4

10.6K 619 314
                                    

DAHA ÜÇÜNCÜ BÖLÜMDEN NE HAYALET OKUYUCUSU LÜTFEN AMA

"Görüşürüz o zaman." Kapının kenarına yaslanıp cümleme kafasını sallayarak karşılık verirken aklında bir şey var ama söyleyemiyor gibiydi.

Kucağımda tuttuğum montuma biraz daha sarıldım. Arkamı döndüğüm sırada "Baksana," diye seslendi. "Bunu tekrar edebiliriz. Bu konuda cidden iyisin." Gülümsememi saklamadım. "Daha fazla övmeyeceğim," dedi gülerek. "Ama hakkını vermem gerek."

"Benim için sakıncası yok. Sevgilin kızmazsa," dedim dalga geçtiğimi göstermek için kıkırdayarak.

"Karıştırma şimdi onu."

"Mahsuru yoksa, sevgilin kız mı erkek mi?"

"Kız."

Kaşlarımın çatılmasına karşın dudaklarım kıvrıktı. "Pekala." Kızacak ya da soru soracak halim yoktu. Tam olarak aynısını ben de yapıyordum.

Birbirimize bakıp bir diğerinden atak beklerken elini alnına vurdu. "Ulan... Adın?"

"Erkin. Senin..."

"Yarın."

"Memnun oldum," dedim elimi uzatıp.

"Ben de, ben de," deyip kavradı elimi.

Telefon numarasını almak istiyordum ama bunun yerine son kez veda edip apartman kapısına yöneldim. Gözlerim dört bir köşeyi gezerken duvar kenarında taksi bekledim.

On belki on beş dakika sonunda hala gelmeyince fark edilmemek için geri yukarı çıkmak, sabah taksi aramak istedim ama biraz daha beklemekte karar kıldım.

"Sen hala gitmedin mi?" Duyduğum sesle hafif sekip sırtımı ayırdım duvardan. Eli belinde, çöp çıkarıyordu dışarıya. Gülmemek için alt dudağımı dişledim. "Gurur duy marifetinle." Sesimi çıkartmamak için ellerimle ağzımı kapatıp atabildiğim kadar kahkaha attım. Beni beklemeyip apartmanın biraz ilerisindeki çöp kutusuna attı elindeki poşeti. Söylene söylene yanıma geldi geri. "Bir daha altta olursam iki olsun anasını satayım." Yeniden gülmeye başlarken "Gülme lan," diye çıkıştı kıstığı gözleriyle. Eğer bir önceki gün gitmeden önce adamların yok olmasını beklemeseydim evde ben de böyle gezecektim büyük ihtimalle. Sonra Çağ'ın bitmek bilmeyen sorularını cevaplamak vardı.

Bunu neden yaptım bilmiyorum ama "Her şeyin bir ilki vardır elbet," dedim yanağından makas alarak.

"Ya bi' siktir git allasen," deyip uzaklaştırdı elimi vurarak.

Son bir nefes çekip sustum zorla. "Yukarıdayken hiç taksi geçtiğini gördün mü? Geçti de ben mi görmedim acaba diye."

Kafasını iki yana salladı dikleşmeye çalışıp. "Arka sokaklar daha işlek buradan. Orada bekle biraz istersen."

Onayladım mırıldanarak. Yürümeye başlamıştım ki yapmak istediğim şeyi yapmak için geri döndüm. Önümde birleştirdiğim ellerimin işaret parmaklarını kaldırıp bir adım attım ona doğru. Normalde öyle olmamama rağmen ona karşı çok çekingen olduğumun farkına varıyordum. Selen'i ve köşe bucak beni arayan babasını bir kenara bırakırsak bunun sebebinin bir kısmı hislerimden korkuyor olmamdı. Sonra dank etti. Yarını çıkaramama ihtimalim bile vardı. Ben ise durmuş belki ileride bir şeyler olur diye bekliyordum. Daha fazla devam ettirmeyecektim. "Şey, Yarın?"

"Efendim?" dedi kollarını birleştirip ciddi bir ifade takınarak.

"Telefon numaranı alabilir miyim? Vermek istemezsen..."

"Yok, yok. Sen gidince aklıma geldi benim de. Ver telefonunu." Cebimden telefonumu çıkarıp kilit tuşuna bastım. Onlarca mesaj ve cevapsız aramanın arasında Çağ, Okan ve Mera dikkatimi çekmişti. Şifremi girip bildirim panelini temizledim, uzattığı eline bıraktım telefonumu. Numarayı kaydedip kendisini aradı ve geri verdi.

Son ElHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin