir su ejderinin eline düşmüştü ve normal olarak o kadar süre su altında kalıp ölmesi gerekirdi. Ama yaşıyordu ve bilmeden de olsa Karanlık Krallığa girmişti. Ama gelmek istediği yer burası değil Amelsis'in kulesiydi. Şimdi oraya gitmeliydi.
Gren önünde duran şeye baktı ve iğrenerek kenara itti.
"Duner'de kim?" diye düşündü. "Acaba beni Amelsis'e götürür mü?" Orada oturup kara elfin gelmesini bekledi. Bir süre zindanın kapısı açıldı ve az öncekiyle beraber iki kara elf daha gelip onu aldı.
"Yemeğini yemedin demek," dedi bir tanesi. "Bu son yemeğindi. Yarın akşama kadar aç beklersin."
Tası aldı ve duvara fırlattı. İçindeki garip sıvı duvara bulaştı.
"Gidelim," dedi kara elf ve ardından diğer iki elf Gren'i kolundan sıkıca yakalayarak koridora çıkardı. Gren koridorların arasında dönüp durdu. Sonunda bir merdivenle koridorlardan daha loş bir odaya girdi.
Gren odayı göz ucuyla süzdü ve odanın korkutuculuğu kanını dondurdu. Duvarlarda iskeletler asılıydı. Bazılarının üstünde etler duruyordu. Tavandan ise kanlı kılıçlar sarkıyordu. Ve odanın ortasında koca bir su birikintisi vardı.
Gren kara elflerin kolları arasında ilerledi. Bir süre sonra oda biraz daha aydınlandı. Ve Gren su birikintisini geçince bir tahtın karşısında durduruldu. Zorla dizleri üstüne çökertildi. Bir süre sonra arka taraftan kısa, ince bir kara elf belirdi. Gren ona bakınca aralarında en çirkini olduğunu düşündü.
"Suratı ince ve keskin çeneliydi. Gözleri diğerlerinin gözlerinden büyüktü, burnunun bir parçası yok gibiydi. Saçları diğerlerininkinden uzun ve yağlıydı, üstelikte seyrekti. Bu nedenle kafa derisi görünüyordu.
Gren onun Duner olduğunu anladı. Şaşkınca neden böyle iğrenç birinin efendi olduğunu düşündü. Duner tahta oturdu ve bir süre Gren'i süzdü. Ardından eliyle yaklaş işareti yaptı. Gren duraksadı ve arkasındaki kara elflerin tekmeleriyle yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Melekleri
FantasyWattsy 2018 Gizli Cevher Ödülü Tüm dünyanın kaderi onun elindeydi. Ama bu sırada ölüm melekleri tarafından öldürülmemesi gerekiyordu... Gren daha yeni büyücülük okulunu bitirmiş genç bir büyücüyken onun ve dünyanın geçmişini saran karanlık Gren'i t...