Yarım saat.
30 dakikadan ibaret olan bir zaman dilimi.
O yarım saat ne kadar uzun sürebilir ki en fazla?
Eğer, hayat sizin için tahammül edilemez bir haldeyse...Bir ömür gibi olur o yarım saat.
Ve o an, genç kızın uyanmasını bekleyen herkes için durum tam da böyleydi.
Genç kızın annesi, artık gözlerini açık tutmakta zorluk çekiyordu. Arkadaşları, güçlü durmak için büyük bir mücadele veriyorlardı.
Genç ise darmadağın bir haldeydi. O an, 'şu duvar kenarında duran genci bana anlatın' deseniz, kimse betimleyemezdi onu.
Hâlâ bir haber yoktu genç kızdan. Ne bir doktor ne de bir hemşire...Kimse genç kızla ilgili bir şey söylemiyordu onlara.
Tekrardan bir hemşire geldi ve genç kızın odasına girdi. Herkes merakla hemşirenin odadan çıkıp onlara bir şey söylemesini bekledi. Sonunda hemşire odadan çıktığında, bir şey söylemeden gitmek için ilerlemeye başladı. Buna katlanamayan genç, hışımla ayağa kalkıp hemşirenin peşinden gitti. Önüne geçip onu durdurdu ve kızarmış, dolu ve alev saçan sinirli gözleriyle ona bakmaya başladı.
"Buraya geldiğimizden beri kaç kere girip çıktınız odaya ama burada bekleyen onca insana bir bok demiyorsunuz!"
Gencin arkadaşlarından ikisi, hemen onun yanına gitti ve kolundan çekip durdurmaya çalıştılar. Fakat bu, umdukları kadar kolay olmadı.
"Bırakın lan sizde!" diyerek arkadaşlarından kurtuldu.
"Neden kimse bir şey demiyor?! Bir şey mi oldu, ha? Durumu kötü mü? Uyanmıyor mu? Ne bok oluyor da konuşmuyorsunuz!!"
"Doktorun izni olmadan bir şey söylemem mümkün değil." diyerek cevap verdi hemşire, elindeki dosyaları daha sıkı tutarken.
"Doktorun ben a**na k*yayım!!"
"Hey hey hey! Sakin ol! Herkesin içinde." dedi ve gencin önüne geçti, arkadaşlarından biri.
"Sakin olmalısın, dostum. Onun için." dedi ve tam gözlerine baktı. Genç, biraz olsun durgunlaştı.
"O iyi. Merak etme. Her şey düzelecek." diyerek minik bir tebessüm etti. Genç, olumlu anlamda başını salladı ve hemşirenin önünden çekildi. Arkadaşı, onun başından tutup kendine çekti ve sıkıca sarıldı.
"Hiçbirimiz iyi değiliz ama...İyi olmak zorundayız. Birbirimiz için. En çok da-"
Birden koridordan onlara doğru koşmaya başlayan doktor ve hemşirelerle dikkat kesildiler. Gencin ve genç kızın annesinin, nefesi kesildi o an. Doktor ve yanında koşan birkaç hemşire, bekleyenleri âdeta yararak genç kızın odasına girdiler. Kapı açılınca içeriden gelen monitör sesleri doldurdu koridoru. Herkes telaşla kapıya yöneldi. Bir hemşire onların önünde durdu ve içeri girmemeleri için direnmeye başladı.
"Ne oluyor?! O sesler ne?!" dedi, genç kızın arkadaşlarından biri.
"Bakın, bir şey söylemek için çok erken. Lütfe-"
"Çekil şuradan!!"
Genç, hemşireyi geçip içeri girmeye çalışıyordu.
"Zorluk çıkarmay-"
"Ya çekil!"
Genç, kalan son gücüyle hemşireden sıyrılıp içeri girdi. Kulaklarını dolduran lanet monitör sesi, koridorda içeri girmek için çırpınan insanların sesi; doktor ve hemşirelerin, genç kızı endişe ve aceleyle müdahale etmeleri...
"N-n...Ne-ne oluyor ona?"
Sesi duyan bir hemşire yatağın başında duran gence baktı.
"Buradan çıkmalısın."
"Ona ne oluyor?!"
"Kendin için çık buradan!" dedi doktor, elindeki şok cihazını hazırlarken.
"Tanrım," diyerek yatağa doğru bir adım attı.
"Yardım et."
Daha fazla tutamadığı gözyaşları hızla akmaya başladı. Artık gücü kalmayan bacakları titremeye başladı ve dizlerinin bağı aniden çözüldü. Yatağın demirine tutundu ve dizleri üzerine düştü. Ağlayarak, şok cihazıyla göğsü şiddetle inip kalkan sevdiğine bakıyordu.
"Bırakma bizi." dedi ve dudaklarından bir hıçkırık kaçtı.
"Lütfen, yapma bunu."
"Çıkarın onu buradan!!" diye bağırdı, doktor.
"300." dedi ardından, yanındaki hemşireye.
Sol tarafta duran hemşire, gencin yanına geldi ve onu yerden kaldırmaya çalıştı.
"Kalk hadi, bunu görmemelisin!"
Genç, tutunduğu demiri sıkıca kavradı.
"Onu bırakmayacağım!"
Hemşire, genci yerden kaldırmak için fazla çabalıyordu ama yine de bir sonuca varamıyordu. Genç, elleri her ne kadar acıyor bile olsa pes etmemişti. Gitmeyecekti.
"Tekrar!" dedi, doktor. Elindeki şok cihazını yeniden genç kızın göğsüne bastırdı. Nefes nefese ekrana baktı, doktor. Zorla yutkundu ve yerde duran gence baktı. Genç, başını iki yana sallamaya başladı hızla. Çığlıkları odayı doldurmuştu saniyeler içinde. Dizlerinin üzerinde ilerledi ve sevdiği kızın soğuk elini tuttu. Dudaklarına götürdü ve uzun bir öpücük kondurdu. Burnunu çekti ve dişlerini sıkarak zar zor yutkundu. Titrek bir nefes alıp verdi. Bakışlarını ona çevirdi.
Onu tanıyamamıştı bile.
Kaşlarını çattı. Boşta duran eliyle genç kızın yüzüne doğru düşmüş olan saç tutamını okşadı. Kendini zorlayarak buruk bir tebessüm etmeye çalıştı.
"Kurtarın onu." diye fısıldadı, doktora bakarak.
"Bir şey yapın. Lütfen."
Doktor, gözlerini sımsıkı kapattı ve derin bir iç çekti.
"Durumu iyiydi. Öyle söylediniz. Ne oldu birden? Biz onun uyanmasını beklerken...Neden?" dedi ve kendini tamamen gözyaşlarına teslim etti. Doktor, dizlerinin üzerine çömeldi ve elini, gencin omuzuna koydu.
"Bak genç adam...Bazen, bazen işler planlandığı gibi gitmez. Bu her ne olursa olsun. Ama sen, güçlü durmalısın. Ne olursa olsun...Hiçbir şey bitmedi. Bunu unutma ve sabret."
Doktor, odadan çıktı. Genç, burnunu çekerek bakışlarını sevdiği kıza yöneltti. Bir hemşire, gencin anlamadığı şeylerle ilgileniyordu. Diğer hemşire ise gencin yanına gitti ve kolundan tutarak yavaşça kaldırdı onu.
"Lütfen," diyerek elini daha sıkı tuttu, genç kızın.
"Yanında kalmama izin verin."
Hemşire, buruk bir tebessüm etti ve gencin elini, kızın elinden ayırdı.
"Sen zaten onun yanındasın. Her zaman. Şu an da onun tatlı rüyasındasın."
"Bunu bilemezsiniz."
"Seni hissetti." dedi ve elini gösterdi.
"Yanında olduğunu ona gösterdin."
Genç, yutkundu ve elini, hemşireden çekti.
"Yine de-"
"Buna izin veremeyiz."
Tekrardan bir hıçkırık kaçtı dudaklarından. Hemşire, omuzlarından tutarak yavaşça çıkardı odadan. Kapı kapanınca herkesin bakışları gençte sabitlendi. Genç ise kimseyi umursamadan kapının yanına oturdu ve başını duvara yasladı. Elini kapıya koydu.
"Buradayım,"
Gözlerini kapadı ve derin, titrek bir nefes alıp verdi.
"Yanında.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılcık Şerbeti #wattys2020
FanfictionGözlerini ilk açtığında nasıl hissettiğini asla hatırlayamazsın. Gözlerini sonsuzluğa kapattığında da bu duygu hissedilmez gelir sana. Fakat şimdi, Gerçekten anlıyorum. Çünkü biliyorum, hissediyorum ve masum bir bebek değilim. Gerçek adımı, yaşımı...