5. Bölüm●

1K 23 0
                                    

     Seni çok seven, hitabına ne kadar inanmak istesem de inanmam için gerekli ümidi bana verecek hiçbir şey yoktu. Babam beni sevdiği halde terk etmişti. Annem onun yüzünden ölmüştü ve o adamlar her kimse benim peşime onun yüzünden düşmüşlerdi. Ve bu kadına bir an öfkeyle ben Yılmaz değil Korkmaz'ım demek istesem de kendi soyadıma kendimi yakıştıramadığımı fark ettim.
- Bir hatamın olmadığını düşünmek bile bir hata. Herkesin birbirini üzmek için yer aradığı bu dünyada e yılmaz biri ne de korkmaz biri olmak istemem. Kendim olmayı tercih ederim. Bilirsiniz ki insanları kopyalamak sonu kötü biten taklitlerden ibarettir.
     Devam etmek yerine durdum ve ayağa kalktım:
- Acaba az önce sizin çıktığınız oda kimin odası?
     Miral Ana sessizce birşeyler mırıldanırken ona aksi davranmam onu rahatsız etmişe benziyordu:
- Sizin.
    Bu kadının şeklini şemalini sevsem de garip birşeyeler vardı. Ve benden önemli şeylerin saklanmasını sevmezdim:
- Madem ki bizim odamız sizin orada ne isiniz olduğunu sorabilir miyim?
     Miral Ana bunu bekliyormuş gibi somurtarak cevapladı:
- Ben sormamanızı tercih ederdim hanım kızım. Ama madem ki sordun odanızı temizleyen hizmetliyi teftiş ediyordum ki kapının dışından seslerinizi duydum.
    Ben de yedim, diye geçirdim içimden. Ama Miral Ana'ya sadece:
- İzninizle odama gidiyorum, dedim ve cevap  beklemeden merdivenlere yöneldim. Ben bu eve kendi isteğimle gelmiştim. Ve bu evde asla kendimi ezdirmeye niyetim yoktu.
     Miral Ana'da bir gariplik vardı ve ben bu garipliği çözümlemeden ona güvenemeyeceğimi gayet iyi biliyordum. Aklımdaki sorular başka yöne kaymaya başladı.
     Doruk zengin biriydi. Ve benimle evlenmek istiyordu. Buraya kadar sorun yoktu. Asıl sorun bundan sonrasıydı. Benimle niye evlenmek istiyordu? Bu soruyu Doruk'u ilk gördüğümde sormam gerekirdi. Şimdi Miral Ana tehdidi etrafta dört gezerken nasıl şüphe çekmeden bu konuyu onunla konuşabilirdim ki?
     Ve ben düşüncelerimi daha yarılayamamışken kapı sonuna kadar açıldı. Hangi ara oturduğumu bilmediğim yataktan doğruldum. Karşımda yüzünde çözümleyemediğim bir ifadeyle duran Miral Ana'ya ilgiyle baktım. Galiba sonunda benden sakladıklarını anlatmaya karar vermişti. Yanıma gelip yatağa oturdu.
- Anlattıklarımdan gurur duymadığımı bilmelisin ilk olarak kızım. Ama geçmişi silip de değistiremem ya. Benim bir kızım var. Adı Şerife idi. Anamın adı diye koymuştuk. Babasını Şerife iki yaşındayken kaybettik. Daha sonraları Şerife büyüdü. Ne zaman liseye geçti o zaman tanınmayacak kadar değişti. Ankara'da yatılı okuyordu o zamanlar. Doruk da orada üniversiteye yeni başlamıştı. Adını sevmediğinden değiştirdi. Elena yaptı. O adı da hiç sevmem. Neyse. Sonra kızım pis işlere bulaştı. Doruk onu kurtardı. Bu sefer de kızım Doruk'a bağlandı. Doruk olmaz deyince intihara kalkıştı. Akıl hastanesine yatırmak istediler. Doruk özel bir ev, personel falan ayarladı. Oraya koydu. Ve kendini bana karşı sorumlu hissettiğinden kızıma yakın davranır. Ama artık evlenecek ve benim Şerife'min buna alışması gerkiyor. Eğer sen beni engellemeseydin bugün o eve kapatıldığından beri ilk kez kızımı görecektim. Senin kocana güvendiğin belli. Ama ben kendi kızıma güvenemiyorum. Neyse. Ben artık gideyim, diye uzun bir konuşma yaptı.
     Bu kadarını beklemediğimi kendime itiraf etsem de bir yanım bunu olağan karşılamıştı. Sonuçta gerçekten evlenmiyorduk. Ama Doruk herkesin gerçek bileceğini söylemişti. Yanlış attığım tek bir adım güvenliğimi tehlikeye atardı. Kendimi yatağa bırakırken gördüm masanın üstündeki telefonu. Oraya doğru emekledim. Yanında bir not vardı.
     Kocandan ilk hediye. Beni araman gerekirse ara. Numaram kayıtlı.
    Bu notu eğer Miral Ana gördüyse aramızdaki ilişkiden şüphelenmesi oldukça doğaldı. Başımı salladım. Ve ani bir kararla telefonu açtım. Arka plan Micky Mouse du. İnanamıyorum. Benimle dalga mı geçiyordu. Micky Mouse bayılırdım.
    Kendimi sonunda Micky Mouse'un hipnozundan kurtardım ve rehbere girdim. Doruk'un adını bulmam zor olmadı. Zaten rehberde tek numara vardı. Aramaya bastım ve telefonu kulağıma götürmeden ekrana bakıp sırıttım.
    Yakışıklı Kocam aranıyor…
    İki çalıştan sonra cevap verdi:
- Aslında daha erken aramanı beklediğim itiraf etmeliyim, diyen Doruk selamsız sualsiz konuya giriş yaptı.
- Arardım. Tabii telefknu bulsaydım. Ee Şerife nasıl? Ya da Elena mı demeliyim?
    Doruk'tan bir süre ses seda gelmedi. Sonunda konuştuğunda beni bile şaşırttı:
- Orda dur geliyorum.
    Gidecek çok yerim vardı ya sanki.

   

Sadece Seni Sevdim 1- TUTKU DÜZENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin