♠21♠

18.8K 1.4K 1.4K
                                    

(Jungkook)

Sabahın ilk ışıklarıyla kalktığımda bir süre gözlerimi ovuşturdum ve yatakta doğruldum. Gözlerimi açmamla birlikte Hoseok hyungun ve Jimin'in gözüme yüzüme fener tuttuğunu gördüm.

Sabahın ilk ışıkları değil, fener ışığıymış meğer. İyi de bunlar neden böyle bir şey yapıyor ki? Gerizekalılar.

Ellerimi yüzüme siper ettim ve zar zor açtığım gözlerimi kırpıştırarak, yüzüme memnuniyetsiz bir ifade yerleştirdim. "Ya siz ne yapıyorsunuz Tanrı aşkına?! Çekin şu feneri, bir de yüzüme yüzüme tutuyorlar. "

Dediklerime ikisi birden gülmeye başlayınca ben komik olan şeyin ne olduğunu bulmaya çalışıyordum. Feneri yüzüme yüzüme tutmaya devam ederlerken, ben de o feneri nerden bulduklarını düşünüyordum. "Cidden, amacınız ne sizin? "

Sonunda feneri çektiklerinde şaşkın ve sinirli bakışlarımı onlara yolladım. Hoseok hyung omuzlarını silkti ve umursamazca cevap verdi.

"Bir amacımız yok."

Jimin de elindeki fenerle Taehyung'un yanına ilerlemeye başlamıştı.Birleşik yatağın diğer tarafına dolandığında Hoseok hyung ve ben de onu izliyorduk. Feneri bana yaptıkları gibi Taehyung'un yüzüne tutarken aegyolu sesiyle konuşmayı ihmal etmedi. "Uyan Taehyungieee~kalkma vakti! "

Bu da ne?! Sınanıyorum. Bu çocuk neden böyle konuşuyor?Hem de Taehyung'a. Aishh! Kıskandığımı fark ettiğimde kendime küfrettim. Hadi ama sesleniş biçiminden bile kıskanmam saçma olurdu değil mi? Kafamı iki yana salladım ve bu düşünceyi uzaklaştırmaya çalıştım.

Taehyung uyanmamakta ısrar ediyordu. Hatta örtüyü kafasına kadar çekmiş, umursamıyordu bile. Dün ekstra pratikten yorulmuş olmalıydı. Ama Jimin cadalozu hiç yorulmuşa benzemiyordu.Jimin'i seviyordum ama Taehyung'a bu kadar yakın olması onun zararına olurdu.

Jimin elindeki feneri bıraktı, pes etmişe benzemiyordu. Sanırım dünden sonra Taehyung'a minnet duyuyordu. Yataktan iki adım geri gittiğinde vücut hareketlerinden Taehyung'un üstüne atlayacağını anlamıştım.

Jimin dur! Daha ben atlamadım Taehyung'un üstüne sana ne oluyor yerden bitme!?

Anlayamadığım bir hızla yerimden kalktım ve büyük adımlarla Jimin'in olduğu yere ulaştım. Tam atladığı sırada küçük bedeni havada yakaladım ve benim yattığım tarafa fırlattım.

Dındındınındııın!

Hoseok hyung kahkahalara boğulurken Jimin de yattığı yerden şaşkınlıkla bana bakıyordu. Böyle bir şey beklemediği belliydi. Kim beklerdi ki? Ben de Taehyung'u kurtardığım için sevinirken Jimin'in yüz ifadesine dayanamadım ve kahkahayı bastım. "AHHAHAHAHAHA Ji-Jimin be-benim sayemde uçtun, bana bir uçak bileti parası borçlusun."

Bu kaslar boşuna değildi. Arada bir işe yarıyordu. Arada bir mi dedim? Unutun onu, her zaman işe yarardı.

"Ha ha ve ha ne güldüm. " Jimin gözlerini devirdiğinde bu sefer Hoseok hyung kahkahalarının arasında konuşmuştu. "Jungkook kaslı hava yollarına hoşgeldiniz! Yolculuğunuz iki saniye gibi kısa bir süredir ve ücretsizdir. Jung-Jungkookie Çingu'nun kaslı kolları arasında iki metre uçmaya hazır mısınız? "

Hoseok hyungun dedikleriyle gülmemi durduramazken sonunda Jimin de dayanamamış bize katılmıştı. Üçümüz gülerken Taehyung aniden yatağından sıçrayarak doğrulmuş, sersem sersem etrafa bakmaya başlamıştı.

"Kim? Kim Jungkook'un kaslı kolları arasında? Kim kimi uçuruyor lan söylesenize?! "

Onun söylerikleriyle hepimiz gülme krizine girerken Jimin gülmekten yere düşmüştü. Güne çok güzel başlamıştım ve sanırım dünki olanları artık umursamıyordum. Ne de olsa Taehyung bana bir söz vermişti ve beni çok mutlu edeceğine emindim.

Ficseption'VkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin