Saatler, saatler...
Bir türlü geçmeyen o saatler...
Ekin'in bir adam tarafından bıçaklandığını öğrenmiştik. Yarım saate yakın bir süre, yanıma gelirken bile yaralıymış...
Ekin'in annesi, bir köşede oturmuş sadece benimle konuşuyordu arada.
Oldukça fazlasıyla içimde ki acıyı hissediyordum, kaybetme korkusu her tarafımı etkisi altına almıştı.
Konuşamıyordum, konuşsam ağlardım, ağlasam susamazdım.
Aklımın en ufak yerinde bile, E'nin Ekin olma ihtimali yoktu...
Her sarıldığımda, kız kardeşim derdi.
Bunu ona yaşattığım için kendimden nefret edebilirdim.
Bana her sarıldığında, onu abim gibi görüp, içine kapanıp acı çekmesini sağlayan bendim.
Canını sürekli olarak yakan bendim.
Kalbini kırıp duran, dibimde olan sevgiyi göremeyen.
Aptal gibi onu görememiştim.
Onu aslında gün geçtikçe, öldüren bendim.
Tam altı yıl boyunca, gıkını çıkarmamıştı.
O en güzel ölümün, benim kollarımın arasında olacağını söylemişti.
Hiçbir şey yapamamıştım kan vermekten başka...
Öylece durmuş, her şeyi izliyordum.
Bir şey yapamıyordum, sessizdim.
Tek istediğim, biraz mutlu olmaktı.
Onu da, hayat bana vermemişti.
Ekin'in doktorunun çıkmasıyla, hemen yerden kalktım. Adam ağzında ki maskemsi şeyi çıkardı ve derin bir nefes aldı.
"Hastanın yakınları, siz misiniz?" diye sorduğunda, başımla onayladım ve arkadan Sarp'ın sesi duyuldu.
"Taşşak mı geçiyorsunuz?" diye soran Sarp'la, Lavin koluna dokundu ve geri çekti yavaşça.
"Lütfen, saygılı olun. Durumu iyi, yarım saat sonra normal odaya alırız. Geçmiş olsun." dediğinde, Elif teyze elini göğsüne koydu ve derin bir nefes aldı. O sırada ise, benim gözümden çoktan yaş dökülmüştü.
Annesi bana dönüp sarıldığında, yavaşça sırtını sıvazladım.
"Geçti, Elif teyze, geçti." diye mırıldandım o da başıyla onayladı beni.
"Geçti kuzum." diye fısıldadı.
●
Ekin'in odasında, onun uyanmasını bekliyorduk hepimiz.
Yavaşça kıpırdandığında, büyük bir tebessümle izledim onu. O ise, gözlerini açar açmaz, tavana garip garip bakıyordu.
"Yaşıyor muyum?" diye sorduğunda, Elif teyze birden ağlamaya başlamıştı.
"Sesine kurban olduğum, ömrümden ömür getirdin eşşek sıpası. Yemin ederim öbür tarafla aramda bir çizgi açıyordun geri zekalı." diye başladığında, Ekin ofladı.
"Anne, ölmedim. Hayattayım, yaşıyorum." dediğinde, Sarp yine kendini tutamadı ve konuştu.
"Hele bir ölseydin, ölünü sikerdim." dediğinde, Elif teyze Sarp'a dönüp, tövbe tövbe dedikten hemen sonra önüne, oğluna dönmüştü.
"Nasılsın?" diye sordu Emir yavaşça.
"İyiyim koçum, sen?" diye sorduğunda, Emir gülümsedi. Erdinç ise bir anda yanındaki sandalyeye oturdu ve Ekin'e yanaştı.
"Elif teyze, seni iki dakika dışarı alabilir miyiz? Kurbanın olayım, beni yanlış hatırlamanı istemiyorum." diye söylediğinde, Elif teyze garipsese de, sorgulamadan dışarı çıktı.
"Amına koduğumun zırtosu, neden Erçil'in yanına gelmek yerine hastaneye gitmedin lan zırto?" diye sorduğunda, yutkundum yavaşça.
"Doğum günüydü... " dediğinde, devam etmesine izin vermeden, tısladım.
"Aptalsın. Hastaneye gitseydin, kızmazdım sana." diye.
"Olsun, gelmek istedim." dediğinde, hep bir ağızdan, konuştuk.
"Aptalsın."
"Bizi yalnız bıraksanıza. Erçil'le." dediğinde, gerildim ama belli etmedim.
Sarp salak salak, o'larken, ona gözlerimi devirmiştim.
"Özür dilerim." diye mırıldandığında, kaşlarımı çattım.
"Hastaneye gitmediğin için mi? Evet bence de, dilemelisin." dediğimde, gözlerime öyle bir baktı ki, içim acıdı.
"Seni sevdiğim için." diye fısıldadığında, gözlerimi kapattım.
"Özür dilenilecek bir şey değil bu." dedim ona bakarken.
"Biliyorum, istemezdin." dedi ve derin bir nefes aldı.
"Ama yapamadım, sözüm geçmedi." dedi.
"İstersen, hayatından da çıkarım." dedi hemen sonra.
"Saçmalıyorsun." dedim kaşlarım çatık ona bakarken.
"Erçil, istersen..." diye başladığında, devam ettirmedim onu.
"Sus saçmalamaktan başka bir şey demiyorsun. Yok hayatından çıkmakmış, bilmem neymiş. Aptal aptal konuşma. Sana şans vermem de demedim. Seni sevemem de demedim. Aptal aptal endişelerini kendine sakla. İyileşmeye bak." dedikten sonra, kapıyı açıp kapattım. Ve dışarı çıktım.
Derin bir nefes verdiğimde, uyanmış olmasına şükrediyordum.
*Allah belamı vermiş gibi hissediyorum... Zar zor yazdım bu bölümü de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanfil|texting
Storie brevi→tamamlandı Bu kitap, karanfil sevenlere ithafen. E: Senin haberin yok ama ben kalbimi avuçlarına bıraktım E: Ne olur, avucunu kapatma E: Ölürüm