Herkes endişe ve telaş içinde bekliyordu. Boş, parlak ve sessiz koridorda, genç kızı bekleyenlerden başka kimse yoktu.
Doktorlar, durumun kritik olduğunu belirttiğinden beri kimse yerinde duramıyordu.
Genç kızın ailesi, ağlamaktan harab duruma gelmişken; arkadaşları, ailesine destek olmak için güçlü durmaya çalışıyordu.
Yaklaşık bir saattir kimse yeni bir haber vermemişti onlara. Bu yüzden içlerindeki endişe daha da büyüyordu.
Bu, genç kızın bir günde girdiği ikinci ameliyattı.
Saatlerdir ağlama ve teselli sesinden başka bir ses duyulmayan koridorda, ayak sesleri duyulmaya başladı. Herkes, nefes nefese ve ağlamaktan ayakta dahi duramayan gence baktı. Genç kızın arkadaşlarından birkaçı koşarak onun yanına gitti ve kollarından tutarak yardım ettiler.
Genç, bu sessizliğin üzerine çığlıklar atmaya başladı ve çırpınarak kolunu tutan arkadaşlarından kurtulmaya çalıştı.
Bu görüntüye karşı genç kızın annesi, daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başladı.
Koridor artık feryat sesleriyle dolup taşmıştı. Teselliler bir fayda etmiyordu o andan itibaren.
Birkaç dakika sonunda ameliyathanenin kapısı aralandı. Herkes içeriden çıkan doktorun yanına üşüştü. Ağlamaktan kapanmaya başlayacak olan gözler ile beklentiyle doktora bakmaya başladılar.
"Hayati riski ortadan kaldırdık." dedi doktor, ilk olarak. Herkes derin ve rahat bir nefes aldı. Genç kızın annesi, yanında olan ilk kişiye sarıldı sıkıca.
"Fakat,"
İşte bu kelime... 'Fakat'.
Sevinç çığlıkları, doktorun tek bir kelimesiyle durdu. Doktor, derin bir iç çektikten sonra başındaki boneyi çıkardı ve eline alıp başını öne eğdi.
"Hafıza kaybı geçirdi."
Genç, hemen doktora karşı bir adım attı ve krizin ilk belirtisi olarak, alayla gülmeye başladı.
"Hafıza kaybı geçici, öyle değil mi? Yani geri gelecek türden. Aksi olamaz! Öyle değil mi?"
Doktor, gence cevap vermek adına dudaklarını araladı ama genç, çoktan durdurulamayacak bir kriz geçirmeye başlamıştı.
"Lanet olsun, cevap versene!! Geçici, desene! Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun!!"
Arkadaşları, gözyaşları içinde genci zaptetmeye çalışıyordu. Fakat genci tutmak hiç kolay değildi.
"İyileştir onu!! Duydun mu beni?!! Eğer o, gözlerini açtığında bizi hatırlamazsa-"
Genç, daha cümlesini bitiremeden koluna saplanan aşırı doz sakinleştirici iğneyle, arkadaşlarının koluna yığılmıştı.
"Maalesef bu hafıza kaybı kalıcı."
Herkes, dolu gözlerindeki yaşları akıtmaya devam etti o an. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Orada bulunan herkes, aklını yitirmiş gibiydi.
"Ameliyatı iyi geçti ama. Durumu iyi. Sadece biraz dinlenmesi gerek. Yaklaşık bir saat sonra uyanır. Yalnız... Kimseyi, hiçbir şeyi hatırlamayacak. Üzerine gitmeyin. Geçirdiği kazadan ne olursa olsun bahsetmeyin. Aksi takdirde beyin, o An'a tekrar dönmek isteyebilir ve bu, hiç iyi olmaz."
"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu, genç kızın arkadaşlarından biri.
"Yani yeniden beyin kanaması veya travması geçirebilir ve tekrardan ameliyat olması, onun için büyük bir risk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılcık Şerbeti #wattys2020
FanficGözlerini ilk açtığında nasıl hissettiğini asla hatırlayamazsın. Gözlerini sonsuzluğa kapattığında da bu duygu hissedilmez gelir sana. Fakat şimdi, Gerçekten anlıyorum. Çünkü biliyorum, hissediyorum ve masum bir bebek değilim. Gerçek adımı, yaşımı...