💑30💑

17.6K 1.2K 815
                                    

(Taehyung)

Yine bıkkınca dans salonuna doğru yol alıyordum. Bugün şimdiki kareografimiz için son eğitimimizdi. Sonra da kısa bir ara verilecekti. Çünkü şu bir haftalık zaman zarfında kaslarımız oldukça yorulmuştu.

Bundan sonraki haftada da fanmeetingler düzenlenecekti. Hepsi şimdiden ayarlanmıştı bile.

Jungkook'un hâlâ benden ne sakladığını öğrenememiş olmamla birlikte ona kendimce tanıdığım sürenin de sonuna gelmiştim. Ne olursa olsun bunu bugün öğrenecektim. Ya da yarın. Ya da diğer gün. Ehe.

Büyük konuşmuyordum.Büyük konuşmuyordum derken bile büyük konuşuyordum ama neyse, siz oraya pek takılmayın.

Bunca zaman başıma ne geldiyse büyük konuşmaktan gelmişti. Olmaz diye kesin dille reddettiğim kaç şeyi yapmışlığım, kesin yapacağım dediğim şeyleri yapmamışlığım çoktu. Bu yüzden bir şey söylerken, kesin bir dil kullanmak yerine ihtimalleri de cümle aralarına sıralıyordum.

Diğer bir konu Jungkook'u çok özlediğimdi. Bir haftaya yakındır gerekmedikçe konuşmaz olmuştuk. O günden sonra bana gelmesini beklemiştim. Ama sanırım dayanamayıp bugün ben ona gidecektim.

Jiminler ise aralarındaki sorunu hâlletmişler ve el bebek gül bebek geçinip gidiyorlardı. Jimin diğer problemleri hakkında hâlâ kimseye bir şey söylememişti. Hatta Yoongi Hyunga bile. Yani aslında orasını bilemiyordum pek. Belki de yatakta fanfinifinfon arasında anlatmıştır. Ehehe.

Ya neler düşünüyordum Tanrı aşkına. İşim gücüm yokmuş gibi. Tövbe tövbe.

"Hey Taehyung yakala! "

Dans salonuna giriş yaptığım an yüzüme gelen su şişesiyle donup kaldım. İçinde buz gibi soğuk su bulunan ağzına kadar dolu şişe tam olarak burnuma isabet etmişti ve cidden burnumu hissetmiyordum. "Ya gerizekalı! Ne diye böyle atıyorsun, bak işte burnumu hissetmiyorum senin yüzünden. Ya koku alamazsam? " Deyip hüngür hüngür ağlamaya başladığımda Jimin şaşkınca bana bakıyordu. Yanıma koşar adımlarla geldi ve yüzüme doğru eğilip elini omzuma yerleştirdi. Bir yandan da nasıl olduğuma bakmaya çalışıyordu.

"Taehyung cidden özür dilerim. Yakalarsın sanmıştım. Önemli bir şeyin var mı? Buz getireyim mi?"

Sesindeki endişe tohumları kulağıma ulaştığında yere bakan yüzümü kaldırıp dolu gözlerle ona baktım.

Şu an ağlamamın asıl sebebi dolmuş olmamdı. Ağlamak istiyordum. Ağlamaya ihtiyacım vardı.Bir de Jungkook'la olaylarımızdan dolayı iyice yıpranmıştım ve her zaman mutluymuş gibi davranmak beni gerçekten yoruyordu.

Bu da benim için bahane olmuştu."Merak etme Jimin bir şeyim yok. Diğerleri ne zaman gelecekler?"

"Birazdan gelirler herhalde." deyip omuz silktiğine onlar gelene kadar bu kattaki lavaboya gidip bir tarafım şişmiş mi bakmaya karar verdim. Sakın fesat olmayın.

Lavaboya gittiğimde sadece burnumun ucunun kırmızılaştığını gördüm ve çok da önemli bir şeyim olmadığına kanaat getirdim.

Altıma giydiğim, bacaklarımı ve kalçamı iyice saran siyah deri pantolonum ve onun üstüne giydiğim beyaz tişört üstüne açık mavi gömlekle harika görünüyordum. Biraz da kendimi öveyim değil mi canım?

Kendimi bir süre öyle seyrettikten sonra biraz kendi yanaklarımı mıncırdım. Ellerimle yanaklarımı mıncırırken bir yandan da konuşmaya çalışıyordum. "Oy oy oy kıyamam. Sen ne tatlısın. Bu ne yumuşaklık böyle."

Yanaklarımı bir kez daha sevdikten sonra ikisine de küçük biter tokat attım ve sevimlice gülümsedim. Daha sonra koşar adımlarla dans salonuna geri döndüm.

Ficseption'VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin