Nakil edildikleri hastane fazla büyük değildi. Koridorlar dar, odalar minik, oturulacak yerlerin sayısı az. Duvarların rengi beyaz değildi, iç boğucu gri bir rengi vardı. Zeminler ise özensizdi. Parlak mermerler yerine eski görünümlü parkeler vardı yerde. Hasta odaları en fazla iki kişinin sığabileceği bir büyüklükteydi.
"Her şey tamam, içeri girebilirsiniz." dedi Sadie'nin odasından çıkan suratsız hemşire. Rose, yapmacık bir tebessümle kadına teşekkür etti. Ardından sakinleştirici etkisinde olan ve uyuyan kızının yanına gitti. Finn, Noah, Dacre, Sophia ve Wyatt, hemşireler tarafından ufak bir kontrolden geçtikten hemen sonra Sadie'nin odasının önüne gelmiş ve sandalyelere oturup beklemeye başlamışlardı.
...Hastanede çıkan şiddetli yangın yürekleri ağza getirdi. Hastalar hemen yakınlardaki hastanelere sevk edildi. Oldukça sarsıcı dumanlara rağmen neyseki ölüm yaşanmadı. Yaklaşık 48 yaralı var ama aldığımız son dakika haberlerine göre hepsinin durumu iyi...
"Aman Tanrım, Millie!" diye bağırarak televizyonu kapattı ve koşarak salondan çıktı, Jacob. Mutfakta atıştırmalık hazırlayan Millie, çatık kaşlarla hızla yanına gelen sevgilisine baktı.
"Ne oluyor, Jacob?" diye sordu, endişeyle.
"Sadie'nin kaldığı hastanede yangın çıkmış."
"Ne?!"
Millie, hemen tezgahta duran telefonunu eline aldı ve Gaten'ı aradı. Gaten, ilk çalışta aramayı yanıtladı.
"Gaten, Sadie-"
"Evet, Mills, haberi gördüm."
"Neredesin?"
"Joe'nin yanında. Dacre'yi aradık. Durumları iyiymiş. Sevk edildikleri hastaneye gidiyoruz."
"Bizi alabilir misiniz?"
"İki dakikaya oradayız."
Millie, telefonu kapattı ve koşarak odasına çıkıp eline geçen ilk kot pantolon ile turuncu tişörtü giyindi.
"Aman Tanrım," dedi şok geçiren, Natalia. Elindeki telefonu kahvesini içen Charlie'ye gösterdi.
"Hastanede yangın çıkmış!"
Charlie, telefonu eline aldı ve haberi okudu.
"Bu Sadie'nin ka-"
"Hemen gidelim, Charlie." dedi Natalia, çantasını alıp ayağa kalkarken. Charlie, masaya bir miktar para bırakıp büyük adımlarla Natalia'nın peşinden gitti. Kafenin yanına park ettikleri arabaya binip yola koyuldular. Ardından Natalia, telefon rehberinden Sophia'nın numarasını buldu.
"Sophia, iyi misiniz?"
"Evet, iyiyiz. Telaş yapmayın."
"Sadie?"
"O da iyi ama...bir şeyler oldu sanki."
Natalia'nın kaşları çatıldı. Sophia'nın söylediğini bir şeylerle bağdaştırmaya çalışıyordu. O sırada Sophia, Natalia'ya sevk edildikleri hastanenin ismini söyledi ve telefonu kapattı.
Charlie ve Natalia, hızla yola koyuldu.
Yaklaşık 15 dakika sonra yola koyulan herkes hastaneye varmıştı.
Ve küçük hastane koridorunda tıklım tıkış oldular. Herkes, Sadie ve diğerleri için oldukça endişelenmişti.
"Nasılsınız?" diye sordu Joe, hepsinde tek tek göz gezdirerek.
"Biz iyiyiz, Joe." dedi Sophia, titrek nefesiyle.
"Peki ya Sadie?" dedi, Gaten.
"O da iyi ama bir şeyler oldu sanki." dedi, Dacre. Noah, dolu gözleriyle Finn'e baktı. İçten içe neler olduğunu biliyordu ve kriz geçirmesi an meselesiydi. Şu ana kadar kendisini tutması bile bir mucizeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılcık Şerbeti #wattys2020
FanfikceGözlerini ilk açtığında nasıl hissettiğini asla hatırlayamazsın. Gözlerini sonsuzluğa kapattığında da bu duygu hissedilmez gelir sana. Fakat şimdi, Gerçekten anlıyorum. Çünkü biliyorum, hissediyorum ve masum bir bebek değilim. Gerçek adımı, yaşımı...