7. Bölüm

156 65 67
                                    

Herkese selam! Yaklaşık bir haftadır yazmıyorum ; ama şimdi uzun bir bölümle geldim.

Küçük bir not : Bu Bölümden Sonra Hiçbir şey Normal Olmayacak.😈

\__________________/

Dudaklarından dudaklarımı çektim. Hiç olmadığı kadar utanıyordum ; çünkü Eva ve Andy'nin alaycı bakışları üzerimdeydi. Nasıl olur da bir erkekle, ilk gün tanışıp ilk gün onunla bu kadar yakınlaşabilirdim?

Ellerimle bacaklarıma bastırıp hızlıca ayağa kalktım. Derrick'in yüzüne kızgın bir ifadeyle baktıktan sonra Andy 'nin yanındaki fiskoso doğru yürüdüm. Hala alaycı bir şekilde bakıyorlardı. Ah Tanrım, sen beni affet.

Andy'nin önünde eğilip fiskosun üzerindeki telefonumu aldım ve doğruldum. Andy'nin dudaklarını aralayacağını hissedip"kes sesini!" dedim ve hızlı adımlarla merdivene doğru yürüdüm.

İlk iki basamağı arkamda bıraktım.
'Ben tam bir aptalım.'

Telefonumun kilidini açtım, saat beş civarındaydı ve babam tekrar aramıştı.
'Aramasan şaşardım, baba!'

Sinirle son basamak olan yirmi dokuzuncu basamağı da arkamda bıraktım. Nereye gideceğimi bile bilmiyordum. Sadece oradan uzaklaşmak ve Karla' nın sesini duymak istiyordum.

Aiden'ın odasının önünden geçerken topuklu ayakkabımın bir şeye bastığını hissettim. Kafamı yere doğru eğdim. Bir kağıttı. Kağıdın üstündeki acayip büyüklükte yazılmış 'KURALLAR' yazısını görmezden gelip koşar adımlarla yürüdüm. Aiden'ın ürkütücü resimlerinden koşarak uzaklaştım.

Etrafıma bakındım. Üçüncü kata çıkaran merdivene doğru daha da yaklaştım. Sol elimi merdivenin koluna koyup basamakların bitiş yerine bakmaya çalıştım ; ama çok karanlıktı. Benim şu an istediğim yerin ta kendisiydi.

Yavaşça kahverengi basamağa bir adım attım. Hafif bir ses çıkarttı, eskimiş bir merdiven olduğu belliydi.
İkinci adımımı da attım. Yine aynı sesi çıkarttı. Merdivenin koluna tutunarak basamakları tek tek çıkmaya başladım.

Uçsuz bucaksız karanlığı, daha yakından görünce kendimi duvara yaslayıp son basamağın yanına oturdum.

Kafamı soluma çevirdim, uçsuz bucaksız karanlık ve temiz, soğuk hafif bir yel. Sanırsam karanlığın derinliklerinde bir yerde cam açıktı.

Şimdi de kafamı elimdeki telefona çevirdim. Telefonumun özel bir kilidi olmadığı için küçük bir el hareketiyle anasayfayı ve arama uygulamasından 'k' bölümünü açtım. Karla yazan yere tıklayıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Abla?"

"Karla. Karla şu an neredesin?"

"Şu an da bir oteldeyiz ama tam olarak nerede olduğumuzu bende bilmiyorum. Zaten ne olduğunu anlamadan ST. Louis'e geldim. Beni boş ver de. Asıl sen neredesin, ne yiyip ne içiyorsun? Ayrıca bir iş bulabildin mi?"

Karla'nın sesindeki umursamazlık yavaş yavaş endişeye dönüşmüştü.

"Bana işten filan bahsetme! " diye bağırdım. Parmaklarımı saçlarımda ufak bir gezintiye çıkardıktan sonra yaptığımın ne kadar ahmakça olduğunu anlayıp yumuşak bir sesle "Ah, pekala. Olanların hepsini anlatmam yarım saati bulur, tek diyebileceğim şey..." diyip bir kaç saniye bekledim. Bu sırada Karla "Evet, tek bileceğin şey?" dedi. "Çalışmak zorunda kaldığım evde bir ruh var, ona bakıcılık yapmamı istiyorlar ve bu evden kaçamıyorum. Henüz daha denemedim ama kaçamam gibi gözüküyor." dedim.

Kötü Ruh (ARA VERİLDİ ÇÜNKÜ DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin