NE OLACAK?

62 9 2
                                    

Medya da; Pamir Aslan

Alarmın çalmasını beklemeden uyandım.  Odamda kahve yapmam için makinem vardı. Açma düğmesine basıp beklemeye başladım daha sonra kendiliğinden  doluyordu zaten bardağa. Odamın balkonunu açtım ve çıktım. Sabahın serin havası beni ürpertirken dün olanları düşündüm. Huzurlu olmak neydi? Bana bunu hissettirmişti. Tabiki Bade'ye umursamaz bir şekilde anlatmıştım her şeyi. Yinede kendimi kaptırmamam için uyarıp durmuştu.  Kim ne derse desin dün baya eğlenmiştim. Uzun süredir aile olmak ne demek bilmiyordum ama Ayaz ve Batur bana bunu hissettirmişlerdi. Saat 6 olmak üzereydi, balkondan çıktım üstüme şal örtüp kahvemi aldım ve balkona geri geçtim. Denizin kokusunu içime çektim. Ayaz'ı özlemiştim. Balkondan içeri geçtim dolabımı açıp yeşil bir eteğin üstüne bordo dar gömleğimi giydim ve uçlarını bağladım. Takılarımı da taktım. Ayakkabı seçimimi de yüksek topuklu olarak tamamladım. Bade tekrardan beni odama göndersin istemiyordum. Parfümümü sıktım deri ceketimi de giyip odadan çıktım. Bade'nin sesi aşağıdan geliyordu ama farklı bir ses daha vardı aşağıda. Hemen indim  Bade'nin konuştuğu kişiye baktığımda bunun Pamir olduğunu gördüm. Pamir benim eskiden en yakınımdı, Batur'u sevmemem gerektiğini bu kötülüğü kendime yapmamamı söyleyip dururdu. Beni tek seven arkadaşımdı. Kankamdı beni, hapistede hiç yalnız bırakmamıştı. Koşarak yanlarına gittim ve beline atladım yanaklarını öptüm. Beni üstünden attı önüme geçip o da yanaklarımdan öptü.

'Bende bu harika koku ne zaman gelecek diye merak ediyordum!' dedi gülümsedim.

'Ne zaman geldin sen İstanbul'a?' diye sordum. Liseyi İzmir'de okuyordu.

'Artık seninle okuyorum güzelim seni bırakmayacağım hiç, duyduğuma göre birileri kontrolden çıkmış!' dedi Bade'ye baktım. Batur'a eski hissettiklerim yüzünden şimdi ona karşı yumuşayacağımdan korkuyordu. O yüzden Pamir'i çağırmış olmalıydı.

'Bana bak beni bunaltırsan senin kafanı kopartırım!' dedim tehditkar bir sesle.

'Prenses ben seni bunaltır mıyım hiç!' Dedi,masum bir ifadeyle bu haline Bade ile kahkaha atmıştık.

'Haydi bugünün şerefine sizi kahvaltıya çıkartıyım.' Dedi kafamızla onayladık hemen. Dışarı da kahvaltı kim hayır derdi ki? Hızla evden çıktık arabaya bindik.

                      ...

Yemeklerimizi yemiştik ve sahil havasında kahvelerimizi içiyorduk. Telefonuma gelen mesajla merak edip baktım.

KİMDEN;GEREKSİZ
İnsan günaydın mesajı atar değil mi?

Yazmıştı. Neden atacaktım ki günaydın mesajı?

KİME; GEREKSİZ
Günaydın oldu mu?

Yazıp gönderdim ne var keyfim yerindeydi. Batur'la uğraşamayacaktım. Saniyeler sonra mesaj geldi.

KİMDEN; GEREKSİZ
Neredesin? Okulda yine yoksun.

Yazmıştı bu soruları artık beni sıkmıyordu.

KİME; GEREKSİZ
Bugün gelmeyeceğim, özle.

Yazıp gönderdim. Pamir dikkatle bana bakıyordu.

'Telefonunu uzat prenses.'dedi sinirle.

'Hayır ya Pamir rahat bırakın beni!' Dedim.

'Güzelim bak uyarıyorum seni telefonu ver.' dedi tehditkar bir sesle.

'Al ya al!' dedim telefonu ona doğru attım. Dikkatle okudu kaşlarını çatmıştı.

'Defne sen akıllanmayacaksın!' Dedi sinirle.

'Herşey kontrolümün altında Pamir böyle konuştuğuma bakma. Mutlu değilim onunla konuşuyorum diye!' dedim bunu duyunca biraz rahatlamış gibi oldu.

'Tamam prenses sen öyle diyorsan sana güveniyorum.' dedi. Gülümsedim bana güvenmesi hoşuma gitmişti.

'Ben Doğukan'ın yanına gidiyorum kuzum.' dedi ve ayaklandı Bade. Dünden biliyordum ki Gökhan için bir şeyler yapacaklardı.

'Dikkat et, bana da haber vermeyi unutmayın!' dedim ona sarıldım. Benden ayrıldı Pamir'e sarıldı. Onları hapisteyken ben tanıştırmıştım, onun beni Doğukan ile tanıştırması gibi. Bade uzaklaştı hızla. Pamir bana döndü,

'Bugün benimlesin prenses!' dedi kesin bir tavırla. Ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırdım.

'Ne istersen onu yaparız patron!' dedim birlikte kahkaha attık.

'Benim mekana gidelim istersen Big Bos'a!' dedim, saçlarımı karıştırdı

'Sen büyüdün de mekan sahibi mi oldun!' diye dalga geçti biliyordu büyükbabamdan dolayı mekanların hepsi benim üzerime olduğunu.

'Pamir dalga geçme ya' diyip saçlarımı düzelttim ona sinirli sinirli bakıyordum. Hesabı getiren garsona baktım ne ara hesabı istemişti bu çocuk? Ödeyip ayaklndı ve elini uzattı tuttum ve çıkışa doğru ilerledik.

'Big Bos'un yerini biliyorum oraya gidelim ve biraz seninle eğlenelim bakalım nasıl bir değişiklik var sende!' Dedi.

'Görürsün!' dedim ve göz kırptım. arabaya bindik.

                 ...

Pamir ile baya eğlenmiştik Big Bos'a gidene kadar yollarda durup insanlarla uğraşmıştık. Baya yorulmuştum akşam olmak üzereydi. Batur arayıp duruyordu açmamıştım mesajlarına da  cevap vermemiştim.  Okumamıştım bile Pamir her bildirim sesinde moreli bozuluyordu. Ben cevap vermediğim için ise eski neşesine geri dönüyordu. Big Bos'a geldik arabayı park ettik ve indik. Direk sahiplenir bir şekilde tuttu gülümsedim ve içeri girdik. Hemen bizim için ayrılan masaya geçtim Pamir'de yanıma oturdu ve kolunu bana attı. Biz gülüşürken birinin bana baktığını hissetmemle o tarafa doğru döndüm. Batur ile göz göze gelmemle gülüşüm soldu. Nasıl bir bakıştı o öyle. Pamir baktığım yöne baktığında sinirden kasıldığını gördüm. Rahatlaması için elimi elinin üstüne koydum. Kolumdan sıkıca tuttu ve beni piste doğru çekti. Hafif çalan müziğin ritminde sallanmaya başladık loş bir ışıkta. Bana sıkıca sarıldı bende ona kollarımı doladım ve başımı omzuna koydum. Batur elindeki bardağı sıkıyordu. Müzik bittiğinde birbirimizden ayrıldık. Masaya geçtik, Batur hızla yanımıza geldiğini gördüm bir sorun çıkmazdı değil mi?












ACIMASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin