Sınav Sonrası;
Erçil: Aynı üniversiteyi kazanmışız!
Erçil: YAA SENİNLE BERABER OKUYACAĞIZ.
Erçil: yemin ederim çok sevindim
Erçil: Seninle dört yıl daha
Erçil: Seni seviyorum
Erçil: Seni çok seviyorum
Erçil: İyi ki varsın sevgilim
Erçil: Çok seviyorum seni
Ekin: Ne oldu?
Ekin: NE?
Ekin: AYNI ÜNİVERSİTEDE MİYİZ?
Ekin: Hemen uçuyorum sana.
Karşımdan koşarak gelen Ekin'i görmemle kaşlarım çatıldı. Harbiden uçuyordu lan bu.
Üstüme doğru hızla sarıldığında, dengemi kaybettim ve yere yapıştık.
Ama o son anda, sırtım yere gelmesin diye bizi çevirmişti.
Yani son durum; o altta ben üstte.
"Evlenelim mi?" diye fısıldadı yüzüme doğru.
İlk başta anlayamadım, zaman durmuş gibi hissettim.
Sonradan dank edince, Ekin'e bakmaya başladım.
"Ne?" diye şaşkınlıkla fısıldadım.
"Evlenelim mi diyorum, karı koca oluruz." dedi yüzüme bakarken.
"Lan, şu an üstündeyim farkında mısın? Ve düştük." dedim. O da yeni anlamış gibi durdu.
"Kalk." diye mırıldandı.
"Bir dakika ya, benim bunu sana akşam söylemem gerekirdi. Siktir ya." dedikten sonra, elini alnına vurdu.
"Ne yani? Akşam bana evlenme teklifi mi edeceksin?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Ya ama ben kendimi sikeceğim." dedi yüzünü buruşturarak.
"Ekin," diye mırıldandım. Ve o sırada, küçük bir kız yanımıza yaklaştı.
"Abla, sen çok güzelsin." diye mırıldandı. En fazla beş yaşında gibiydi. Eğildim ve ona doğru baktım.
"Biliyor musun sende çok güzelsin." dedim saçlarına ellerimi yaklaştırırken.
"Abla, saçlarıma dokunmadan olur mu? Onlara en son babamın eli değmişti." dediğinde, elim donup kaldı.
Kendimi, çocukluğumda buldum.
Erçil, 4 yaşındayken;
Babam ve annem dün kavga etmişlerdi, babam ise kavga etmelerinden önce, onunla konuşurken saçımı okşamıştı. Ve saçlarımı sevdiğini söylemişti.
Sırf babam saçlarımı sever diye, saçlarımı anneme taratmazdım. Hep babam tarardı saçlarımı.
Sonra, babam gitti. Saçlarım darmadağın kaldı.
Ben ellerimi süremedim, anneme sürdürmedim.
Taa ki, gerçekten bizi bıraktığını anlayana kadar.
İşte o zaman, kendi saçlarımı taramayı öğrendim.
Ben işte o zaman, babamın yokluğuna alıştım.
"Bak minik, alışman gerekir buna tamam mı? Yoksa sen üzülürsün, sen kırılırsın, şimdiden alış ki yokluğuna, başka şeyler o kadar da koymasın sana." dedim ona tebessümle bakarken.
Küçük kızla biraz sohbet ettikten sonra, gitmişti. Ekin'e döndüğümde, yüzünde kocaman tebessümle bana bakıyordu.
"Senden çok güzel anne olur." dediğinde, gülümsedim.
"Senden de çok güzel baba olur." dedim. Gülümsedi.
Ve hiç tahmin etmediğim bir şey yaptım. Yakasından tutup kendime çektikten sonra, dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
İlk başta öylece dursada, karşılık vermeye başlamıştı.
Dudaklarımızı yavaşça ayırdıktan sonra, alnımı alnına yasladım.
"O zaman benim çocuklarımın babası ol ve evlenelim."
*Sizi de bitirdim... Sizi de özleyeceğim. Ne bileyim, ben biraz yaşadığım şeyleri buraya yazdım. Ben bu hikayeyi yazarken, Ekin'in sevgisine hayran kaldım. Biri de beni böyle sevsin istedim. Açıkçası, şu sıralar pek mutlu değildim. Mutlu olan sahneleri yazarken, çokça sıkıldığım anlar oldu.
*Bu arada, şu an öğrendiğim bir şey daha oldu kişniyorum. Yine iyi sinsisin kız, geri zekalı. Neyse sinirlendim amqkxkksmdmwmsmdkkskdkdkdk.
*Bunu da böyle bitirdim, ne diyeyim?
*Hadi görüşürük, özel bölüm gelir, sizi seviyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanfil|texting
Cerita Pendek→tamamlandı Bu kitap, karanfil sevenlere ithafen. E: Senin haberin yok ama ben kalbimi avuçlarına bıraktım E: Ne olur, avucunu kapatma E: Ölürüm