"Beni hatırlaman ne güzel." dedi ve alayla gülüp genç kızın yanına yaklaştı. Tam başucunda durup ellerini ceplerine koydu.
"Lütfen git." dedi, sertçe yutkunarak. Caleb, kahkaha atarak başını geri attı.
"Seni görmek için nerelerden geldim, haberin var mı senin?"
"Caleb, git." dedi ve ağlamamak için yanaklarını ısırmaya başladı, Sadie. Gözleri dolmuştu ve vücudu korkudan esiyordu.
Caleb, başını 'hayır' anlamında iki yana salladı yavaşça.
"Aç lan şu kapıyı!!!!" diyerek kapıyı yumruklayan Finn'in sesi duyuldu sonra. Sadie, hemen bakışlarını kapıya yöneltti.
"Finn!!"
Caleb, hızla ellerini cebinden çıkarıp Sadie'nin dudakları üzerine koydu ve bağırmasını engelledi. Sadie'nin gözleri korkuyla büyüdü.
"Sadie?!!! Sakın korkma, canım!" diye bağırdı, Finn ve birkaç saniye sonra kapıya sertçe omuz attı.
"Sakın sesini çıkarma, Sink." deyip ürkütücü bakışlarını Sadie'nin gözlerine sabitledi. Sadie, hiçbir şey yapamadı. Titriyordu, korkuyordu ve dolu gözlerinden yaşların akmaması için mücadele veriyordu.
"Caleb! Aç şu kapıyı hemen!!!!" diye bağırarak araya girdi, Dacre.
Finn, kapıya onlarca kez vurdu ama açmayı başaramadı. Bunun üzerine Dacre, onu kenara çekip kapıya omuz attı. İlki bir fayda etmedi.
"Hadi Dacre! Aç şu kapıyı!" diye destek verdi, Joe. Dacre, yeniden denedi. Ve kapı açıldı. Finn, ışık hızıyla içeri girdi.
"Sakin ol, Finn." dedi ve ellerini havaya kaldırarak güldü, Caleb.
"Sadece ufak bir sohbet ettik."
Finn, dudaklarını aralayıp konuşacakken Caleb'ın üzerine giden Noah yüzünden durdu. Joe, hızla gidip Noah'ı Caleb'tan ayırmaya çalıştı. Caleb, duvara yapışmıştı ve Noah, delirmiş gibiydi. Ardı ardına küfürlerini sıralıyordu. Sadie, ağlamaya başlamıştı. Finn, her ne kadar Noah ile beraber Caleb'ı katletmek istese de Sadie'nin yanına gitti ve sıkıca ona sarıldı.
"Sana bir şey yaptı mı?" diye sordu, endişeyle. Sadie, zorla başını iki yana salladı.
O sırada küfürler savurmaya devam eden Noah'ı geri çekti, Joe.
"Tamam, Noah! Sakin ol!!"
"Nasıl Sadie'nin yanına girebiliyorsun lan sen!!!"
"Noah! Tamam, dedim!!"
"Götür onu buradan, Joe."
Joe, Noah'ı zor da olsa tutarak dışarı çıkardı. Dacre, hızla Caleb'ın üzerine yürüdü ve çatık kaşlarını ona yöneltti.
"Ne yaptın sen, ha?"
"Hesap vermek zorunda değilim," dedi ve Dacre'ye doğru bir adım attı, Caleb.
"Çok merak ediyorsan," dedi ve titreyerek birbirlerine sarılan Finn ile Sadie'ye baktı.
"Onlara sor." diyerek derin bir iç çekip Dacre'nin yanından geçip odadan çıktı.
Dacre, ne yapacağını bilemez hâlde olduğu yerde kalakaldı.
"Su."
Finn, hemen Sadie'den ayrıldı ve sehpanın üzerindeki sürahiden bardağa su doldurup Sadie'ye verdi. Suyu içmesine yardım etti.
"Pekâlâ," dedi ve köşedeki sandalyeyi alıp kilidi kırık kapının önüne koydu, Dacre.
"Kaçışınız yok," diyerek ellerini cebine koyup duvara yaslandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılcık Şerbeti #wattys2020
FanficGözlerini ilk açtığında nasıl hissettiğini asla hatırlayamazsın. Gözlerini sonsuzluğa kapattığında da bu duygu hissedilmez gelir sana. Fakat şimdi, Gerçekten anlıyorum. Çünkü biliyorum, hissediyorum ve masum bir bebek değilim. Gerçek adımı, yaşımı...