1. Bölüm●

1.9K 27 4
                                    

TUTKU

- Dur yolcu! Eeee Şey hocam ben unuttum, diyen Mert, -edebiyat hocamız- Aslı Hoca'nın sabır seviyesinin tutamadığı öfkesinin taşmasına neden olmuştu. İlk önce nişanlısı - okulumuzun müdürü ve benim ağabeyim gibi sevdiğim adamla- tartışmış ve ardından da tüm okulun önünde ondan azar yemişti. Şimdi de üç haftadır ancak bir cümlesini ezberleyebildiği şiirle Mert'i dinliyordu.
     Hoca uzun bir konuşma için Mert'in oturmasına izin verirken önümdeki karalama defterine bir çöp adam daha çizdim. Hoca yaptığı konuşmaya yeterince dalınca beklediğim an geldi.
- Tutku. Bana versene eti tutku.
     Adım Tutku. Adımdan nefret ediyorum. Hayatımdan daha çok nefret ediyorum. Kaldığım yetimhanenin siyah duvarlarından nefret ediyorum. Şöyle bir bakınca her şeyden nefret ediyorum. En çok da bana az önceki espriyi yapan şahıstan nefret ediyorum. Emre'den...
- Ne oluyor orada? Tutku neden Emre'yi dövüyorsun kızım?
- Haklı hocam, diye soruyu yanıtlayan Emre'ye bakınca bir şeyler karıştırdığını anladım.
- Aldattım onu hocam. Hem de o kadar çok severken.Hem de gözü önünde.Herkes duysun! Ben Tutku'yu seviyorum, diye tamamladı sözlerini ve bana bakıp muzipçe sırıtınca gözlerimi devirerek ona eşlik ettim.
-Ama arkadaşça, diye bir ekleme yaptı Emre.
      Mert sinirle bize döndü:
- Tam ben burada kurmuşum senaryoyu. Ne diye almıyon bizim gızı Emre Bey oğlum. Bir eksiğini mi görmuşen? Güzel mi değıl?
      Sınıftakiler kahkaha atarken Emre cevap verdi:
- Yok ağam. Kızın tam benlik de ben Melis diye bir kızla çıkıyorum.
Mert karşı atağa geçti:
- O gız garşı garşı böyle işlere da. Onun ilişkileri böyle gısa gısa. Siz gençler ne dersiniz? Ula buldim! Tek gecelik ilişki.
     Emre artık iyice kendini rolüne adapte etmişti. Bu her tavrından belli oluyordu:
- O yüzden onunlayım ya dede.
      Ve çalan - son saatin bittiğine dair- zil ile Mert '' Dede ha dede.'' Diye Emre'yi kovalamaya insanlar birer ikişer üçer dörder beşer onar yirmişer otuzar sınıfı terk etmeye başladılar. Hop dur orda. Sınıfta o kadar kişi yok.
      Tek kaldım. Her zamanki gibi. Yetimhaneye girdiğimi kimse görmesin diye. Utancımdan değil. Bana acıyarak bakan gözleri görmemek isteyişimden. İlkokuldayken hoşlandığım çocuk beni yetimhaneye girerken görmüştü. Ertesi gün gelip neden yetimhanede yaşadığımı sorunca orada yaşıyorum demiştim. O da bunu herkese yaymıştı ve benimle dalga geçmişlerdi. O zamanlar daha güçlüydüm belki de. Şimdi ise onların alaylarıyla uğraşacak gücü kendimde bulamıyorum. Yorulmuşumdur belki de. Adımlarımı sıklaştırdım. Okul çıkışına yürürken müdürün sesini duydum:
-Tutku! Aslı ablanı sakinleştir yalvarırım.
-Çok sinirli.
      Senin yüzünden, diye ekledim içimden.
-Yaparsın sen.
-OK.
-Yay.
-Ağabey ya. Yapma bunu, diyerek arkamı döndüm ve adımlarımı sıklaştırarak yetimhaneye yöneldim. İçeri girdim ve hızla bana ayrılan odaya gittim. Kendimi yatağa attım ve gözlerimi yumdum. Uyumak iyi gelir miydi acaba? Sanmıyorum. Annemin yüzünü hatırlamaya çalıştım ama lanet olsun ki annemi öldüren adamın yüzünü de hatırlayamadığım gibi annemin yüzünü de hatırlayamadım. Doktorlar annemin ölümünü gördüğümü ve buna dayanamadığım ve inanmak istemediğim için anılarımı bilinçaltına gömdüğümü söylüyorlar. Annem gözümün önünde katledildi. Tek şahit benim ve ben katili hatırlamıyorum bile!

Gümmm. Bu seste ne? Bomba mı patladı lan! Koşar adım salona indiğimde bizim yetimhanedeki arkadaşlar horon tepiyor. Ben durur muyum? Leleleleyyyyyyy...
      Pestilim çıktı. Ne kadar yoruldum. Ama bu beni kitapçıya gitmekten alıkoyacak değildi. Yetimhaneden çıktım ve iki sokak ötedeki kitapçıya doğru ilerledim. Sonunda kendimi kitaplar cennetine atınca derin bir nefes aldım. Benim arkadaşlarım onlardı. Onlardan diğer arkadaşlara yer kalmıyordu. Ben her şeyi onlarla yaşıyordum. Annabeth'in Percy'yi kaybetme duygusunu, Nora'nın Patch'e olan aşkını, Alaska'nın sigara kokusunun yarattığı hissi, Q'nun kahramanlıklarına olan hayranlığı, Gus'ın ölüm korkusunu... Hepsini onlarla yaşadım ben. Ve buna da pişman değilim. Tris'i öldüren ve Tobias'ı bırakan yazara kırgınım o kadar. O da yakında geçer herhalde. Cennette kavuşmaları dileğiyle. Elime aldığım kitapları alıp bırakıyordum. En son Hababam Sınıfı, Alaska'nın Peşinde ve Pabucumun Ajanı'nda karar kılarak kasaya ilerledim. Parayı ödeyip dışarı attım kendimi. Yetimhaneye geri dönerken yan sokaktan gelen ayak sesleri ile o tarafa döndüm. Ben daha ne olduğunu anlayamadan şekil öne atıldı. Ağzımı bir şeyle kapattı. Ve ne var biliyor musunuz? En son gördüğüm şey simsiyah maskesinin içinde parlayan mavi gözleriydi. Buz mavisi...




Sadece Seni Sevdim 1- TUTKU DÜZENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin