"Bu tür travmalara, özellikle de son dönemlerde, sık sık rastlaması mümkün." dedi, doktor. Rose, elini alnına koydu ve Gaten'ın yardımıyla sandalyeye oturdu.
"Ne yapmalıyız peki?" diye sordu, Millie.
"Saat başı kontroller yapmamız gerekecek. Durumuna göre çeşitli ilaçlar vereceğiz. Sizin yapmanız gereken tek şey: onu olabildiğince cevaplarını istediği şeylerden uzaklaştırmanız."
Doktor, iç çekip geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra oradan ayrıldı. Rose, Gaten, Millie ve Jack, koridorda çaresizce oturuyorlardı. Jaeden, Noah ve Chosen ise Finn'in yanında, onun uyanmasını bekliyorlardı.
Biraz dinlenmesi ve sakinleşmesi için iğne yapılmıştı ve şu anda vücut direncini arttırmak için serum veriyorlardı.
"Kendini yorma." dedi, Jaeden. Chosen ve Noah, aynı anda Jaeden'a baktı. Jaeden, eliyle Noah'ı gösterdi. Chosen, arkasına yaslandı ve kollarını göğsünün altında bağladı. Noah, huzursuzca nefes alıp verdi ve Jaeden'a baktı.
"Başka yapabileceğim bir şey yok, Jaeden."
"Biraz uyuyabilirsin." dedi ve araya girdi, Chosen.
"Sende yaralandın, Noah. Dinlenmen gerek."
"Herkes bu haldeyken gidip kendimi düşünmeyeceğim."
"Biz seni de düşünüyoruz, Noah."
"Ben iyiyim, Jaeden."
"Olmadığını görüyoruz, Noah."
"Beni düşünmeyin, tamam mı? Düşunmeniz gereken üç kişi var sadece: Sadie, Rose ve Finn."
Jaeden, derin bir nefes alıp verdi ve gözlerini kapattı. Chosen, ayağa kalkıp camdan dışarı baktı. Bahçede, hastaneye doğru koşan Sophia ve Wyatt'ı gördü. Muhtemelen Millie aramış ve haber vermişti.
Sophia, gözyaşları içinde kapıdan girdi ve asansörlerin olduğu yere koştu. Durmadan tuşa basmaya başladı. Wyatt, büyük adımlarla Sophia'nın yanına geldi.
"Korkulacak bir şey yoktur, Soph. Sakin ol."
"Sakin falan olamam." diyerek asansörün açılan kapısından girdi, Sophia. Wyatt, tek adımla asansöre bindi ve Sophia'ya baktı. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı ve gözaltları morarmıştı. Uykusuzluktan yüzünde şişlikler oluşmuştu. Kendine bakmadığı için saçları darmadağınıktı. Wyatt, sevgilisini bu hâlde görmeye dayanamıyordu. Bir şey söylemek için dudaklarını araladı ama açılan kapı ve kendini dışarı atan Sophia, buna engel oldu. Wyatt'ta koşarak peşinden gitti.
"O nasıl?!" diyerek Millie'nin karşısında durdu, Sophia. Bekleyen herkesin bakışları Sophia'ya döndü.
"Sakinleştirici verdiler. Uyuyor." dedi, Jack.
"Eve gidin diye ısrar ettiniz ama sonu!" dedi ve endişeyle kapıyı gösterdi, Sophia. Gaten, Rose'un yanında oturmuş ona destek oluyorken aynı şey Jaeden için de geçerliydi.
"Bizi dinle ve en azından yeniden bir kontrol yaptır."
Noah, kızarmış gözlerini Finn'e çevirdi ve burnunu çekerek elleriyle oynamaya başladı.
"Bunu bir daha söyleme, Jae."
Jaeden, sıkıntıyla iç çekti ve elini Noah'ın omuzundan çekti. O sırada gözlerini aralayan Finn'i fark eden Noah, ayağa kalkıp yanına gitti. Finn, kendine gelince hızla ayaklarını yataktan sarkıttı ve serumunu bir tutuşta çekip kopardı.
"Finn, kendine-"
"Bırak, Noah!" dedi ve Noah'ı kendinden iterek kapıya yöneldi. Jaeden, arkasından gitmek istese bile ağlamaya başlayan Noah'ı bırakamadı ve yanına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılcık Şerbeti #wattys2020
Fiksi PenggemarGözlerini ilk açtığında nasıl hissettiğini asla hatırlayamazsın. Gözlerini sonsuzluğa kapattığında da bu duygu hissedilmez gelir sana. Fakat şimdi, Gerçekten anlıyorum. Çünkü biliyorum, hissediyorum ve masum bir bebek değilim. Gerçek adımı, yaşımı...