"Ya gerçekten katilse?"
& İpek'ten &
Kapı çaldığında hızlı adımlarla kapıyı açarak kocaman gülümsedim. Şiir'in yorgun gözleri ilk dikkatimi çeken şeydi, patlamış dudağı ve yüzündeki morluk dikkatimi çekince gülümsemem yavaşça soldu. Endişeyle ona bakarken başıyla selam vererek, içeriye girdi. Ayakkabısını çıkarmak için kendisini yere bıraktığında yutkunarak önünde durdum. Tam ne olduğunu soracaktım ki hissetmiş gibi başını kaldırarak gözlerini gözlerime dikti. "Düştüm." Diye mırıldandı. "Dalmışım, ayağım taşa takıldı Parkta."
İnanmaz bir şekilde kaşlarımı kaldırdığımda, omuz silkti. "Sakarımdır bilirsin." Tek kaşımı kaldırarak güldüm. "Sen sakar değilsindir Şiir. Hayatımdan gördüğüm en dikkatli insansın." Dudağını ısırdı. "Dalmışım işte düştüm."
"Yalan söylemekte usta olduğun için genellikle anlamam. Ama neden bunda yalan söylediğini hissediyorum?"
"Regl mısın?"
Biranda sorduğu soruyla kaşlarımı kaldırdım. "Ne alaka?" Bilmiş bir tavırla bana baktığında omuzlarım düştü. "Evet." Diye mırıldandım. Şiir gülerek yanımdan geçti, odama doğru ilerlediğinde peşine takıldım. Bizimkiler bir akrabamızın düğününde olduğu için ev boştu.
Odama girdiğimizde kendisini yatağıma bırakarak gözlerini kapattı. Çalışma masamın sandalyesine oturarak, gözlerimi kıstım. "Anlat." Oflayarak gözlerini açtı. "Dayak yedim."
"Ne! Kim dövdü?" Çığlık atarak sorduğum soruyla yüzünü ekşitti. "Söylesem o kişiyi dövecek misin?" Başını kaldırarak bana alayla baktı. Omuzlarım düştü. "Hayır. Biliyorsun kavga etmem." Başını geri yatağa bırakarak. "O zaman siktir et." Tam ağzımı açmış itiraz edecektim ki bana izin vermedi. "İlk başta dayak yedim çünkü tektim. Sonra dövdüm." Rahat cümlesi beni iyice gerdiğinde, bunu fark etmiş gülmüştü.
"Sadece uyumak istiyorum." Dedi mavi gözleri kapanırken. "Sonra konuşalım olur mu?"
*
Şiir'in kemana yaptığı gelgitlere, gitarımla katıldığımda ortaya çıkan bu ahenkle gülümsedim. "Masum ve narin rolü, yapmaktan yoruldum." Sessizde kalarak Şiir'in söylemesini bekledim. "Yoruldum, artık."
O sessiz kaldığında ben devam ettim. "Ne yapıyorsun?", Neredesin?, Yemek yedin mi?,
İyi geceler. Bebeğim, Sevgilim, Balım, Seni özledim." Gözlerimi kapattım. "Hepsi faydasız." Tam devam edecekken keman sesi durmasıyla gözlerimi açtım. Şiir yere bakarak "Sıra bendeydi.""Karıştırdım. Üzgünüm."
Dememle kemanını yere kibarca bırakarak kendisini yere bıraktı. "Sorun değil." Duraksayarak başını kaldırarak bana baktı. "Asıl sorun şu, konuyu açtığımız gibi kapattık. Yankı ya o kadını öldürdüyse?" (Unutanlar için 7. Bölüm)
Yanına oturarak başımı ona çevirdim. "Peki ne yapacağız?" Sırıttı. "Gerekeni."
"Anlamadım?"
"Biz ne yaparız böcek? Başladığımız işi yarım bırakmayız." Sinsice sırıtırken, dudağımı ısırdım. "Uslu duracağız demiştin." Diye mırıldanmamla dilini dudaklarında gezdirerek bana döndü. "Sikerim uslusunu, biz ne zaman uslu durduk İpek?" Gözlerini kıstı. "Ya katilse?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pardon! Mafya Mısınız?
HumorBu hikayede her şey var... Mafyalar, kötü çocuklar, masum kızlar, kötü kızlar, Amerika dizilerinden fırlamış insanlar. Elime bir kalem aldım ve hikayeyi baştan yazdım. Bu hikaye olması gerektiği gibi değil. Mafya, mafya gibi değil. Masum kız aslınd...