Doğum günüm için giydiğim beyaz elbiseyle, barlar sokağının başında bekliyordum. Bizimkileri bekliyordum. Sokağın başında, Ekin'i görmemle gülümsedim. Ona doğru atılırken, Ekin'in aksayan adımlarıyla duraksadım.
"İyi misin?" diye sordum usulca. Başını onaylarcasına salladığında, arka tarafında tuttuğu karanfil buketi.
"Doğum günün kutlu olsun." diye mırıldandı ve yemen ardından, karnını tuttu. Birden onu düşecek gibi olduğunda, tuttum ama taşıyamacağım için önce kendim çöktüm sonra da kafasını kucağıma aldım.
"Ekin, ne oldu sana?" diye sordum titrerken sesim. Karanfil buketini kanlı eliyle bana uzattı.
"Ekin," diye seslendim yavaşça. Bir kenara bıraktı, karanfilleri.
"Seni seviyorum." diye mırıldandı.
"Bende seni seviyorum Ekin'im." dediğimde, güldü hemen sonrasında inledi.
"Erçil, ben sana aşığım." dediğinde, ellerim titredi.
"Ekin, ne oluyor?" diye sordum gözyaşlarım akarken.
"Seni sonsuz kere sevebilirim. Beni sürekli güçlü oluşun, gülümsemen, her bir zerren. Yemin ederim çok seviyorum. Çok aşığım." dediğinde, duraksadım.
"Sevdiğimi bil, gözlerimin içine bak tamam mı? Eğer ölürsem, seni çok sevdiğimi, seni her şeyden çok sevdiğimi bil." dedikten hemen sonra, eliyle karanfil buketinden bir tane aldı ve sapını kopardı. Küçük bir şey kalmıştı.
"Bak, senin kadar güzel." diye mırıldandı.
"Ekin, yapma yalvarırım." dediğimde, inledi ve elini karnına bastırdı.
"Yardım edin!" diye bağırdım ama sokak bomboştu.
"Ekin, ölme." diye bağırdım.
"Beni abin olarak görüyordun, biliyorum ama yapamadım. Sana aşık olmaktan alıkoyamadım kendimi. Elimde değildi, vazgeçmek istedim." diye konuştu, sesi titrek ve zayıftı.
"Telefon," diye mırıldandım. Çantamdan titreyen elimle telefonu çıkardım ve ambulansı aradım. Kapattığımda, Ekin'in gözleri kapalıydı.
"Ekin, aç gözünü. Nolur." diye soludum yavaşça.
Gözlerini açtığında, Allah'a şükrettim.
"Beni sevmen için, kendimden vazgeçebilirdim." diye fısıldadı.
"Ekin, deme öyle." diye söyledim.
"Erçil, ben seni çok sevdim. Seviyorum da, belki de son nefesimi verirken, sana aşık kalacağım. Yanında, dizlerinde ölüyorum. Daha güzel bir ölüm var mı ki?" dedi ve gökyüzüne dikti bakışlarını.
"Sana böyle söylemek istemezdim. Ama karanfiller soluyor, karanfil prensesim." diye fısıldadı.
"Karanfiller soluyor sevgilim." dediği an, gözleri kapandı.
"Ekin, aç gözlerini. Ekin, yapma. Dön, yemin ederim severim seni. Dön, bırakmam, lütfen gitme." dedim ağlarken, içimde ki, kaybetme hissi o kadar fazlaydı ki, hem çok korkuyordum hem de canım yanıyordu.
"Gitme." diye fısıldadığımda, sokağı ambulans sesleri doldurdu.
*Merhaba, böyle öğrendiniz. Evet, öğrenme kısmını dramasız yapamıyorum. Mutsuz son olmayacak. Haberiniz olsun. Her neyse, görüşürüz bugün sondu bu bölüm. Öğrendiniz de.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanfil|texting
Cerita Pendek→tamamlandı Bu kitap, karanfil sevenlere ithafen. E: Senin haberin yok ama ben kalbimi avuçlarına bıraktım E: Ne olur, avucunu kapatma E: Ölürüm