NO-9 Ormanın Safiri

47 39 80
                                    

Aygaz bro
Okurken diggad ed bebeğim

Multimedya müziği ; shawn mendes-neverous
Hatırlatılan şarkı:ismail yk nın hızlı zamanlarındaki şarkılarından herhangi biri(favori şarkısını seç tarafını belli et)

BAK BU CÜMLEDEN SONRAKİ CÜMLEDE BÖLÜM BAŞLIYOR

İstemez miydim beni deliliğimle ,acılarımla, kendime bile anlatamadığı gerçeklerimle ,sahte hayatımla daha çok sevecek birini.İsterdim tabi.Beni anlamış olurdu tabi.Ama hayatımın bu kadar saf bir gerçekliği kabul edeceğini sanmıyordum.

Benim beyaz çoraplı prensim İsimsizdi bir kere .Karizmatikti , komikti de halimden alıyor da en önemli özelliği boşa dırdır yaptığı bir an bile yoktu.Böyle birini bulamayacaksınız pişmiş kelleler zuhahahaha -kötü karı gülüşü-

Bir kaldırımın köşesinde fırlatılmış çöp misali uzanıyordum.-evet çöpler uzanır-.Atıldığım doğruydu ama çöp olmam biraz göreceliydi galiba.Emin değilim.

"Biraz konuşsana ya . Konuşmamak İsimsiz e yakışıyor.Gerçi ona her şey yakışıyor.Evde parti verdiğimde ona özel takım elbise diktirdim Migel e . Bedavaya dikiyor nasıl olsa.Çok beğenilmişti."yüzümü buruştururken devam ettim . "pantolonuna kusmasalardı sonsuza kadar onları giyecekti.Bir de kusmukta mısır taneleri vardı." isyan ederken bağırdım."İsimsiz mısırdan nefret eder .Alerjisi var daha doğrusu "

boş boş bir noktaya bakan gözleri yerinden kımıldamadan sesini harekete geçirdi."ne zamandan beri alerjisi var ?" gözlerimi devirdim yüzümü salladım "ne zamandan beri olacak ? üstüne kusulduğundan beri"

"mısırsız yaşayabiliyordur umarım" dedi .Ben de onun gibi ayakkabılarımın ucuna anlamsız bakışlar atmaya başladım.Galiba beynim dinleniyor.Mayhoş olmaya başladım."aslında çok severdi kova kova yediği zamanları hatırlıyorum.İnsan neyi çok severse o sevdiği bir gün uçup gidiyor işte ne yaparsın.Aslında İsimsiz insan değil.Ama bu gerçekle yüzleşmeye çalışıp kendimi üzmeyeceğim."

Kafasını salladı."güzel söz yaz bir yerlere " çocukça bir gülümseme ile yüzümü boyadım."benim kafamda yazılı zaten bir sözler kim uğraşıcak iki saat onu bir yere yazmayla"

Hızlıca ayağa kalktı."gidiyoruz"dedi.Damarları derisi yokmuşça belli olan damarları beyaz teniyle uyumlu bir dans içinde gibiydiler.Parmakları kemikleri belli,uzun ve boğumları tam da kahve bardağının etrafına sarılmış halini izlemeklik gibiydi.Bunlara dikkat etmemin sebebi nereden çıktığını bilmediğim arabanın kapısına uzanmasından dolayıydı.umutsuz vaka gibi kaldırıma baktım

   " bu şehirle anlaşamıyoruz biz . Beni dışlıyor.Ayrım yapıyor resmen.Gitmem gereken bir yer ya da özellikle gidebileceğim bir yer yok.Ben kaldırımların sahibiyim artık."sahici bir şekilde sorarken gözlerine baktım . " bir meslek vardı kaldırım mühendisi miydi neydi o oluyorum ben şimdi di mi?"

Umutsuz vaka olarak gördüğü bana bakmamak için uğraşıyor gibiydi . Bana bakarken yakalıyamıyordum çocuğu.Haliyle ne ifadesine büründüğünü anlayamıyordum.Haliyle insanları çözememek beni deli ettiği için deli oluyorum.sinirlenip ayağa kalktım ve var gücümle bağırdım."sen bana bağksanağ biy!"

Yavaşça kapıyı açtı.Oturdu.Kapıyı kapattı.Anahtarı taktı.Bir elini direksiyona koydu.Nereden çıkarttığını anlamadığım gözlüğünü taktı .Herhangi bir şeyin ayarını yaptı.Telefonuna baktı.Telefona dikkatilice baktı . Şimdi de telefonu kapattı.Ve tekrar açtı.Tekrar kapattı. İçimden "hacı biz iş ne oldu ya ? en son bana bakacaktın " derken şuan ki yaptıklarının karşılığı "sen yabancı değilsin sonra gel " deme hali gibiydi.

Nadir  OlmayanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin