thirty pt.1

5.1K 398 93
                                    

*olay şimdiki zamandan başlamıyor ama belli bir zaman dilimi de veremem, bu yüzden seks arkadaşlığından öncesi olduğunu bilmeniz yeterli diye umuyorum, flashback gibi düşünün*

Derin bir nefes verdim ve sırtımı yasladığım dolaplardan kendimi ayırdım. Bileğimdeki saate son kez bakıp basketbol pratiklerinin bittiğinden emin olduktan sonra dolabın arkasından çıkıp yavaşça yürümeye başladım.

Koridordakiler hiçbir şeyin farkında olmadan işlerine ve konuşmaya devam ediyordu.

Garipti. Görünmez gibiydim.

Hergün bu saatte burada dolapların orada bekliyor, belli bir saatten sonra çıkıyor ve yürümeye başlıyordum.

Kimse farkında değildi.

Eh, benim işime geliyordu sanırım bu.

Koridorun başından görünmeye başlayan bedenlerle elimi hızlıca pantolonuma sürmüş ve gözlerimi yere çevirmiştim.

"Ne diye bana atmadın anlamıyorum Yoongi."

Hoseok'un sesiyle yaklaştığınızı anlamış ve başımı kaldırmıştım.

Terli tutamlarını alnından çekerken kelimeleri ağzında yuvarlayarak konuştun. Kalbimi şimdiden hissetmiyordum.

"Uzatma artık Hoseok. Atmadım işte."

Ses tonundan yorgun olduğun belliydi. İçimin burkulmasına engel olamadım.

"Bugün bir değişiksin Yoongi."

"Uzatmayın demedim mi?" Sesinden modunun düşük olduğunu anlamıştım. Neden böyleydin?

Etrafındakiler sana karışmamaya karar verip kendi aralarında konuşmaya başlamışken Namjoon karşı takımdan birini görünce seslendi.

"Hey S.Coups, iyi oynadınız."

"S.Coups demeyin, onun adı Seungcheol."

Arkadan aniden gelen Jeonghan hyungu gördüğümde hem tebessüm etmiş, hem de hafifçe iç çekmiştim.

Çok güzeldi.

"Jimin!"

Off ama beni görmeseydi daha güzeldi.

"Jeonghan noona!"

Şakayla söylerken içten içe gerginlikten ölüyordum. Sizin grubunuz durmuş, ben ve Jeonghan hyung'u izliyorlardı.

"Ah! Seni küçük velet, bana şöyle seslenme demedim mi?"

Sesini sinirlenmiş gibi çıkarmasına rağmen yüzü gülüyordu. Yanıma gelip belime sarılmıştı.

Kıkırdadım.

"Ama sen benim noona'm değil misin? Küçükken sana noona dememe kızmıyordun, şimdi ne oldu?"

Jeonghan hyungla küçüklükten beri arkadaştık.

"Bir şey olmadı bebeğim. Biraz büyüdük ama hala senin noona'nım."

Benim gibi kıkırdamış ve yanağıma bir öpücük kondurmuştu.

Onu çok özlüyordum.

Beline daha da sarılırken, her zaman ki anaçlığıyla başımı göğsüne yaslamıştı. Şey biraz uzundu benden.

Biraz.

5 santim kadar.

Ehe.

"Benim minik Jiminnie'm."

Başımdaki elleri hareketlenmiş ve tutamlarımı okşarken mırıldanmıştı.

"Jeonghan, bir çocuğumuz olduğunu bilmiyordum."

angel // yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin