💚4💚

31.9K 2.2K 3.2K
                                    

(Yazar)

Taehyung yavaşça Jungkook'a yaklaşmaya devam ediyordu. Taehyung yaklaştıkça Jungkook'un kalp atışları artık ne kadar hızlanabilirse hızlanıyordu. Taehyung'un bu yavaşlığı sonunda bir anlam kazandı, Taehyung burnunu daha fazla beklemeden Jungkook'un boynuna gömdü.
Jungkook bununla birlikte gözlerini kapatmıştı ve ellerini yumruk yapıp sakin kalmaya çalışıyordu.
Taehyung ise...

Taehyung adeta büyülenmişti karşısındaki adamın ferahlatıcı kokusuyla.. Derin derin nefesler çekti içine. Ve her nefes çekişinde bir kez daha büyülendi. Neydi şimdi bu? Bu koku burnunun dibindeydi ama o yıllarca bu kokudan mahrum mu kalmıştı? Bir dakika düşünmesi gereken bu değildi ki şu an.

(Taehyung)

Şu an Jungkook'un boynuna kafamı gömmüştüm ve kaldırmak gibi bir niyetim de yoktu. Kokusu beni iyice mayıştırmışken ondan ayrılmak istemiyordum. O da benden ayrılmak istiyor gibi durmuyordu. Bu beni biraz daha rahatlatırken gözlerimi kapadım ve son kez içime çektim o cennet bahçelerine kafa tutan kokusunu. Gözlerim kapalıydı ve huzur doluydum.

Artık çekilmem gerektiğinin farkına varınca yavaşça ayrıldım karşımdaki bedenden. Daha doğrusu ayrılamadım. Ben tam ayrılırken Jungkook ellerini belime yerleştirmiş ve bu sefer tam anlamıyla sarılmıştı bana. Ah bu çocuk. Beni delirtecekti. Kafasını boynuma gömdü ve benim gibi derin nefesler almaya kokumu içine çekmeye başladı. Demek o da benimkini beğeniyordu. Hoşuma gitmişti böyle. Hafifçe gülümsedim ve tekrar gömüldüm onun boynuna. Hiç bıkmazdım ki. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum. Sanki zaman durmuştu yanımızda.

Yani Jimin seslenmeden önce öyleydi.

"Jungkook! Taehyung! HADİ SİZİ BEKLİYORUZ YEMEK YİYECEĞİZ AÇIZ ULAN HEPİMİZ AÇIZ GELİN ARTIK NE YAPIYORSUNUZ LAN SİZ İÇERDE DAHA FAZLA BEKLEYEMEYİZ AÇIM DİYORUM!GELİYORSANIZ GELİN! "

Bekle Jimin sen bekle. Ebeni ebeme siktireceğim seni muşmula kafalı.

Jimin'in seslenmesiyle yine Jungkook aniden ayrılıp koşarak uzaklaşmıştı. Bu çocuğu anlamıyordum. Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. Şimdi de kaçıp gidiyordu.

Kendimi anlamıyordum. Ben ona farklı türden bir sevgi beslemeye mi başlamıştım yoksa? Hayır hayır bunun imkanı olamazdı. Değil mi? Eğer öyle olursa işler büyük karışırdı.

Jimin'i de anlamıyordum. Neden böyle sahneleri bozuyordu sürekli? Hayır biz yakınlaştığımızda vahiy mi iniyordu bu çocuğa hemen bir anda beliriveriyordu.

Jin Hyungu da anlamıyordum. Neden bizsiz yemeğe başlamıyordu?!

Yoongi hyungu da anla-

"TAEHYUNG NE DÜŞÜNÜYORSAN DÜŞÜNMEYİ KES VE YEMEĞE GEL JİN HYUNG BAŞLATMIYOR YA SIÇICAM"

Ne ara bu kadar ağzı bozulmuştu bu çocuğun? Neyse hemen gitsem iyi olacaktı. Yoksa Jimin aç kalırsa başımın etini yerdi. Koşar adımlarla aşağı indim ve boş yere oturdum.

Herkes sessizce yemeğini yiyordu. Anlaşılan gerçekten acıkmışlardı. Ben de yemeğimi yemeye başladım. Cidden lezzetliydi. Sonra Jungkook hepimizden önce kalktı.

"Teşekkürler Jin hyung yemek çok güzeldi. " deyip tahminimce lavaboya gitti. O gittikten sonra herkes fısıldaşmaya başlayıp aralarında gülüyorlardı. İlk başta pek takmasam da bu rahatsız edici olmaya başlamıştı. Çünkü anlarsınız benim de gülmem lazımdı. Çünkü gülmeliydim. Gülmek güzeldi. Boş bakışlarla onlara baktım.

"Neye güldünüz bu kadar? "

Namjoon hyung boğazını temizleyerek diğerlerinin susmasını sağladı. Bütün dikkatler benim üzerimdeydi. Nedensizce diken üstündeymişim gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Ficseption'VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin