14

4.7K 344 33
                                    

MEDYA ÇOK GÜZEL DEĞİL Mİ (sarışın olanı seviyorum ama onu görmezden gelin)

Karşımda sinirle bana bakarken kendime tekrar ettiğim cümle şuydu: Sakın duygu karmaşasına girme.

Barbaros kötü şeyler yapmış, yaptırmıştı. Bunu o yaşımda benden bile istemişti. Ona karşı güzel bir duygu hissetmem söz konusu bile olmamalıydı ama özlemiştim. O gerdiği omuzlarıyla, sinirden köpürmüş haliyle bana bakarken yeniden altı yaşımdaydım sanki. Yanlış bir şey yapmıştım, bir daha yapmamam için kızıyordu bana.

Yutkundum bozuntuya vermemek için.

Eli beline gittiğinde arkasında beliren Çağ ve Yarın kafasına dayadı silahlarını. Bunu beklemiyormuş gibi kasıldı. "Cidden kimseyi umursamıyorsun, değil mi?" Boş boş baktı suratıma. Kafamı iki yana sallayıp ayaklandım. "Kafana silah dayayanlar az önce kapını açtı. İnsan bir etrafındakilerin suratına bakar be."

Maskemi çıkardım bir hiddetle. Gözleri büyürken işaret parmağını salladı. "Ulan piç..." Yarın silahı kafasına iyice yasladı Çağ bileklerini tutup arkasında kavuştururken.

"Şş, yakışıyor mu ağzına?" dedim yarım ağız gülerek. Aniden ciddileşince iyice allak bullak oldu ifadesi. "Seni bir an önce öldürmek istiyorum ama önce senden tek bir şey istiyorum," dedim işaret parmağımı suratına kadar çıkarıp. "Gözlerime iyice baksana. Tanıyabilecek misin, merak ediyorum."

"Ne saçmal..."

Ellerimle suratını kavrayıp iyice yaklaşınca imkanı varmış gibi daha da çatıldı kaşları. "Gözlerime bak," dedim emreder bir ses tonuyla. Çenesinin kasılışını avuçlarımda hissetiğimde baktı gözlerime. Ellerimin baskısını arttırdım ciddi olması için.

Sonunda baktı gözlerime. Sabırla yeşillerine bakarken çatılı kaşları ilk önce düzeldi, sonra tam çatıldı. "Barlas?"

Gülerek geri çekildim. "Aynen." Aramıza mesafe koyarak önünde durdum. Boş boş yere bakıyordu.

"İp üstünde yaşadığımı biliyordum ama... Ölümümün öz oğlum kadar çok sevdiğim birisinin elinden olacağını hiç düşünmemiştim."

Bükülmeye başlayan dudağımı kafasını kaldırdığı gibi düzelttim. Yeniden gülümsedim. "O kadar insanın, özellikle Selen'in ölümünün yanına kalacağını düşünmüyordun herhalde."

"Selen senin yüzünden öldü," dedi yeniden sakin halini alırken.

Nasıl bu kadar umursamaz olduğunu aklım almıyordu. Bağırdım sinirle. "Sen öldürdün!"

"Böyle rahat edeceksen," dedi omuz silkerek. Dayanamayıp yumruk attım yüzünün tam ortasına. Sarsıldı ama çabuk toparladı. Güldü burnunu çekerek. "Ben sana daha iyisini öğretmiştim, Barlas." Gözüm dönmüş şekilde tüm gücümle bacaklarının arasına geçirdim ayağımı. Acıyla yere diz çöktü. "Nasıl diz çöktüreceğini biliyorsun ama. Aferin."

Silahımı kafasına dayadım. "Ölümünün kimin elinden olduğunu bil." Alayla yüzüme bakarken çektim tetiği. Çok yaşamıştı.

Barbaros'un bedeninin düşerken çıkardığı tok ses dışında hiçbir ses yoktu odada. Boştaki elimle yüzümü sıvazlayıp Çağ'a baktım. Duygusuz mu boş mu olduğunu çözemediğim bir ifadeyle cesede bakıyordu.

Maskeyi taktım yeniden. Yere çöküp Barbaros'un ceketini aramaya koyuldum. Telefonunu çıkarıp adını unutamadığım adamla mesajlaşmalarına girdim. Önemli bir şey konuşacaklarına dair bir mesaj atıp yeniden cebine koydum telefonu. Silahı Barbaros'un biraz uzağına bıraktım.

Son ElHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin