E: Günaydın gönlüm.
Erçil: Günaydın, sikeyim.
E: Beni mi?
E: Tamam, nerede ne zaman?
Erçil: Aptal.
Erçil: Dersim, coğrafya.
E: Siktir...
E: Hüsamettin hoca...
Erçil: Eeevveeettt...
Erçil: Mila, kalk kızım tahtaya yap bakayım soruyu.
Erçil: Mila, yanlış formül.
Erçil: Mila, kendine gel.
Erçil: ADAM ADIMI ÖĞRENDİĞİNDEN BERİ, YAKAMI BIRAKMIYOR.
Erçil: Mila kızım, yardım et.
Erçil: Nüfusuna da geçir, öyle ölmem ben.
Erçil: Of, of, of!
Erçil: Biri beni kurtarsın.
Yarım Saat Sonra
Erçil: Ne, nöbetçiye rüşvet verip, beni mi çağırttırdın?
Erçil: Kafayı mı yedin?
E: Çıkmak istemiyor muydun?
Erçil: Evet?
E: E o zaman, neden sorguluyorsun güzelim?
Erçil: Her neyse.
Erçil: Sonra görüşürüz.
E: Belki.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanfil|texting
Short Story→tamamlandı Bu kitap, karanfil sevenlere ithafen. E: Senin haberin yok ama ben kalbimi avuçlarına bıraktım E: Ne olur, avucunu kapatma E: Ölürüm